Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '07

 
Kategori
Mizah
 

Ülkemiz gerçeğinden bir mizah

Ülkemiz gerçeğinden bir mizah
 

İktidar partisine üye.

İşsiz birisi;

Partinin ileri gelenlerinden iş talep ediyor.Partinin ileri gelenleri, bir kamu bankasının üst düzey yöneticisinden, bu yönde bir talepde bulunuyorlar ve bu zaatı ilgili yöneticinin yanına gönderiyorlar.Bankanın yöneticisi, bankada her hangi bir personele ihtiyaç olmadığını, ama böyle bir ihtiyaç doğarsa ilk alternatif olarak düşüneceğini söylüyor ve zaatı geri gönderiyor.Bunun üzerine zaatımız, tekrar parti ileri gelenlerinin yanına giderek, genel müdür ile yaptığı görüşmeyi anlatıyor ve iş isteğinin geri çevrildiğini söylüyor.Ama genel müdür haklıdır, çünkü bankanın her hangi bir şubesinde, boşta olan bir iş pozisyonu mevcut değildir.Ne var ki parti ileri gelenleri, genel müdürü rahat bırakmıyorlar ve ille de partili adamımıza bir iş sahası açacaksın diye baskı kuruyorlar.Genel müdür bakıyor ki bu durumdan kurtuluş yok, şubelerden birisinin müdürüne telefon açıyor ve konuyu izah ettikten sonra, bu zaata mutlaka bir iş ayarla şubenden diyerek talimat veriyor. Ama şube müdürü, şubesinde iş sahası açabileceği bir pozisyonun bulunmadığını ve böyle bir şeyi yapabilmesine imkan olmadığını söylüyor genel müdüre.Genel müdür bu konuda, ısrarlı tutumunu sürdürüyor ve şube müdürü tamam demek zorunda kalıyor.Partili zat, genel müdür tarafından, ilgili şubeye, şube müdürünün yanına gönderiliyor. Şube müdürü ile tanışıyor ve ne iş yapacağını soruyor. Şube müdürü; git diyor, kapının ağzına bir masa koy ve orada otur.

Peki diyor partili; masayı koydum efendim, ondan sonra ne yapacağım?

Şube müdürü; hiç bir şey yapmayacaksın diyor ve geleni geçeni seyret yeter diyor.Tamam diyor zat ve masayı kapının kenarına bir yere koyuyor ve başlıyor masada oturup, geleni geçeni seyretmeye.

Yaklaşık 1 ay sonra zat bu durumdan hayli sıkılıyor ve şube müdürünün yanına giderek, "Efendim" diyor, "Ben bu şekilde oturmaktan yoruldum, bari içeri girenlerin adını soyadını alıp, listelesem mi?" diyor.

Şube müdürü tamam diyor. Bankaya girenlerin adını-soyadını almak sureti ile, bir liste çıkar günlük olarak.

Tamam diyor bizim zat ve başlıyor bu şekilde çalışmaya. Bankaya her girenin adını soyadını soruyor ve listeliyor. Yaklaşık 1 ay sonra, tekrar şube müdürünün yanına çıkıyor ve şube müdürüne "Efendim diyor; ben bankaya her girenin ismini soruyorum ve yazıyorum, buna ilaveten hangi bölgelerden geldiklerini de yazayım mı, istatistik babından." diye.

Tamam diyor şube müdürü ve bizimki her gelene adını-soyadını sorduğu gibi, kentin hangi ilçesi ve beldesinden geldiğini de ilaveten soruyor ve listeye ekliyor.

Aradan geçiyor 1 ay ve bizimki tekrar şube müdürünün yanına çıkıyor ve "Efendim" diyor; "Ben bankaya gelen herkesin adını-soyadını ve hangi bölgeden geldiğini listeliyorum, buna ilaveten bankaya gelenlerin bir de adreslerini alayım mı? Olaki bir durum söz konusu olur, o yüzden daha güvenli olsun diye diyorum." der.

Şube müdürü adamı başından savsaklamak adına, tamam der, adreslerini de al ve listeni ona göre hazırla. Bunun üzerine bizimki, başlıyor bankaya gelenlerin adını-soyadını ve adreslerini ve hangi bölgeden geldiklerini sormaya ve bu bilgiler doğrultusunda listesini oluşturmaya.

Aradan yine geçer 1 ay ve bizimki tekrar şube müdürünün yanına çıkarak, "Efendim" der, "Ben bankaya gelenlerin adını-soyadını, hangi bölgeden geldiklerini ve adreslerini alıyorum. Bunlara ilaveten ana adı, baba adı, doğum yeri ve yılını da alayım mı?" diye soruyor şube müdürüne.

Şube müdürü de, tamam diyor, "Sen bu söylediklerini yap diyor ve listene ek olarak bunları da koy."

Bizimki başlıyor bankaya gelenlerin adını-soyadını, hangi bölgeden geldiklerini, adreslerini, ana adlarını, baba adlarını, doğum yerlerini ve doğum tarihlerini sormaya.

Tabi bankaya gelen müşteriler, bu bilgileri verip de, bankaya girdiklerinden dolayı, banka kapısının ağzında oluyormu yığılmalar.Aradan geçiyor 1 ay ve bizimki tekrar şube müdürünün yanına gidiyor ve efendim diyor, işim o kadar yoğunlaştı ki, tek başıma yetiştiremiyorum, kapının ağzında yığılma oluyor, vatandaşa çile çektirmeyelim, o yüzden bana iki adam lazım. Eğer iki adam alırsanız kapıda yığılmayı önleriz.

Ve şube müdürü iki tane adam talebinde bulunur ve iki adam ertesi gün iş başı yaparlar.

NOT: Anlatılan olay tümü ile gerçektir ve yaşanmıştır.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..