Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '11

 
Kategori
Blog
 

Uğursuz sayılır

Uğursuz sayılır
 

Resim internetten alıntı Çok tatlı ve güzeller, nazar değmesin.


Biz de sevinç kaynağı olur, hatta gıpta edilir.

İkiz çocukların doğumu: Çin’de uğursuzluk sayılır.

Hindistan’da iyiye alamettir; şifa veren güçlere sahip oldukları sanılır.

İnandıklarından olsa gerek; Yüce sistem oldukça cömert davranmış.

İkizlerin bereketi arttıkça artıyormuş.

Hindistan’ın güney batısında Karela bölgesindeki ikizlerin yoğunluğu: Bazı ikizleri tedirgin etmeye başlamış.

Aynı olanların çokluğu; bazı hallerde; yeri geldiğinde gına getirdiği gibi adamı ekmeğinden bile ediyormuş.

Normal şartlarda ikiz çocuk doğumları binde altı oranında seyrederken; yukarıda adı geçen bölgede bu oran binde kırklara dayanmış. Dolayısıyla özelliğini, ilginçliğini yitirmek üzereymiş.

Hayatlarını şifalı elleriyle masaj yaparak kazanan ikizlere ilgi azalınca, devlet memurluğu (polis vb) sınavlarına girmek için soru ezberlemekle günlerini geçiren gençler bu halden hiç de memnun değillermiş.

Buna karşın; altı yüz öğrencisinden yüz dördü ikiz olan okulda; öğretmenler pek mutlu sayılmasa da öğrenciler oldukça mutlu…

Ders yapmak yerine; çoğu zaman öğretmenlerle -kedi fare- oyununu oynamak; ikizler açısından oldukça zevkli olmalı.

Geçen sene, ünlü yabancı bir dergide bu konuyla ilgili bir haber okumuştum. Üstünde pek durmamıştım.

Bu akşam; aynı konuyla ilgili haberi izleyince; biraz farklı etkilendim.

Korku demeyelim de tuhaf bir duygu; her sokak başında; dükkânlarda velhasıl hangi yöne bakarsan bak gözler çift görüyor.

Aynı model, aynı renk giysiler içinde koşturan çocuklar; farklı giysiler içinde dolaşan ikiz yetişkinlerden daha fazla baş döndürüyor.

Bana doğal normal gelmedi bu yörenin ahalisi; belki de sıra dışı bir durumla karşı karşıya kalmak; beni şaşırtmış olabilir.

Yüce’nin bir bildiği vardır dedim kendi kendime…

Yine de korku filmlerindeki bazı sahneler gözlerimin önünde canlandı. Uykum kaçmasın; klavye beni kendine çekmesin diye başladım farklı şeyler düşünmeye…

Bir blog yazan; bir MB blog yazanı farklı düşündüğü zaman: Aklına ilk ne gelir? MB gelir değil mi? Ondan sonra ne gelir?

MB ile ilgili ne varsa…

Klavye: Zaferi kazanmış cengâver gibi karşıdan süzer…

İlhami çoktan ayaklanmıştır.

Güya geri, geri giden adımlarla bir of çekerek; anatomik olmayan eski iskemleye ilişilir. Gözler yorgunmuş kimin umurunda?

Tuşlarla yarış başlar; nerdeydi o harf… Hay Allah!

MB’nin Altı bini aşkın yazanı var; bunların binde kırkı; tek yumurta ikizi olsa idiler… Ne yapar? 240 yapar. 240 İkiz; yazan ikizler?

İkizler birbirlerine çok benzerler. Öyle derler.

Eş değer zamanlarda; ağlarlar gülerler, haykırırlar hastalanırlar hatta aynı zamanda; şansları yaver giderse ikizlerle evlenirler.

Aman Tanrım! Nereden aklıma getiriyorsun bu tür senaryoları?

MB yazanları ve yazdıkları… Özgündürler.

Hiç biri birbirine benzemez; benzemekte istemez.

Kör ile yatan şaşı kalkarmış…

İlhami! Ne alakası var şimdi…

Düşünmek bile istemiyorum…

Ondan, şundan, bundan… Hem de iki tane… El insaf kim kaldırabilir… Bu inanılmaz zenginliği…

Nazar değer alimallah.

Elemterefiş kemgöz de olsalar şişmezler inşallah.

24.Ocak 2011 Pazartesi

Alev Meisel/İzmir

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..