Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '14

 
Kategori
Hukuk
 

Ulucanlardan Metrise duvarlarından kan damlayan adalet

Ulucanlardan Metrise duvarlarından kan damlayan adalet
 

Cezanın amacı caydırıcı olmakmış. Ceza terbiye edermiş; insanları eğitmek ve birilerine haddini bildirmek için ceza verilirmiş. Türkiye çadır devleti değil. Bunları yapmak için mahkemeye gerek yok ki… Al adamı evire çevire döv! Suçlunun suratına tükürür gibi bakmana gerek yok, cezayı keserken acımayacaksın. Ve mahkemeler haddini bildirme yeri değildir. Ben size öyle bir haddinizi bildiririm ki bir daha sırtınıza cübbe giyemezsiniz. Allah mısınız siz ya! Kime hangi hakla haddini bildiriyorsunuz. Adalet dağıtacaksınız, adalet yıkarım o mahkemeleri! Böyle abidik gubidik şeyler hukukun içinde olamaz. İnsanlarımızın %90’ı hukukun ne olduğunu bilmiyor. Ne olması gerektiğini ise hukukçular bile bilmiyor. Ceza eğitim amacıyla kullanılıyor ya şu saçmalığa bak; sanki köpek yetiştiriyorsun. Böyle bir ülkede Kerim Korkut modern hukuk düzeni kuracak! Hukukçu bile hukuku bilmiyor, nasıl olacak ki bu!

Ceza sadece suçun karşılığıdır; kişiye ibret ya da caydırıcı olsun diye veya eğitmek ya da haddini bildirmek için ceza verilemez.

Hukuk kitaplarında yazmıyor olabilir; bizim gördüğümüz Türkiye’de suç işlemiş birine ceza verilirken yukarıda yazılı hususlar göz önüne alınıyor. Herkes hukukun üstünlüğü diye bağırıp duruyor. Hangi hukukun ya, bir kere baksana! Hâkim kalemini kırarken suç işlemeyenlere de ibret olsun diyor. Suç işlemeyenlerden sana ne kardeşim! Kes cezanı kapat celseyi.

Türkiye’de bir suçluya ceza verilirken intikam duygusu bile var. Hâkim sanki ”Bu aşağılık herifi hapislerde süründüreceğim” diyor. Senin duygusal olmaya hakkın yok sayın hâkim! Eline bir de sopa al suçlunun kafasına vur bari. Nefretle bile bakamazsın; nötr olacaksın! Bu nasıl iş ya!

Ceza caydırıcı olmalı… Valla ceza adil olsun yeter. İnsanlar suç işlemekten korksunlar diye bir ikisini asalım o zaman! Böyle saçma sapan şey olur mu ya! Böyle sübjektif duygu ve düşünceler verilecek cezayı etkiler. Birilerinin gözünü korkutmak için ceza verilir mi. Hırsıza katile biz de kızıyoruz. E napalım? Biz de onu mu öldürelim! Mesele cezayı tam vermek. Suçludan nefret edersen de acırsan da bunu yapamazsın.

Ceza insanları eğitmekte de kullanılıyor… Bazı cahil bilinçsiz anne babaların (Ben şey mezunuyum diyecek şimdi kalkıp. Ne mezunu olursan ol!) çocuklarını yetiştirmede ceza en önemli argüman biliyor musunuz? Yaptığının yanlış olduğunu söylemek çocuk için en büyük cezadır. Tuvalete kilitleyen, yemek vermeyen, harçlığını kesen… Bu devletin… Ağzımı bozacağım şimdi! Bu kendileri insan olamamış kimselere o masum çocukları ne diye teslim ediyorsunuz ya! Alın siz yetiştirin! Tuvalete çocuk kilitlenir mi ya! Vay hayvan oğlu hayvan vay! Eskiden dümtekte dümtekçi hoca anneler vardı… Ellerinde sopayla sınıfa girerlerdi… Ya da Kuran hocaları…

Eski zamanlarda herkes görsün ibret alsın diye suçlular halkın gözleri önünde asılır ya da kellesi kesilir hatta ölüsü sokak sokak gezdirilirdi. Bunda amaç insanlar görsün ibret alsın suç işlediği zaman başına ne geleceğini bilsin korkup vazgeçsin diyeydi.

Peki, aynı şeyler şimdi niye yapılmıyor? Gerçek adalette suç kişiseldir, toplumsal yansıması olamaz. Artı sen bana sadece cezamı verebilirsin, cezamı başka amaçlarla kullanamazsın. Şeyh Bedrettin idam edildikten sonra ölüsü Serez sokaklarında dolaştırıldı. Ama bakıyoruz yakın zamanlarda  infazlar bir kaç kişinin şahitliğinde geceleyin gizlice yapıldı. Örneğin Menderes'in, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının,12 Eylül'de gençlerin idamını görmedik, bilmiyoruz.

Yine de bu çağdışı düşüncenin devam ettiğini görüyoruz. Özellikle kanunda cezaların tespitinde " ceza caydırıcı olmalı" yanlışına düşüldüğünü görüyoruz. Maalesef ben kendim de yazılarımda bu caydırıcılık konusunu doğru bir düşünce gibi yazma hatasına düştüm. Ya sen kişinin hak ettiği cezayı ver, caydırır caydırmaz. Aslında benim gibi hukuk savunucusu birinin bu hataya düşmesinin nedeni ülkemizdeki ceza miktarlarının kabul edilemez derecede düşük olmasıydı.

Verilen cezanın caydırıcı olması halen hukukumuzda var ve doğru olmadığı bilindiği halde uygulanıyor. İnsanlar bu cezaları görüp korksunlar suç işlemekten vazgeçsinler fikri var. Böyle bir şey çağdaş hukuk ilkelerine aykırı. İşte bakın Ahmet bilmem neye ağırlaştırılmış müebbet hapis verildi. Kanunun gücünü görün ve kanunlara itaat edin. Ne kadar sakat düşünce değil mi? Şu anda bile ülkemizde adaletin sorumlularından bazılarının bunu savunduğunu görebilirsiniz.

Kişiye ceza yaptığı eylemin karşılığı olarak verilir. Yani amaç adaleti sağlamaktır. Topluma örnek olsun ya da insanları suç işlemekten alıkoysun diye ceza verilmez. Ceza toplumu eğitme ve kanunlara uyulmasını sağlama yolu değildir. Cezalandırma gücünü böyle kullanırsanız sübjektif davranır, duygularınızla hareket eder vereceğiniz cezada hataya düşersiniz. Çocuk tecavüzcüsünü hücreye atayım da diğerlerine ibret olsun diyemezsiniz.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..