Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '10

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Uluslararası Medya Sempozyumu sona erdi

Uluslararası Medya Sempozyumu sona erdi
 

ferhat yıldırım - uluslararası medya sempozyumu


Bağcılar Belediyesi evsahipliğinde Holiday Inn İstanbul Airport Hotel’de gerçekleştirilen, Uluslararası Medya Sempozyumu’nu Medya’nın dünü ile bugününün karşılaştırıldığı son oturumla tamamlandı.

“Medyanın Yeni Hali: 5N 2K” başlığıyla, küreselleşmenin medya üzerindeki etkisinin birçok farklı boyutta tartışıldığı sempozyumda bir birinden ilginç fikirler ele alınırken, "Sosyal Medya ve Sanal Topluluk" kavramlarının mucidi Stanford Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Howard Rheingold’ın yaptığı sunum keyifle izlendi.

Sempozyumun ilk gününde yapılan açılış törenine, TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, Bağcılar Kaymakamı Veysel Yurdakul, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, Basın Yayın Birliği Başkanı Hayati Bayrak ile birlikte Sempozyumun yabancı katılımcıları arasında yer alan Amerikalı ünlü yazar-fütürist Howard Rheingold ve Avrupa Gazeteciler Birliği Onursal Başkanı Athanese Papanoulos katıldılar.

TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL, “KÜRESELLEŞEN MEDYA SINIRLARI KALDIRMIŞTIR”
Törende yaptığı konuşmada dünyanın saygın medya temsilcilerinin katıldığı Uluslararası Medya Sempozyumu’nun açılışında bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade eden TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, “Küreselleşen medya, ülkeler arasındaki enformasyon sınırlarını ortadan kaldırmıştır. Medyanın genel problemlerine ışık tutulacak ve geleceğine dair önemli tartışmaların yapılacağı Sempozyum’un medyanın dünyanın gündemine damgasını vurduğu bir dönemde İstanbul’da yapılıyor olmasından büyük mutluluk duyuyoruz” diyerek konuştu.

BAĞCILAR KAYMAKAMI VEYSEL YURDAKUL, “MEDYA ÜLKE KALKINMASINDA ÖNEMLİ ROL ÜSTLENMEKTEDİR”
Bağcılar Kaymakamı Veysel Yurdakul, küreselleşme rüzgârlarının güçlü estiği günümüzde Sempozyumun ulusal medyanın merkezi olan Bağcılar’da yapılmasını anlamlı bulduğunu belirterek gelişen medyanın ülke kalkınması ve demokrasinin yerleşmesine olumlu katkılar sağlayacağına inandığını belirtti.

BAĞCILAR BELEDİYE BAŞKANI LOKMAN ÇAĞIRICI, “BİLGİNİN KÜRESELLEŞMESİNİN AKTÖRÜ MEDYADIR”
Dünyanın yaşadığı en büyük tarihi kırılmalardan birinin bilginin küreselleşmesi olduğunu ve bunun da en önemli aktörünün medya olduğunu vurgulayan Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, “Ulusal medyamızın Babıâli’den Bağcılara yaptığı bu fiziksel mekân değişimi, aynı zamanda tüm dünya medyasında yaşanan, büyük teknolojik ve algısal yenileşme sürecine denk gelmiştir. Düzenlediğimiz bu sempozyumda; küresel medyanın gelişim sürecini, yurtdışından ve ülkemizden STK temsilcileri, köşe yazarları ve akademisyenler, üç gün boyunca tartışacaklar” diyerek konuştu.

BASIN YAYIN BİRLİĞİ BAŞKANI HAYATİ BAYRAK, “SEMPOZYUMDA MEDYANIN GELECEĞİNİ KONUŞACAĞIZ”
Törende konuşan Basın Yayın Birliği Başkanı Hayati Bayrak ise, Uluslararası Medya Sempozyumu’nda ABD, Almanya, Avusturya, Bosna-Hersek, Irak, İngiltere, Kenya, Mısır ve Pakistan’dan 17, Türkiye’den ise 45 katılımcının yer aldığını belirterek Sempozyumun nedeni ve amaçlarını özetlemiş. Küresel teknoloji, bilgi ve sosyal mobilizasyon içinde yeniden yapılanan medyanın, internet ve benzeri iletişim teknolojileriyle yeni gelişmelere yol açmakta olduğunu ve medyanın gerçeğinin de değiştiğini belirten Bayrak, "Bunun en açık örneği, arka planında hangi komplo teorisi veya odak bulunursa bulunsun, bu günlerde dünyanın gündemini sarsabilen "wikileaks" olgusudur" diyerek açıklamalarda bulundu.

STANFORD ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ HOWARD RHEİNGOLD, “MEDYA’DA Kİ DEĞİŞİM DAHA DA HIZLANACAK”

Açılış konuşmalarının ardından kürsüye gelen Sempozyumun önemli yabancı katılımcılarından olan Stanford Üniversitesi Öğretim Üyesi Howard Rheingold da 1987 yılında “Sanal topluluk” kavramını dünyada ilk kez ortaya attığını ve o günden bu yana 30 yıldır medyanın içinde yaşayan biri olarak bugün değişimin daha da hızlandığını vurgulayarak medyadaki bu çarpıcı değişime dair hazırladığı kısa sunumu aktardı.

