Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '08

 
Kategori
Sinema
 

Ulak

Ulak
 

Filmden bir sahne


Ulak İbrahim.
Seyrettim.

Ağırdı.

Tiyatro tadında, yerini ve zamanını kestiremediğim tuhaf bir filmdi.
İyi ile kötünün sınırları üstüne söyleşiler, öyküler ve görüntülerle zenginleşmiş düşünsel bir yolculuktu.

Çağan Irmak'ın yolculuğuna, Mirsat Herovic'in görüntüleriyle şahitlik gibi bir şeydi.

Bu şahitlik ağırdı.

Filmdeki çocuklar çocuk, kadınlar kadın, erkekler erkek değildi. Herkes iyi ve kötünün sınırlarında dolanan birer damla ruhtu sanki...
Çocuklar iyiliğe en yakın duranlardı.

Ama yetişkinler...
Umursamazlığıyla kararmış ruhlar,
Çaresizliğiyle kararmış yüzler,
Hırslarıyla kararmış insanlar,
Bu karanlıkta aydınlık araması gerektiğini bilen ama riski göze alamayanlar, diye sınıflandırılabilirdi.

Ve bir masal her taşı yerinden oynattı...

Filmden çıkardığım sonuç,

karanlıkla hesaplaşmayanın aydınlığa ulaşamıyacağıydı.
Kötülüğe kulak tıkamanın en az kötülük kadar günah olduğuydu.
Çaresizliğin gölgesine sığınıp kötülüğe boyun eğerek kısır döngüyle boğuşulamayacağıydı.
Aydınlık için ağır bir riski göze almak şarttı.
Bu riski göze aldıran tek şeyse, bir masala tutkuyla inanmaktı...

Bu film ağırdı. Ağrıttı...
 
Toplam blog
: 146
: 1061
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

Hep yazmak istedim. İnsan düşüncelerini yazıya dökünce kendi başınadır çünkü, kaygısız, katıksız ..