Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '07

 
Kategori
Spor
 

Ülke futbolunu acınacak hale getirdiler

Ülke futbolunu acınacak hale getirdiler
 

“Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim”

Bu söze yürekten katılırız hepimiz. Ama icraat kısmını beceremeyiz. Sporcu olmadığımız için üzerimize almayız hiç birimiz. Oysa spor bir bütündür. Çeşitli branşları bir çatı altında toplayan ve en üst kademeden başlayarak, en alt kademeye kadar çalışanı, hizmet vereni bünyesinde barındıran bir bütün. Bu düşünce yönünde bakıldığında hepimizi ilgilendirdiğini fark edebiliriz aslında.

TFF’ nın internet sayfasını açtığınız da, ekranın sol köşesinde yüce Atamızın resmi altında bu güzel ve anlamlı deyiş karşılar sizi. Ancak ne hikmetse, bu siteye her tıkladığımda, o özdeyişi orada görmek, bir ilkokul öğrencisinin kendi defterine çirkin el yazısıyla yazdığını okumaktan daha az anlamlı, daha az inandırıcı geliyor bana.

Bu gün sporda, özellikle de futbol da yaşanılan çirkinlikler ve TFF’ nın bir kulüp başkanının karşısında bu denli aciz olması, fikrimi daha da körüklüyor çünkü.

Aslında herkesin gözü önünde gerçekleştirilen senaryoları, o ülkenin en başında olan kurum yetkililerinin ve bu kuruma başkanlık eden kişilerin görmemesi imkansızdır. Bir tarafta o makamı temsil ederken, diğer yanda o makamın verdiği yetkileri kullanamamak acizlikten başka bir şey değildir.

Ülkemizde spor denildiğin de ilk aklımıza gelen futbol da sezon başından beri yaşananlar bunun apaçık göstergesidir. Bir kulüp başkanının şampiyon olma yolunda attığı yanlış adımları görmezden gelemezsiniz. Çocukça kaprislerine, ülke futbolunu kaosa sürükleyen tutum ve davranışlarına gerektiği yerde ve gerektiği şekilde ceza veremiyor, verdiğiniz cezaları bir şekilde geri alıyorsanız her şeyden önce adil, kararlarınızı kendi başınıza verecek kadar özerk değilsiniz demektir.

Bir tarafta hakkını gerektiği şekilde savunamadığınız, üvey evlat muamelesi yaptığınız Anadolu kulüpleri, diğer tarafta kurumunuza cephe almış, savaş açmış ve futbol kurallarını kendi menfaatleri doğrultusunda belirleyen bir kulübün arasına sıkışıp kalmışsınız. Zaten aldığınız kararlar, verdiğiniz cezalar da içinde bulunduğunuz durumu açık ve net bir şekilde de belli ediyor.

Ligden düşmesi kesinleşen Sakaryaspor’ a ve diğer Anadolu takımlarına sezon içersinde verdiğiniz toplam cezaların yüzde birini İstanbul takımlarına veremiyorsunuz.

En son Fenerbahçe kulübüne vermiş olduğunuz cezalar ve bir takım girişimler sonucunda değiştirdiğiniz kararlarınız bu çelişki durumun açık bir örneğidir. Seyircisiz oynama cezasını, tarafsız bir saha olarak değiştirmeniz (ceza cezadır, biz de verdik ) şeklinde diğer kulüplere olan vicdanı düşünceleriniz açısından belki sizleri rahatlatacaktır. Ama bana göre masum değildir. Hele hele İzmir’ e alınması. Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki, Fenerbahçe’nin en az İstanbul’da ki kadar taraftarı olacaktır Atatürk stadında.

Diğer yanda kupa maçında bir futbolcunun yine bir futbolcu tarafından dövülmesi, yöneticilerin şeref tribününde, futbolcuların saha içersinde tartaklanması, küfre maruz bırakılması, yöneticilerin federasyonu ve hakemleri aleni bir şekilde şerefsizlikle suçlamasının bedeli, dünyanın hiçbir yerinde bu kadar ucuz değildir.

Ancak Federasyon olarak verdiğiniz bu kararlar da baskı altında olduğunuzu da düşünüyorum. Sayın Aziz Yıldırımın cezaların açıklanmasının ardından, soluğu koyu bir Fenerbahçe taraftarı olarak bildiğimiz başbakan Tayip Erdoğan’ın yanında alması aslında çok şeyi özetliyor.

Sayın Aziz Yıldırım bir yandan birilerine “amca” yakıştırması yaparken, diğer yandan “dervişin fikri neyse, zikri de odur” tazındaki kişiliğini farkına varmadan ortaya çıkarıyor.

Aslında bu satırları yazmama neden olan diğer bir konu da ligin bitimine üç hafta kala şampiyonluk ipini matematik olarak henüz kimin göğüsleyeceği belirsizken, Galatasaray’a kendi başkanlarına küfür ettiği gerekçesiyle verilecek olan seyircisiz oynama cezasıdır. Diğer bir deyişle Fenerbahçe’ye şampiyon olma yolunda verilecek en anlamlı hediye! Çünkü Galatasaray’ın kendi evinde oynayacağı tek karşılaşma Fenerbahçe ile yapacağı derbi mücadelesidir.

Fenerbahçe’nin Trabzonspor ve Galatasaray’la yapacağı karşılaşmalarda kaybedeceği olası altı puanın zekice yapılan ince hesaplar neticesinde ancak bu şekilde önüne geçilebilir.

Bu durumda diğer şampiyon adayları kalan üç maçını kazansa dahi bir şey fark etmeyecek. TFF 2004 -2005 sezonunda olduğu gibi bu yılda sergilenen senaryonun birkaç sahnesinde –bir şekilde- oynadı, oynatıldı. Ne acıdır ki, birileri dokuz da, dört yapmanın başarısına federasyonu alet ederken , yüce Atamızın özdeyişinde yer alan “zeki, çevik” tanımlamasına uydu uymasına ama o sözde ki en önemli üçüncü kavramı hep es geçti.

 
Toplam blog
: 47
: 648
Kayıt tarihi
: 31.03.07
 
 

Bandırma doğumluyum. İşletme mezunuyum. Amatör olarak uzun yıllar atletizmle uğraştım. Okul hayat..