Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '14

 
Kategori
Siyaset
 

Ülkeleri parçalayanlar övünerek anlatıyor. Kimler,1095'in Hesabını 1924'de Kapattılar (2)

Ülkeleri parçalayanlar övünerek anlatıyor. Kimler,1095'in Hesabını 1924'de Kapattılar (2)
 

"Düşte gör!" Bu doğru olmayanı. Doğrusu; "Düşme! Düşeni gör!"


İngiliz İstihbaratı ve Büyükelçisinin yaptırdığı darbeden sonra şimdi de Amerikalıların bir devlet kurmalarındaki payları ve bununla nasıl gururlandıkları anlatılmaktadır. “..Kolejimiz Avrupa’da en iyi olarak, Balkan yarımadasında yeni bir devlet kurulmasına yaptığı etkilerle biliniyor..” (1)

...

Yabancıların içişlerimize müdahaleleri ve bunların ülke üzerindeki tahribatı ile ilgili yazının yazılmasına neden olan iddia, Amerikalıların Birinci Dünya Savaşı’nda ağır yenilgiye uğrayan (aslında ihanetlerle yenilgiye uğratılan demek gerekir. Nasılsa günün birinde bir Vatan Evladı bunu yazacaktır.) Osmanlının mirasının pay edilmesi aşamasında, Amerikalıların;

-“Biz bu mirastan pay almak için her ne kadar Türklerle fiili bir savaşa girmemekle beraber Osmanlı Devletinde kurduğumuz okullardaki çalışmalarla bu mirastan pay almayı hakettik

Anlamındaki ifadeleri, bizi konu hakkında düşünmeye daha fazla araştırmaya sevketti. Nasıl olur da bir okul, Orduların yaptığı işi yapabilir? Bu iddia ile kastedilen çalışmalar ve bu çalışmaların bir devlet kurulmasındaki payı nedir?

Mevcut bilgilerimize ilaveten Amerikalıların ülkemizde kurdukları Robert Koleji’nin görünürdeki öncülerinden ve okulun ilk Müdürü Rahip Cyrus Hamlin (*) ile damatları ve okulun sonraki başkanlarından  George Washburn’un (**) yazdıkları kitapları tekrar ve dikkatle okuduğumuzda, her şeyi olmasa da, satır aralarında okulun kuruluşundaki ana amaçlarını açıkça anlatmışlar.

Bunlar öğrenildiğinde, Osmanlının mirasından neden pay istedikleri ortaya çıkmaktadır.

Bu bilgiler özellikle gençlerimizin, tarihimizi ve ülke gerçeklerini öğrenmeleri için aktarılmaktadır.

 “..Osmanlı Devleti içerisinde asırlarca sulh ve sükûn içinde yaşamış Bulgar, Ermeni ve Rum milletlerinin ayaklanmalarında ve devleti parçalamalarında yabancı misyoner okullarının büyük etkisi olduğu iddia edilir.

Osmanlı Devletinin son dönemlerinde çöküşü körükleyen en önemli unsurların başında ne büyükelçi ve elçiler, ne de yabancı diplomatların geldiği; gerçek aktörlerin bu kişilerin hemen yanı başında bulunan, onları kendi veya bağlı oldukları örgütlerin istediği istikametlere yönlendirebilen, hemen hemen hepsi gayrimüslim olan ve ülkedeki yabancı kolejler ve okullarda özel olarak yetiştirilen tercümanlardan oluştuğu belirtilir.

Bu tercümanların ve ülkedeki azınlık fikir, ideal ve düşünce adamlarını yetiştiren okulların başında da 1860’larda kurulan Amerikan Robert Kolej’in ismi zikredilir. Kapitülasyonların verdiği avantajla kontrol dışında kalan ve hemen hemen tümü gayrimüslimlerden seçilen okul öğrencilerinin, Osmanlı Devletine düşman amaçlarla özel olarak yetiştirildikleri ve dış dünyadan büyük destek gördükleri iddia edilir.

