Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '14

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Uludağ'da; Şenlik Var, İçilsin Ocak Başlarında, Sıcak, Karanfilli Şaraplar...

Uludağ'da; Şenlik Var, İçilsin  Ocak Başlarında, Sıcak, Karanfilli Şaraplar...
 

 

 

 

 

 

 

 

Bir o yana / Bir bu yana / Selam verdik sağa sola / Dualarınız kabul ola / Gök Tanrısı / Yer Tanrısı / Tam da gece yarısı / Verdiler kar / Kabul oldu dualar / Her yerde şimdi kar var /

Otelciler / Motelciler / Kurnacılar, Zurnacılar / Zevkten dört köşe olanlar / Ne güne duruyorlar  / Zurnacı Kel Haydar / Ve gırnatacı Nefes Cafer / Bitmesin dediler bu sarhoşluk / Sürsün sabaha kadar…

Nefes Cafer üfledi / Yer gök inledi / Neremi neremi / Diye diye inledi/ Bu fasulye iki buçuk lira / Hem kaynasın, hem oynasın / Oh ne ala, ne ala.

Güllü, Gülizar, Gülbeste / ZEUS’un o nazik şerefine / Gübeciklerini attılar bre ! / Üstelik paluze gibi, titrete titrete / Dediler a be sen ne güzelsin / Epten ağzından öpülesin /

Kar helvası / Derken un helvası / Şimdi her yer oldu yengen / Yengen, mengen, şengen derken / Malı götürdü ZEUS deden /

Kurulalım şöminenin başına / Külbastı yapalım cancağızımıza / İçelim bu akşam doya doya / Mest olalım biz Uludağ’da / Ey kızanlar, kızlar, kız çeler / Kalbimiz sizleri hanidir özler / Nerde verdiğiniz sözler / Söyleyelim sımsıkı  sarılarak / Nerde trak, orda bırak / Söyleyelim “Ke Sara Sara” / Uzanalım, kalplerden dudaklara / Haykıralım C’et la vie, C’est la vie / Elemtere şiş, kem gözlere şiş / Ne kebap yansın, ne de şiş .

Daha öncelerinde / Biz ne demiştik bu hallere? / Uludağ’a gelenlere / Bir el atıver Ya ZEUS / Bak mekan sahiplerine / Acıyasınsenhallerine / Şu ümmetine acı Ya ZEUS / Yağdır yağdır kar / Bol keseden olsun / Aza da razıyız / İstersen fazlasını yan cebimize dekoy / Merak etme sen / Yeter ki çukurlar karla dolsun / Uludağ’daşenlikvar, şenlik var / İçilsin ocak başlarında sıcak şaraplar”

Böyle dedik dedik / Biz kendimiz  dinledik / Az gittik, uz gittik / Çukurları düzleyemedik / Yetmedi hocanın nefesi / Kar tanesi, nur tanesi / Yağmadı istediğimiz gibi / Ah neremi neremi Samanlıkta bastılar Halimeyi / Ula ula emmi oğli / Çaykara otobüsü kaçta kakayi /  Otobüs dedin öyle mi / Aç kulağını dinle beni /  Çaykara otobüsü  şimdi  /  Altıda istim salayi / Sekizde motor ısınayi / Dokuzda yola kalkayi / Hay diline eşek arası sokası / İşte cancağızım / Uludağ’da işte, hal ve vaziyet / Sen bu yollara devam et.

Uludağ’dan arkadaşımız Dilek Üney’in bildirdiğine göre, iyi kötü, dağda şimdi, karla birlikte  şenlik havası var. Ocak  başı sohbetleri daha koyu. İçilen karanfilli sıcak şarabın bile zevki ayrı. Herkes, “Gök Tanrısı Zeus’a  minnettar. Zira her yerde kar var. Tıpkı o şarkıdaki gibi.

SÖZÜ,  BURSA  MUHABİRİMİZ,  ÜNEY'E BIRAKALIM:

“ Uludağ’’da kar, istenilen seviyede olmadığı için, son yağanla birlikte yine de idare eder havası var. Günübirlik gelenler, kayak heveslileri seyirciler, kalabalık gruplar halinde gelenler,  dağı, şenlik yerine çeviriyorlar Kar duasına çıkan hocaların nefesi, "kısa" geldi.

Dağda en önemli hareket, kayak pistinde seyirci olsun, kayakçı olsun, ter attıktan sonra soluğu  şömine başlarında, “Bar Amerikan’da” alıyorlar. Onca insana rağmen, içeriler kupkuru. Zira karlı ayakkabı ve paçalardaki karları silip süpüren fırçalı makineden geçiyorsunuz. Öteden beri var olan bu makineler, daha gelişmiş. Üşüyen ayak parmak uçlarınızı da ısıtıyor.

Ocak başında, daha önce hiç tanışmayanların, samimiyetle birbirine yaklaştıklarına bakıp “ Dağ havasının sihrine inananlara” moral veriyor. İşte bu  atmosfer, insanları kader birliği yapmışçasına pekiştiriyor, kaynaşıyor. Karda düştüğünüzde, tanımadığınız dost eli, sizi kaldırıyor.

Otellerde sabah kahvaltılarının çeşitliliği ve bolluğu, insanı şaşırtıyor. Saydım sekiz çeşit  meşrubat türü içecek var. “Neden  çok?” dedim. İlgilisi şöyle dedi. “Dağda çok enerji sarf ediliyor. Onu telafi içindir bu çeşitlilik ve bolluk” dediler.

 

KİMLER VAR?

Sultan Barda Kardelen Ağaoğlu’lara rastladık. Eğlencenin küpüne batmışlardı. Gözümüze çarpanlar arasında Negehan Atalay, Selin Pekgöz, Mehmet Demir, Mehmet Demir ve arkadaşları vardı.

Başka bir köşede Alaattin Orhan’lar, Rabia Levent Turgut’ların yanı sıra İzmir’den Emel Akten vardı.

Ayrıca Ayyaş Klub sanatçımız Zeynep Türkeş ve menajeri Alaattin Orhan da  etrafı, neşeli neşeli kritik ediyorlardı. Daha da tanıyabildiklerimizin arasında Efe Cansın, Hümeyra ve Cem Çantay’lar vardı.

Ayrıca Selin Öztoprak, Ceylan Küçüker,  Tamer Çıtak Fulya, Gizem Ağaoğluna rastladık. İstanbul Pera Güzel Sanatlar Lisesi Müzik bölümü de, seçebildiklerimiz arasındaydı. Neşeli bir gurup teşkil etmişlerdi.

Kaymayan, karlar üzerinde topluca kayıp düşenleri seyretmeğe gelmiş guruplar, hiç efor sarf etmedikleri, yani kaymadıkları halde, onlar da enerji tüketiyorlar. Zira durdukları yerde kıpır kıpır kıpırdanıyorlar. Düşenlere uzun uzun gülüyorlar. Bazen da acemi kayakçılar onlara çarptığında,  domino taşı gibi yerlere serildiklerinde de uzun uzun gülüyorlar. Onlar, her hallere gülüyorlar. Vesile arıyorlar her hallere gülmek için.  Bu günübirlikçilere de, enerji lazım tabi.

 

 

    

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..