Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '11

 
Kategori
Güncel
 

Ülkemz insanı bu kadar mı sahipsiz?..

17 Kasım 2010 tarihinde KKTC’ ye üç günlük turistik seyahat için gelen Nuri Akın Yalçın ve eşinin başına öyle şeyler gelmiş ki, macera filmlerine konu olacak cinsten. 

Yalçın, KKTC ziyaretinde başına gelenleri şöyle anlatıyor: 

“17. 11. 2010 tarihinde, eşimle bayram tatilinde üç günlüğüne Kıbrıs’a gitmek için Taşucu’ndan feribota bindik. Girne Limanı’na geldiğimizde gümrük işlemleri için yolcu salonundaki uzun kuyruğa girdik. Bu sırada görevli sivil narkotik polisi köpeğin arama görevini yapması için bize doğru yönlendirdi, köpeğin paçamı koklaması üzerine, narkotik ekipleri benim üzerimi aramak için içeride bulunan hücre odalarına sokup çırılçıplak soydular; bakmadık yerimi bırakmadılar ve sonuç olarak üzerimde hiçbir şey bulamadılar. Bana çıkabileceğimi, giyinmemi söylediler ve bende giyinerek tekrar çantalarla yolcu salonunda beni bekleyen eşimin yanına döndüm. Sıra bize gelsin diye beklerken oradaki narkotik polislerinden biri, diğer yolcuları arayan bizden çok uzakta olan köpeği sürekli benim ve eşimin üzerine ‘hadi kızım bul kızım’ diye yönlendirmeye başladı. Bende bunun üzerine , ‘Beyefendi insanlar bize bakıyor, eşimle beraber rencide oluyoruz, beni az önce aradınız, bu kadar insanın gözü önünde rencide ediyorsunuz’ dedim. Bunun üzerine bu polis bana, “Zaten ailemi, çoluğumu çocuğumu bırakmışım bayramda çalışıyorum bir de sizin gibi ‘p..ıerle mi’ uğraşacağım, artistlik yapma bütün çantalarını yığarım buraya dedi.” 