Robert Kolej Amerika sınırları dışında kurulan ilk Amerikan okuludur. 1863’te Bebek Seminer Okulunda 4 öğrenci ile eğitime başlamıştır. Okul öğrencilerinin büyük çoğunluğu Balkanlarda yaşayan Hristiyanlar ile İstanbullu Rum ve Ermeni ailelerin çocuklarından oluşmaktadır. Okuldan, 1863’te açılışından itibaren ilk kırk sene içinde mezun olan 436 kişinin 195’i Bulgar, 144’ü Ermeni, 76’sı Rum, 14’ü İngiliz, 3’ü Alman ve sadece 1’i Türk’tür.

Bulgar isyanlarına bu okul mezunu gençler liderlik ettiği bilinmektedir. Okulun, dış güçlerin bir üssü ve ajan yuvası haline geldiği iddialarının arkası ise hiç kesilmemiştir..”(2)

Robert Koleji Başkanı George Washburn anlatmaktadır;

 “..Kolejimiz Mısır’la ilgili olaylarla direkt olarak ilgilenmiyordu ancak İstanbul’daki hava politik gerilimle yüklüydü… Genel olarak Bulgaristan’daki ve Doğu Rumeli’deki durumla ilgileniyorduk. Daha önce çok sayıda Bulgar öğrencimiz olmuştu ancak Bulgaristan’daki Prens Aleksander ihtilalindeki. 1883’teki kadar umutsuz durumumuz hiç olmamıştı. Rus diktatörlüğüne karşı yapılan bu Prens Devrimi, Rusya’da onun rolünü oynamasını imkansız hale getiren yeni bir hareketin oluşumunu güçlendirdi. Bazı gazeteler Bulgaristan’daki anti Rus hareketin Robert Kolej’in etkisi ile oluştuğunu yazmaya başladılar. Bu gazetelerden birinde bir milyon dolar İngiliz parasını bunu sağlamak için verdiğim yazılıyordu. Robert Kolej’in Rusya’nın son geliştirdiği politikalara karşı oluşan genel bir etkisinin olduğu inkar edilmez bir gerçekti, ancak bu çeşitli partilerde bulunan Robert Kolej mezunlarının ve öğrencilerinin etkisiyledir..”(3)

Bir Devlet için Robert Koleji’nde kadro yetiştiriliyor

-“..1875 yılında mezun olan öğrenci sayısı 11’di, 7 Bulgar mezun oldu. Birisi Başbakanlığa kadar yükseldi, bir diğeri bir çok kereler Bakanlık görevinde bulundu. Birisi Prens Aleksander’in ve daha sonra da Prens Ferdinand’ın özel sekreterliğini yaptı. Diğerleri de Bulgaristan’da önemli mevkilerde bulundular. (4)

-“..Bulgar mezunlarımızın tamamı çok iyi yerlere geldiler. Dördü asker oldu. Bunlardan iki tanesi ünlü Silivnitza çarpışmalarında alay komuta etmişlerdi. Öbürü Bulgaristan Bayındırlık Bakanı olarak 1902 yılında öldü. Diğer iki tanesi de hala Bulgaristan ordusunun en iyi subayları arasındadır. İçlerinden biri general olmuş bulunuyor..” (5)

 “..Bu yıl 7 mezunumuz vardı ve hepsi hala hayattadırlar. (1907) Bunlardan 4’ü Bulgar, Bütün Bulgar mezunlarımız hükümette önemli mevkilere geldiler..” (6)

-“..1882 yılında 9 mezun verdik. Bunların 5’i Bulgar, Bulgar mezunlardan ikisi hakim ve bir tanesi de eğitim bakanı oldu..”(7)

-“..1883 yılında mezunlarımız 10 kişiydi ve 7’si yaşıyor. Mezunlarımızın 5’si Bulgar… Mezunlarımızdan Stoichoff Bulgaristan Deniz Kuvvetleri komutanıydı..” (8)

-“..Ben bunları yazarken (1907) öğrendim ki, Bulgaristan’ın iki temsilcisi Lahey Konferansı’ndalarmış. General Vinaratoff ve hakim Karandjuloff; bu iki kişi de 1876 ve 1879 yıllarında Robert Kolej’den mezun olmuş iki öğrencimizdi..” (9)