Katılımcı medya teriminin önemine işaret eden Rheingold, katılımın sosyal yönler kadar önemli bir hale geldiğini anlattı. Mikro işlemciler sayesinde bilgisayarların zihindeki düşünceleri yaydığı bir çağın yaşandığını anlatan Rheingold, bugün insan aklının başaramayacağı şeylerin bilgisayar sayesinde yapabildiğini söyledi.

AVRUPA GAZETECİLER BİRLİĞİ ONURSAL BAŞKANI ATHANESE PAPANDROPOULOS, “MEDYA YENİ PARADİGMALARLA DÜNYANIN KARŞISINA ÇIKMIŞTIR”

Avrupa Gazeteciler Birliği Onursal Başkanı Athanese Papanoulos ise konuşmasında, medyanın bugün yeni paradigmalarla dünyanın karşısına çıktığını ve bu yeni formlara cevap aranacak bir oturumda bulunmaktan dolayı mutlu olduğunu söyledi. Annesinin İstanbul’da doğduğu bilgisini de katılımcılarla paylaşan Papanoulos, İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Medya Sempozyumu’na katılmanın kendisi için bu yüzden ayrı bir duygu taşıdığını ifade etti.

Fikri mülkiyet haklarının daha fazla değer kazandığı bir döneme girildiğini dile getiren Papanoulos Gazetecilik çok yönlü bir kuvvet alanı olmuştur. Teknoloji, haber yapma teknolojisi ve haberi dağıtım teknolojisi kolaylaşmış ve ucuzlamıştır. Bu günkü haber merkezleri çeşitli PC ağlarının bulunduğu yerlerdir. Bu günün mobil telefonları bir anda kayıt cihazlarına ve fotoğraf makinelerine dönüşmektedir." ifadelerini kullandı.

ULUSLARARASI MEDYA SEMPOZYUMUNUN 2. GÜNÜ KONVANSİYONEL MEDYA İLE SOSYAL MEDYANIN MEYDAN SAVAŞI OTURUMUYLA BAŞLADI

‘Sanal topluluk’ kavramının mucidi ünlü fütürist Howard Rheingold büyük ilgi gören sunumunu konuklarla paylaşırken, sosyal medya analisti Len Lidov da medyanın yeni formu üzerine yaptıkları araştırmaları özetledi.

Oturuma katılan konuşmacıların çoğunluğu, sosyal medyanın, geleneksel medya karşısında önemli bir konuma yükseldiği konusunda ortak fikirlerini açıkladı.

Ancak kimi konuşmacılar da medyanın günümüzde ulaştığı yeni formuyla klasik kitle iletişim araçları karşısında kesin bir zafer kazandığını söylemek için erken olduğu görüşünü dile getirdiler.

Moderatörlüğünü Abdülhamit Bilici’nin yaptığı oturuma Stanfort Üniversitesi Öğretim Üyesi, ünlü Fütürist Howard Rheingold, Morningside Analyitcs Başkanı Len Lidov, Prof. Dr. Haluk Şahin ve gazeteci Hıdır Geviş katıldılar.

RHEİNGOLD, “ONLİNE İÇERİĞE HER ZAMAN GÜVENMEYİN”

“Sanal topluluk” kavramının mucidi ve sosyal medyayı dünya üzerinde ortaya çıktığı ilk dönemlerden bu yana izleyen sayılı akademisyenlerden biri olan Stanford Üniversitesi’nden Howard Rheingold, araştırma, gözlem ve yorumlarını katılımcılarla paylaşdı.

“Online olarak gördüğünüz her şeye güvenmeyin. Bilginin kaynağı ile yazarını arayın. Yazara ulaştığınızda onun da hakkında arama yapın” diyerek konuşan Rheingold, sosyal ağların ve yeni medyanın nasıl işlediğini daha iyi anlamak için insanların bu konuda eğitilmesi gerekliliğinin altını çizdi.

MORNİNGSİDE ANALYTİCS BAŞKANI LEONARD LİDOV, “SOSYAL MEDYA ANALİZLERİ ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ”

Kurum olarak güncel ve siyasi bloglardan, farklı dillerdeki tartışma portallarına kadar dünya genelindeki sosyal medya analizleri üzerinde çalıştıklarını belirten Morningside Analytics Başkanı Leonard Lidov, kimi sosyal ağları çeşitli kategorilerde örnekleyerek yaptıkları araştırmaların bir özetini sundu.

Lidov, sosyal ağlarda yer alan içerikler üzerinde daha çok anlamsal filtreleme yaptıklarını ve bu ağlarda yer alan insanların nereden katıldıklarını ve ortak ilgi alanlarının ne olduğunu ölçerek ağ profilini tespite çalıştıklarını belirtti.

