Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

09 Ocak '16

 
Kategori
Güncel
 

Ülkemizin kar zamanı, yoksulların zor zamanı…

Ülkemizin kar zamanı, yoksulların zor zamanı…
 

Gökten yağan, yoksul çocuklar için pamuk şekeri değildir, ölümdür, zulümdür. Yolların kapanmasıdır, ucuz can pazarıdır…


İstanbul’un göbeğinde, dağ başında ki köylerde, kapısız penceresiz çadırlarda soğuktan donarak ölen bebeklerimizi, insanlarımızı düşündükçe,

Çocuğumu kurtarın diye feryat eden Muharrem’in babasını hatırladıkça,

Donarak ölen Ayaz bebeği hayal ettikçe,

Uzak dağ köylerinde doğum sancısı çeken bir annenin feryadını duyar gibi oldukça,

Yakacak bulamayan fakir fukarayı, sokakta yatanları düşündükçe

Kışı sevemiyorum.

Dışarıda kar varsa bilin ki fakirin yüreğinde kor vardır.

O kor sadece kendisini yakar kavurur da çoluk çocuğunu ısıtmaya yetmez.

Yürek yandıkça beden donar…

Bedenler donar…

Kış mevsimi, uzak dağ köylerinin, şehirdeki fakir fukaranın, sokaklarda yaşayanların zor zamanıdır.

Tipiye dönüşmüş kar taneleri kırbaç gibi insanların suratına indikçe, yoksul evlerdeki soğuk duvarları düşündükçe,

Çöpten yiyecek ve yakacak toplayan anaları gördükçe,

“Fırat’ın kenarında ki kuzuyu kurdun yemesini” düşünemiyorum.

Sadece askerlik çağında hatırlanan, şehit olduğunda sıvasız evlerden cenazesi çıkan vatandaşlarımı gördükçe

“Fırat’ın kenarındaki kuzuyu bırakın kurtlar yesin.” Diyorum.

Kışı sevmem çünkü yoksulları dizüstü yaşatır.

Bir göz odada bir birlerine sokular ısınmaya çalışan fakiri ağlatır.

Soğuk evlerde yaşamaya tutunmaya çalışan çocukların babalarının, annelerinin halini bir düşünün.

Gökten yağan, yoksul çocuklar için pamuk şekeri değildir, ölümdür, zulümdür. Yolların kapanmasıdır, ucuz can pazarıdır…

Kış demek kar zamanı demektir. Kar demek uzak dağ köylerinde Azrail’le pazarlık demektir. Canın pazarlığının yapılmayacağını bildiğimden… Kışı sevmem bu yüzden.

Bu ülkede zengini koruyan sistem, dağ başında yaşayanı, varoşta yaşayanı, en uzak köyde yaşayanı korusaydı bu sefaletin, bu imkânsızlıkların çoğu yok olurdu.

Kaç seçim geçerse geçsin, kaç lider meydanlarda efelenirse efelensin, kim gelirse gelsin iktidara, bu topraklarda bu sefaleti yok etmek istemezler.

Çünkü bu ülkede insanlar, kaderlerini yazanlara rıza gösterdiler.

İnsanlarımız acımasız politikanın kulu olurken, devletin küçücük “sosyal yardımını” bile iktidarın bir lütfu olarak biliyorsa, bu kölelik sistemi de sürüp gidecektir.

Bu saatten sonra kim gelirse gelsin, ne yaparsa yapsın bu sefaleti, bu acıları yok edeceklerini sanmıyorum.

İnsanlar kendilerini, temiz duygularını hesapsızca politikaya teslim ettiklerindendir ki, Bu sefalet geleneği devam etmektedir.

O yüzden gelenek sürmeye devam edecek, acımasız kış da saltanatını sürdürürken fakir fukaranın da kışla ve karla imtihanı sürüp gidecektir, dağ başında sahipsiz bir mezar oluncaya kadar…

Saraylarda, köşklerde yaşayanlar, kaloriferli evlerden, saraylardan çıkıp sıcak klimalı araçlarına binenler, dini bütün yapımcılar nereden bilsin dışarıdaki karı, babaların yüreğindeki koru…

İşte bu yüzdendir ki, bu ülkeyi yönetenleri, ne o çocukların donmuş yürekleri, ne de o babaların kan ağlayan yürekleri affetmeyecektir.

Bizi yönetenler, “bizden” diyerek koruduklarını koruduğu kadar, yoksulları ve işçileri korusaydı, toplum bugün bu halde olmazdı.

Bizi yönetenler, yoksullardan aldıklarını, zenginlere hibe etmeseydi, karın ve soğuğun bu insanlardan alacağı canlarda biraz azalma olurdu.

Bizi yönetenler, işçilerin, emeklilerin, köylülerin, işsizlerin, yoksulların haklarına sahip çıkıp korusaydılar, bugünkü sefaletin yarısı yok olurdu.

Ama ne yazık ki, ülkemizde kar zamanıydı, yoksulların feryadını duymayanların kör zamanıydı.

Bu yüzden kışı sevmem!

Ali Galip AKYILDIRIM

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..