Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '21

 
Kategori
Kültür Turizmi
 

ULUBEY KANYONU

 

Kulübümüzle birlikte Uşaktaki Ulubey kanyonunu ziyarete gidecektik.Burası ABD Arizona’daki büyük kanyondan sonra ikinci büyük kanyondu ve dünyada görülmesi gereken yirmi yer içinde ismi geçen bir yerdi.Heyecan içinde hazırlığımı yapmış,otobüsümüzün bizleri alacağı durağa doğru yürümüştüm.Pazar gününün bu erken saatinde sokaklar çok sessizdi.Gelen araçta dostum Ahmet Yetkini görünce sevinmiştim.Uşaklı olan dostum bu gezimizde bizlere rehberlik yapmayı kabul etmişti.

Yola çıktığımızda sabah mahmurluğunu üzerimizden atmamız zor olmadı. Önce şoförün teybine el konularak güzel şarkı ve türkülerle havaya girdik.Ahmet beyin uşak hatıralarını dinledik ve meşhur Cilandıras köprüsüne geldik.Burası iki bin beş yüz yıl önce Frigyalılar tarafından yapılmıştı.Köprü geniş bir yay çizerek  çayın iki yanını birleştiriyordu.Köprüyü gezdik,hemen yanındaki elektrik santralını gördük.Köprü üzerinde bulunmak insana ve oradan etrafa bakmak çok hoş duygular veriyordu.Öğle vakti içinde olduğumuzdan hemen yanındaki piknik alanında sırt çantalarımızı açarak kahvaltılıkları çıkardık,dostlarla karnımızı doyurduk.Bir hazırlık yapmayanlarda yakındaki bakkaldan malzeme alma yoluna gittiler.

Tekrar yola çıktığımızda hava ısınmaya başlamıştı.Kanyonun üzerine teras şeklinde yapılmış alana girdiğimizde cesaret duygusunun aramızdan uçup gittiğini üzülerek gördük.Sanırım  yetmiş metre yükseklikte ileriye doğru uzanmış,cam bir balkonun üzerindeydik.Camın üzerinde yürürken sanki çatlıyormuş ve kırılıverecekmiş gibi küçük sesler de çıkardığından dolaşmak cesaret istiyordu.Camın altındaki büyük kaya bloklarını da gördüğümüzden ya arkadaşımızla el ele dolaşarak güç alıyor yada kıyı,köşelerde geziyorduk.Bu yaşanması gereken güzel bir anıydı,bunu belgelemek için bolca fotoğraf çektik.

Kanyonun etrafı bolca park ve çayhane ile dolu olduğundan etrafı seyrederek güzel vakit geçirmek mümkündü. Sanki bu kadar heyecan yetmezmiş gibi arkadaşlarımız,

-Tamam, gezdik,gördük ama biz kanyonda yürümek de istiyoruz diye tutturunca bir plan yapalım dedik.Birinci gurup gölgede bölgenin tadını çıkarırken yürümek isteyen gurubu kanyona indirdik.Kanyonun dibinden Ulubey çayı geçiyordu ve suyun varlığı etrafındaki bitkileri şımartmıştı.Ancak suya yaklaşmak mümkün değildi,artık daha önce nerelere uğradıysa beraberinde kötü kokuları da getirmişti.Sadece koku da değildi,rengi de koyu kahveden siyaha çalar olmuştu. Yine de etrafımızı seyrederek kanyon zemininde yol almak çok hoşumuza gitmişti.Uygun bir yerden tekrar kanyondan çıkarak arkadaşlarımıza kavuştuk.

Aslında kanyon yüz yetmiş metre derinlikte 47 km devam ediyormuş ama o kadar vaktimiz yoktu.Toplanıp,dönüş yolculuğuna başladığımızda ülkemize ait güzel bir doğa harikasını yakından görmüş olmanın heyecanını yaşıyorduk.Fakat özellikle cam teras üzerinde yürümemizin heyecanını kolay unutamayız diye düşünüyorum.

 
Toplam blog
: 85
: 54
Kayıt tarihi
: 25.07.20
 
 

herkese iyi günler dilerim,Isparta doğumluyum,  emekli öğretmenim.TDF Dağcılık eğitimi aldım.Doğayı..