Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ülkemiz için büyük talihsizlik...

Günlerden beri fiili olarak yaşadığımız “Demokrasi sınavı” bazıları için verimli geçmiyor. Bakın nasıl oluyor bu verimsizlik…

Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’a gazeteciler TÜSİAD’ın "Anayasa değişiklik paketi yeni Meclis’e kalsın" şeklindeki önerisinin hatırlatıyor ve görüşünü soruyorlar. Aylardır “Tek seçici” kıvamındaki ve uzlaşmaz tavırlarıyla toplumu geren başbakan, demokrasi sınavından geçtiğinin bile farkında değil ve gazetecilere cevap veriyor: "Onları ilgilendiren bir konu. Parlamento ne yapacağını onlardan gayet iyi bilir"

Doğrudur. Parlamento “Ne yapılacağını” çok iyi biliyor ve sonucu ortaya koyuyor. Ne acı bir gerçek ki Başbakan “Ne yapacağını” bilemiyor.

Aylardan beri milleti gerdi ve buna rağmen uyguladığı taktik tutmadı, kendi de çöktü…

Başbakan Recep Tayyip EROĞDAN, “Bu partimizin stratejisidir, taktiğidir'' diyerek son ana kadar aday çıkarmadı. Cumhurbaşkanlığı adayı için uzlaşmayı da seçmedi.

CHP, 367 tartışmasını çok önceden başlatarak iktidara “uzlaşma'' baskısı uyguladı ve bir anlamda da geleceğe ait ipucu vererek uyardı. Hükümet ve Başbakan 367 uyarılarını ciddiye almadı ancak Gül aday olduktan sonra 367 turları yaptı. 367 Gül'ün seçilmesini önledi. Başbakan bu tutumuyla aynı zamanda Abdullah GÜL’ü de harcadı.

25 yaş düzenlemesi son dakikaya kalınca seçim takvimini tehlikeye soktu. Hatta, çıkarmaya çalıştıkları Anayasa değişikliğinde bu konuyla ilgili hukuki sorun ortaya çıkacağı anlaşılınca, geri çekildi.

Başbakan'ın, sürecin başında söylediği “Bu Meclis cumhurbaşkanını seçecek, yeni cumhurbaşkanı AKP’den olacak ve genel seçim zamanında yapılacak'' sözlerinin hiçbiri gerçekleşmedi.

Cumhurbaşkanlığı nasıl seçileceği belirsizliğe büründü. Meclis'e gelen "Halk seçsin" ve "5+5" formüllerinin yetişip yetişmeyeceği de bilinmezler arasında. Ve yetişmeyecek de…

Bunların hepsi de bu parlamento için artık bu saatten sonra yapılamayacak işlerdi, Başbakan bunu bile bile (bilmesi gerekir, bilmiyorsa o da başka bir ayıp) gündeme getirdi. Çünkü önümüzde başlayacak propaganda döneminde bunları kullanarak “Mazlum” rolünü oynayacak.

Yarın bir gün göreceksiniz… Televizyonlarda parti başkanları yan yana gelip tartışacaklar ama Recep Tayyip ERDOĞAN o platformlarda olmayacak, olamayacak. Ama kendi yandaş televizyon kanallarına çıkıp “Solo” programlar yapacak. Tıpkı geçmişte hocası ve önderi olan Necmettin ERBAKAN’ın yaptığı gibi.

Biliyor ki, çıkacağı öyle bir programda “Kasımpaşalılık” da işe yaramayacak, darmadağınık olacak. Orada “Bilgi” gerekecek. Demagoji de işe yaramayacak…

Eline hazırlayıp verecekleri bilgileri de “Cam”dan okuma fırsatı da olmayacak.

İşin garip tarafı ne biliyor musunuz?...

İşin garip tarafı, bu kişi dört yıl altı ay gibi bir zamandan beri ülkeyi yönetiyor.

Bu ülkemiz için büyük bir talihsizlik. Bakalım önümüzdeki seçimde bu talihsizliğimizi kırabilecek miyiz?

Bir şey daha…

Şimdi, iktidarı muhalefeti, tüm siyasiler ve hatta bir sürü aydın(!) kesim ile blog yazarlarımızdan bazılarının fikri…

Cumhurbaşkanını ”Halk seçsin” görüşü ve talebi…

Evet. Benim görüşüm de o ki “Cumhur” kendi başkanını kendi seçecek kadar “Kayıtsız şartsız hâkimiyet” sahibi ve olmalı da…

Ancak, böyle bir konunun “giderayak” gündeme getirilmesi ve toplumun hiçbir kesiminde tartışmadan “Fındık taban fiyatı” açıklar gibi yapılması akla ve izana uygun değildir.

Kaldı ki “Fındık taban fiyatı” açıkladılar da ne oldu? Üretici memnun mu? Değil… O zaman “Madem öyle, şimdi hadi bakalım böyle” dayatması ve bir dayatma örneği daha ortaya konulması gerçekçilik değildir.

Ne yazık ki bunlar hep gözden kaçan ve propaganda kokan fikir (!) artıklarıdır. Dikkatli olmakta fayda vardır…

09 MAYIS 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..