ERMENİ VE BULGAR MESELELERİ, 1888-1890

Ülkedeki Ermenilerin durumu Berlin Kongresi’nden sonra gittikçe kötüleşmeye başlamıştı, özellikle iç bölgelerde. İngiltere’nin politikasının büyük ölçüde bu olaylarda sorumluluğu vardı. İngiltere Ermenilerin, Türk yönetimi tarafından sağlanacak olan reformlarla haklarının korunması görevini üzerine almıştı ve Ermenileri otonom bir Ermenistan kurmaları için cesaretlendiriyordu. Bu Hıristiyan halkın bir kısmı bu olaya sempatiyle bakmazken, İngiltere bu konuyla onlardan daha çok ilgileniyordu..” (10)

 “..Mutsuz bir çok Ermeni şunu düşünmeye başladı, kamuoyunda popüler olabilecek bir tahrik düzenlenebilirse İngiltere Hükümeti’nin de aynı şekilde Rusya Hükümeti’nin Bulgarlar’a yapmış olduğu gibi olaylara müdahale ettirilerek Türkiye’ye savaş açması sağlanabilirdi. Onlar kriz çıkaracak bir devrimci örgütlenme içine gittiler, bunun sonucunda bir kısım Türkler arasında Bulgaristan’da olduğu gibi infial yaratılabilirdi, bunun sonucunda da onların inandıkları gibi İngiltere ve genel olarak Avrupa olaylara müdahale edebilir ve böylece bağımsız Ermenistan kurulabilirdi. (11)

 “…Bu Türklerin hatası değildi. Aynı durumlar Bulgaristan’da da mevcuttu. Bu durumun kaynağı, Prens Ferdinand’dan dolayı oluşan istikrarsızlıktı. Bulgaristan’daki bütün sorunlar Rusya’dan geliyordu. Rus yönetici, savaştan sonra Bulgaristan’ı onlara şöyle söyleyerek terk etmişti:

-“Rusya bunları Bulgarlar’ın güzel gözünün hatırına yapmadı, bunca insanı ve bunca parayı İstanbul’a bir köprü oluşturmak için yaptı” (12)

“..Rusya Büyükelçisi General İgnatieff Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki Slav tebaasına Türk Hükümetine karşı bağımsızlıklarını kazandırabilmeyi umuyordu; böylece Rusya’nın İstanbul’a ulaşabilmesini sağlayacak bir köprü kurmayı hedefliyordu. Rus gizli servisi her yerde Slavlar’ı Türkler’e karşı ayaklandırmaya çalışırken, Sir Henry Eliot Sultan’ı  (Abdülaziz’i) tahttan indirmek için Türkler ile (Mithat Paşa) plan yapıyordu..”(13)

“..1908 Temmuz (İttihat Terakki) devrimi yıllardır Türkler’in arasında devam eden aydınlanma sürecinin bir zaferiydi. Onlar (Türkler) Asyalı despotizmleriyle altıyüz yıldır bir çok halkları yöneten, Orta Asya’dan gelip Avrupa’nın başına bela olan (Osmanlılar kastedilmektedir) en dikkate değer ırktı. Bundan elli yıl öncesine kadar Anadolu’da ilk görülmeye başladıkları zamanki asli unsurlarını hiç değiştirmemiş bir halktı; belki de bu değişmeyen durağan yapı, İslam dünyasının değişmeyen durağan yapısından kaynaklanıyordu..” (14)

Burada bir ara vererek, uzun süre “Türk-Atatürk Düşmanı!” Olarak tanıtılan ve (sansürlenerek sözde) yasaklanan Bozkurt” İsimli, İstiklal Savaşı döneminde Ülkemizde görevli İngiliz İstihbarat Subayı H.C. Armstrong tarafından yazılan kitaptan bir paragraf aktararak yukarıda vurgulanmış benzer ifadeleri okuyanın dikkatine ve yorumuna sunuyoruz.

