Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

Ülkemizde yaratılan etnik gerilim ve milli kültür!

Ülkemizde yaratılan etnik gerilim ve milli kültür!
 

Terör eylemleri


Etnik gerilim; farklı etnik gruplar arasındaki anlaşmazlıkların ve karşıtlıkların, etnik grupların devlete karşı tavırlarının, değişik düzeylerde ortaya çıkan ve tanımlanabilen toplumsal huzursuzluğudur. Söz konusu hoşnutsuzluk eğer doğru tespit edilemez ve yönetilemezse çatışmaya kadar varabilen tepkisel ve toplumsal tavırlara dönüşebilir.

Etnik gerilim niteliğine ve şiddetine bağlı olarak toplumsal üretkenliği ve siyasi istikrarı, ekonomik gelişmeyi engellediği gibi, milli birlik ve beraberliği de zedeler, hatta ülkenin bütünlüğünü bile tehdit edebilir. Bu nedenle bu konunun her düzeyde bir ülke ve devlet sorunu olarak değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Herhangi bir grup kendi kültürel değerlerine saygısız, karşıt ve terbiyesizce genel bir tutumla karşılaştığında, dışlandığında, kendi kimliğine karşı ayrım yapıldığını düşündüğünde, inandığında, güven duygusunu yitirdiğinde, grup kimliğini tehdit altında gördüğünde ve bunlar gibi nedenlerle, savunmadan saldırıya kadar değişebilen tepkisel tavırlar geliştirir. Hoş görüsüz, önyargılı, ayrımcı, güvensizlik, eşitsizlik ortamlarında etnik gerilim ve çatışma kaçınılmazdır. Dolaysıyla etnik gerilimin önlenmesinde ve giderilmesinde hoşgörü ve eşitliğin güvencesi olan demokratik hak ve özgürlükler önemlidir. Ancak, Demokratik hak ve özgürlükler, topluma bu hak ve özgürlükleri yapıcı bir şekilde ortak yaşam tarzına dönüştürecek uzlaşma kültürü ile birlikte verilmedikçe etnik gerileme çözüm getirmezler. Bu sağlanmadıkça etnik gerilim ve çatışmayı ülke için çok tehlikeli boyutlara tırmandırabilirler. Kültür boyutuyla birlikte meseleye bakılmadıkça etnik gerilime kurumsal demokratik hak ve özgürlüklerle çözüm getirmeyi ummak biraz yanıltıcı ve riskli olabilir. Bu gün hayranlık duyduğumuz Batı, bugünkü düzeye erişebilmişse, bunu sadece demokrasi, insan hakları bağlamında değil, ekonomik sistemlerini dahi, bunları işler hale getiren kültür temellerine oturtarak başarmıştır. Bugün her ileri ve uygar ülke, her biri ayrı ayrı kendine özgü uygulama ve aşamalardan geçerek bugünkü düzeye ulaşmışlardır. Türkiye de demokrasi insan hakları dahil her türlü olumlu gelişmeyi aynen Batı gibi gerçekleştirmeye kendine özgün şartları içinde aşamalandırmaya zorunludur aynen batının yaptığı gibi.

Türkiye üzerinde uluslar arası otorite olarak kabul edilen Prof.Dr. Bernard Lewis bu duyarlı konuyu her fırsatta gündeme getirmiş ve demokrasinin çok güçlü bir ilaç olduğunu, ancak dozunun iyi ayarlanması gerektiğini eğer bu dozun iyi ayarlanmaması halinde tıpkı ilaçlarda olduğu gibi ölüme yol açacağını özenle vurgulamıştır.