Ben de göreviniz o zaten biz de onu istiyoruz ya açın bakın ya da bu kadar insanın içinde bizi artık rencide etmeyin diyerek haklı tepkimi sakin bir üslupla dile getirdim. Bunu söyleyince büyük bir sinirle kolumdan sert bir şekilde tutup eşimin yanında beni ikinci defa içeri odaya götürmeye çalıştılar. Ben de zaten soydunuz içeri bir daha neden götürüyorsunuz, çantaları açın bakın dedim. Tabii senmisin bunu diyen o kadar yolcunun gözü önünde ve en önemlisi ‘eşimin yanında’ yaka paça iki kişinin koluma girip beni tekrar hücre odalarına götürmeleri ve içeride iki polisin kolumdan tutup, üçüncü resmi elbiseli üniformalı olaylarla hiç alakası olmayan ismini daha sonradan öğrendiğim ‘N.U.’adındaki Girne Liman Polisi ‘or…..k yapma bana, ananı avradını s….m senin’ diye hakaretler ve küfürler savurup bana vurmaya başladı, beni darp etti. Ben hiç beklemediğim o tokatlarla ve hakaretlerle karşılaşınca yere yığıldım, ben yerdeyken de devam etti. Ben sinir krizi geçirip titremeye başladım, o halimi gören ve daha öncesinde kollarımdan tutan iki polis beni kaldırmaya uğraşırken, ‘N.U.’ adındaki üniformalı Girne Liman Polisi hemen oradan uzaklaştırıldı ve kaçtı. Ben 27 yaşındayım ve KKTC’ de ne öğrenci ve nede çalışan değilim. Adana İncirlik Hava Üs Komutanlığı’nda mütahhit firmada tercüman olarak çalışıyorum ayrıca maliye bölümü 4. Sınıf öğrencisiyim, sadece üç günlük tatil için turist olarak gittik, bunu oraya giden Türk gençlerine veya öğrencilerine sinirlendiklerinde hep yapıyorlarmış. Tabii çok kişi üstüne düşmeyince ya da konunun uzayacağından korkarak herhangi bir şikayette bulunmadıklarından oradaki görevli psikolojik sorunu olan polisler oralarda hala ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Ben o kadar hakaretin, rezilliğin ve yediğim dayağın üzerine sinir krizi geçirip yerden kalkamadım. 20 – 25 dakika da kendime gelebildim. Bu arada eşimde yolcu salonunda beni ikinci defa içeri götürdükleri sırada, beni döveceklerini anlayarak peşimden geldi, ben odaya sokulduktan sonra arkamızdan kilitlenen kapıyı açmaları için çaldı ve kilitli olduğunu anlayınca Girne Liman Yolcu Salonunun ortasında gelerek ‘eşimi zorla içerideki hücre odalarına soktular, işkence yapıp dövdüler. Ben dövme seslerini duydum, bir Allah’ın kulu yok mu bilgi versin’ diyerek haklı tepkisini yüksek sesle dile getirmesine rağmen, orada görevli olarak çalışan hiçbir görevli eşime hiçbir bilgi vermeyip, özellikle Girne Liman Gümrük Memuru 17. 11 2010 tarihinde görevli olan yolcu salonunun köşesindeki küçük ofisinde çalışan gümrük memuru benim dövülmediğimi söyleyerek ve o polisin adı ‘Yılmaz’ diyerek eşime yalan beyenda bulunmuştur. Eşime hiç kimse yardımcı olmamıştır. Bu polislerde olayların uzayacağını, büyüyeceğini, basının gelip orada benim o halimi, eşimin o halini çekip yayınlayacakları için, bizi tutuklamakla tehdit edip gözümüzü korkutup uzaklaştırmaya çalıştırdılar. Çantalarımızı ve beni tekrar arayıp yine bir şey bulamayınca hemen ite - kaka gönderdiler, bizi oradan uzaklaştırdılar. Ben hemen devlet hastanesine gittim ve orada bana darp teşhisi konuldu. Bahse konu darp raporu, Girne Polis Müdürlüğü ve Mağusa Devlet Hastanesi’nde mevcuttur. 

KKTC’de yayın yapan, Havadis Gazetesi’nin, 21 Aralık 2010 tarihli sayısından, olduğu gibi alıntıladığım bu olayın devamında, özet olarak, mağdur kişi gerekli davayı açmıştır. 

Bu konuyu, köşeme taşımamdaki maksada gelince; 

Deyim yerindeyse, hala Osmanlı’ymış gibi, dış siyaset yürütmeye çalışan, Dış İşleri Bakanlığımız, her gün dünya kadar ve yine bu tarz, mağduriyetlerin yaşandığı, bir yavru vatanda dahi, neden bu kadar duyarsızdır? 

Bizim ülkenin vatandaşı, bu kadar mı sahipsiz? 

Giriş kapılarında, insanımıza yapılan muameleler, vize uzatmalar da ki muameleler, ülkemiz büyüklerini, hiç mi rahatsız etmiyor? 

Arap ülkelerinde, vize konusunda, her türlü kolaylığı yapan büyüklerimiz, KKTC’de ki, vize problemlerine, neden bunca duyarsız. 

Sonuç olarak; Bu olumsuzluklar, yavru vatan’da dahi böyleyse, bu olumsuzlukların, dünya çapındaki boyutlarını, hiç düşünmek bile istemiyorum… 

25/12/2010 - 14:41 

 
Toplam blog
: 64
: 435
Kayıt tarihi
: 20.04.10
 
 

Sinan Adıgüzel, sanatçı yazar, 08.10.1977 tarihinde Adıyaman’da dünyaya gelmiştir. İlköğre..