- “Osmanlı İmparatorluğu ölmüş ve gömülmüştü. İyi ki de ondan kurtulmuşlardı, çünkü gerçek Türklerin kemiğindeki iliği emiyordu. Beş yüz yıldır Türkler Irak’ta, Arabistan’da ve Afrika’da dövüşmüşler ve ölmüşlerdi; hiçbir kazançları olmaksızın Padişah tarafından arsızca sömürülmüşlerdi: Artık yetmişti!(Mustafa Kemal) Osmanlı İmparatorluğu’nu diriltmeye filan kalkışmayacaktı….”(15)

Özetle, Amerikalı Misyoner Robert Kolej Müdürlü ile İngiliz İstihbarat Subayının kendi ifadeleri ile tek dertleri (Müslüman Türkler) Osmanlılardır.

Otuz yıl önce Mithat Paşa (İngiliz elçisi ile birlikte Sultan Abdülaziz’i deviren) zamanında Yeni Türk (Jön Türk) partisini duymaya başladık. Amaçları devletin yapısını modernleştirmekti... Devrimin ani ve şaşırtıcı başarısının bir çok nedeni vardı. Birinci olarak, umumi bir korku düzeni ve mevcut olan hükümete karşı duyulan nefret.Sonraki ise İttihat ve Terakki’nin izlediği akıl dolu yöntem ve devrimi yönlendirmesi.

…Tabiî ki bütün bunların arkasında, bu otuz yıl boyunca Türkler’in arasında hızla yayılan bir aydınlanma hareketi vardı. Bu aydınlanma hareketinin gelişmesinde Sultan Hamid’in de bir parça rolü vardı. O Türkler’in eğitime olan ihtiyaçlarını farkederek bir çok okul kurmuş, askerî okullar için Almanya’dan subaylar getirtmiş, tıp okulları ve hastahaneler için de Almanya’dan doktorlar ve öğretmenler getirmişti. Bütün bu gelişmeler ve kişiler, Genç Türkler’e modern düşünceler ilham etmişti.

Diğer etkiler de güçlüydü. Her misyoner kuruluşu ve her okul ile kolej, Sadece Hıristiyan öğrenciler tarafından seçilmiyor, birkaç Türk öğrenci de bu okullara devam ediyordu. Buralar sadece eğitimin değerini göstermiyor, aynı zamanda az veya çok benzer bir biçimde Batı toplumunun gelişmişliğini de gösteriyordu. Eğitimin Bulgarlar üzerindeki etkisi, Türkler üzerinde derin etkiler bırakıyordu..” (16)

Robert Koleji başkanı ne demektedir?

“…İttihatçı (aslında yapılan açık bir askeri darbedir.) Devriminden Yabancı okulların ve kurduğumuz Bulgar Devleti örneğinin de payı var.

Abdülhamid yeni duruma uyum sağlamakta son derece profesyonel davrandı ve otoriter bir yöneticiden anayasal bir yöneticiye geçiş yaptı. Ama kalben Genç Türklerin kendisine dikte ettirdiklerine ve onların kendisini yıkmak için gizli tertipler içinde olmalarına çok içerlemişti…ama on bir gün sonra Genç Türkler Makedonya’dan bir ordu ile İstanbul’u ele geçirdiler. Abdülhamid hapsedildi, tahttan indirilerek Selanik’e gönderildi…”(17)

 “..Türkiye’de yaşayan ne kadar halk varsa, Hıristiyan olsun. Müslüman olsun, bu yeni dönemi kalpten benimsemişlerdi ve sistemin yerleşmesi için ona her türlü desteği veriyorlardı. Saray entrikacılarının tiranlığından kurtuldukları ilk gün çılgınca eğlenmişlerdi. Birçok halk aslında reform istemediklerini, asıl istediklerinin Türk İmparatorluğu’nun yıkılması olduğunu hatırladılar. Rusya ve Avusturya gibi ülkeler de bu istekleri körüklüyorlardı ve bu bir yüzyıldan beri politikalarının temeliydi. (18)

“..Bununla beraber, belki de bu sahip olduğumuz yeni günle birlikte İstanbul’u yeniden bir Avrupalı kenti yapma çalışmalarına hız vermeliyiz. Belki de Eski Doğu’nun İstanbul’u yüzyıl önce, hatta elli yıl önce çoktan tarih olmuştu; kim bilir? Boston 1909”(19)

Amerikalı Misyoner ne demektedir?