Ayrıca unutmamak gerekir ki, özgürlük insan için sadece bir hak değil, aynı zamanda bir sorumluluktur. Kişinin özgür iradesiyle karar vermesini, seçim yapmasını, sorumluluk almasını gerekli kılan bir haktır. Bu hakkın suiistimal edilmemesi, toplumsal yarar yönünde kullanılması da her şeyden önce bir zihniyet bir kültür meselesidir. Dolaysıyla demokratik hak ve özgürlükler kişi için aynı zamanda da bir sorumluluktur. Demokrasi aynı zamanda en geniş anlamıyla bir sorumluluk rejimidir. Bu nedenle çağdaş, bilimsel temellerde oluşturulacak ve halkını mutlu kılmayı esas alan bir milli kültür politikası, özgürlük ve insan haklarını kültür olarak da içeren bir program olarak düşünülmelidir. Ancak milli kelimesini de bir öcü olarak algılayan, millikle ırkçılığı, şovenizmi bir türlü ayırt edemeyen bazı aydın kesimlerimiz bana göre ülkemiz için çok hayati önemi olan bu konuda politika oluşturulamamasının başlıca sorumlularıdır. Milli demek bu millete, bu milletin kutsadığı değerlere saygılı olmak, milli sınırlar içindeki tüm etnik grupların mutluluğunu ve çıkarlarını gözetmektir. Evrensel değerleri de yoğuran milli zenginlikler değimlidir. Evrensellik yerel zenginliklerden beslenen bir öz, yerel güzelliklerin buluştuğu bir üst payda değilmidir.

Batıda milli kültür ve eğitim programı ve politikası olmayan bir tek ülke olduğuna inanmıyorum batı toplumları bugünkü mutluluklarını milli olarak ve milli kalarak sağlamışlardır. Ülkemizdeki bugünkü terörün maddi ve manevi bedelinin en önemli nedenlerinden biri milli kültür ve milli eğitim politika ve programlarındaki eksiklikten öte yanlışlardır. Türkiye yıllardır ihmal ettiği milli kültür ve eğitim politikasını sağlam bir temele oturtmadıkça, bu politikaların alt yapı bilimlerinin değerini kavramadıkça her zaman bir sorunu olacak ve çok ağır bedeller ödemeye devam edecektir. Türkiye de bugünkü terörün temel bir nedenin de yıllardır ihmal edilen milli kültür ve eğitim politikalarındaki yanlışlar olduğu da unutulmamalıdır. Milli kültür politikalarının temeli bilime dayanmalıdır. Çünkü bilimsel gerçekler hakikat acıda olsa zaman içinde çözümün ve mutluluğun tek anahtarıdır. Kaldı ki Türkiye halkının etnik yapısı da çok az ulusa sahip olacak şekilde sadece tarihsel değil ırki bağlarda mevcuttur. Kız alıp vererek akrabalıklar kurulmuş bin yıldan fazla zamandır beraber yaşanmış üstelik bu akrabalıklar sürekli ve kesintisiz birliktelikle tek vücut kabul edilebilecek bir bütünleşmeye dönüşmüştür. Türkiye mevcut yapısıyla, tabu olarak gördüğümüz konuşmaya korkup sustuğumuz, etniklik tartışmasını hiç korkmadan gündeme getirmesinde yararı olan ender ülkelerden biridir. Çünkü Bilim ve tarih Türkiye nin yanındadır. Türk devletine düşen görev bilimin sunduğu verileri ve milli kültür politikasını hayata geçirmektir. Aydınlarımıza düşen görev milli kültür politikasının oluşturulmasında devlete katkı vermek ve kültür politikasına sahip çıkmaktır. Bugün teröre ödediğimiz bu ağır bedelin önemli bölümü bu ihmal ve gafletin sonucudur. Binlerce vatan evladını teröre kurban veren binlerce ailenin gözyaşı 200 milyarı aşan maddi kayıp her şeyden önce milli kültür politikasındaki ihmalden de öte yanlışların faturasıdır. Böylesine büyük bir yanlışın ve ihmalin müsebbipleri tarih ve milletimiz önünde sorumludurlar ve bunun hesabını bir gün mutlaka vereceklerdir.

www.itp.tv.tr

 
Toplam blog
: 65
: 1528
Kayıt tarihi
: 08.02.08
 
 

Ben Ankara'nın Polatlı ilçesinde 1962 yılında doğdum. Tahsil hayatımı Ankara'da tamamladıktan ve ..