-"..Eski Doğu’nun İstanbul’u yüzyıl önce, hatta elli yıl önce çoktan tarih olmuştu; kim bilir?"

Peki, nedir (Onların) temennilerine göre tarih olan?

-Türkler, 1071’deki Kazandıkları Malazgirt Meydan Muharebesinden, 1918’e kadar bütün İslâm Alemi’ni Birleşik Hristiyan devletlerine karşı tek başlarına korumuştur. Bu koruma şemsiyesi, I.Dünya Savaşı yenilgisi ile kapanır ve Birleşik Haçlılar 823 yıllık Haçlı Hesaplaşması'nın galibi olurlar. Bunun bir neticesi olarak, Türk Milleti’nin Müslüman ülkelerle haçlı dünyası arasında kurduğu barajın duvarı yıkılır.(20)

Konu ile ilgili bir itirafı daha verelim;

"..Robert Kolej’in ilk talebeleri arasında bulunan Bulgar ihtilâlcisi Mateef, Bulgarca Mir Gazetesi’nin 20 Haziran 1936 tarih ve 10.774 numaralı sayısında şunları yazmıştır:

-“Dr. Cyrus Hamlin (Robert Kolej kurucularından) Müslümanlık nereden İstanbul’a girmişse Hristiyanlığın da oradan İstanbul’a girmesi için Rumeli Hisarı’nın en yüksek kulesi üzerinde bir Kolej açmak istiyordu.” (21)

Demekki, Misyonerler'in bir bildikleri var ki, olacakları peşinen (dokuz yıl evvel) açıklamışlar

Bu "Tarih Olma!" hikayesinin sonunu, 1924'te İngiltere kralı Avam Kamarası'nda bağlamıştır. (***)

Bu açıklamalardan sonra bir söze ve yoruma ihtiyaç kalmış mıdır?

Devam edecek…

www.canmehmet.com

Açıklamalar;

(*)”ROBERT KOLEJ’I KURAN MİSYONERİN ANILARI, Türkler Arasında”CYRUS HAMLIN

(**)İstanbul’da Elli Yıl Robert Kolej Hatıraları”, George Washburn, Meydan Yayıncılık-2011

(***) İngiltere Kralı şunları demektedir; "Bu tasarı kabul edilir edilmez Lozan Antlaşması onaylanmış olacak ve YENİ BİR ÇAĞ AÇILACAKTIR..” Daha fazlası için bakınız; http://www.canmehmet.com/amerika-ve-ingiltere-osmanlinin-yeni-devlete-donusturulmesinin-neresindedir-8.html#sthash.Q8mMzO4T.dpuf

Kaynaklar;

(1)“İstanbul’da Elli Yıl Robert Kolej Hatıraları”, George Washburn, Meydan Yayıncılık-2011

(2) A.g.e. Kitabın yayınevi tarafından hazırlanmış “Takdim” bölümünden.

(3) a.g.e. Sahife;201

(4) a.g.e. Sahife; 127

(5) a.g.e. Sahife;143

(6) a.g.e. Sahife;185

(7) a.g.e. Sahife;192

(8) a.g.e. Sahife;207

(9) a.g.e. Sahife;311

(10) a.g.e. sahife; 227

(11) a.g.e. sahife;229

(12) a.g.e. sahife;230

(13) a.g.e. sahife;21

(14) a.g.e. sahife; 29

(15)Bozkurt, H.C. Armstrong (Daha fazlası için bakınız; http://www.canmehmet.com/turk-dusmani-bozkurt-kitabi-turk-dostu-ingilizlerin-pr-calismasi-midir-son.html#sthash.6IO0eh6C.dpuf

(16) a.g.e. sahife;30

(17) a.g.e. Sahife;31

(18) a.g.e. sahife;31

(19) a.g.e.

(20) AJAN OKULLARI, Necdet SEVİNÇ (ikinci Baskı) OYMAK YAYINLARI

(21) A.g.e. sahife, 41

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..