GAZETECİ HALUK ŞAHİN, “SAVAŞ YOK, ÇÜNKÜ GELENEKSEL MEDYA KAYBETTİ”

Mesleğe gazete mürettiplerinde kurşun harflerin dizildiği günlerde başladığını belirten gazeteci Haluk Şahin, linotipler, ofset baskı ve ardından bilgisayarlı dizgi sürecinden sonra bugün internet ve sosyal ağlarla medyanın büyük bir dönüşüm yaşadığını söyledi.

Sosyal medya ile konvansiyonel medya arasında bir savaşın olmadığını belirten Şahin, bunun sebebinin konvansiyonel medyanın çok önceden savaşı kaybetmesinin olduğunu belirtti.

GAZETECİ HIDIR GEVİŞ, “ELİTLER İLE SIRADANLAR EŞİTLENDİ”

Tartışmalarda dikkati farklı bir noktaya çekmek istediğini belirterek sunumuna başlayan gazeteci Hıdır Geviş, bugüne kadar elitlerin elinde olan kitle iletişim imkânlarının artık dünyanın her yerindeki milyonlarca insan tarafından kullanıldığına vurgu yaparak, “Sosyal medya, sıradan insanlarla elitler arasında bir fırsat eşitliği yaratmıştır” diyerek açıklamalarda bulundu.

ULUSLARARASI MEDYA SEMPOZYUMUNUN 3. GÜNÜ, SİVİL TOPLUM KURURLUŞLARI MEDYA GÜCÜNÜ NASIL ETKİLİYOR OTURUMU İLE BAŞLARKEN, BABİALİ’DEN PLAZALARA MEDYA’DA DEĞİŞEN İLİŞKİLER OTURUMU İLE SONA ERDİ.

Klasik Yayıncılıktan Dijital Yayıcılığa – Yayıncılığın ve Gazeteciliğin “E” Hali oturumunda, bu güne kadar 10.000’in üzerinde makale ile 65 kitap yazan ve 2500 civarında konferansa katılan duayen gazeteci Abdurrahman Dilipak, yaptığı bilişim üzerine konuşma ile katılımcıları kendisine hayran bırakırken, usta gazeteci Ünal Tanık’ın yaptığı medyanın dünü ve bu günü ile alakalı değerlendirmesi ve açıklamaları katılımcılar tarafından dikkatle izlendi.

GAZETECİ EKREM KIZILTAŞ, “GAZETELERİN YÜKSEK PLAZALARA TAŞINMASIYLA, GAZETECİLER HALKTAN KOPTU”

Gazeteci Ekrem Kızıltaş, gazetelerin Babıâli’de yani Cağaloğlu'nda olduğu zamanlarda gazetecilerin vapur, otobüs gibi aynı ulaşım araçları ile gazetelerine geldiklerini, öğlen yemeklerini aynı yerlerde yiyip, akşamları Türkiye Gazeteciler Cemiyeti lokalinde sohbetler ederek, akşam evlerine dönerken sokakta vatandaşlarla sohbet ettiklerini belirterek, gazetecilerin halk ile beraber yaşadıklarını söylendi.

Cağaloğlu’ndan gazetelerin yüksek plazalara taşınması ile gazete çalışanları ile patronlarının özel araçlarıyla otobanı kullanarak, işyerlerine ulaştıklarında, plazalarda bulunan odalarına girmek için de asansörlere binerek kendilerini odalara hapis ettiklerini ve böylece de halktan koptuklarını belirtti.

TÜRKİYE GAZETESİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ NUH ALBAYRAK, “TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ BULUŞMA ADRESİMİZ İDİ”

Türk medyasının dününün Cağaloğlu, Bugününün ise Bağcılar olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, Cağaloğlu’nda gazeteciler hem birbirleri ile devamlı irtibat halinde iken halk ile de yan yana idiler. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti meslektaşlarımız ile buluşma adresimiz idi. Bizlerde plazalara taşınmamızın ardından birbirimizle koptuk. Bu kopukluğun giderilmesi için Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sayın Orhan Erinç ile Genel Yayın Yönetmeni olduğum zaman görüşerek, grubumuz olarak cemiyetin her türlü çalışmasına destek olmaya hazır olduğumuzu belirttik. Babıâli şenliklerinde de ilk günden beri katılımımızı sağlıyoruz. Yalnız gazetecilerin birbirleriyle iletişimini gerçekleştirecek organizasyonların yapılması için Türkiye Gazeteciler Cemiyetine büyük görev düşmektedir. Böyle bir organizasyon düzenlenmesi durumunda ilk programa biz ev sahipliği yapmayı seve seve kabul ederiz” diyerek günün Türk medyasının geleceği için birlik ve beraberlik günü olduğunu söyledi.

NUH ALBAYRAK’TAN ÖZELEŞTİRİ

Nuh Albayrak, bir gün gazete binasından içeri girerek, kartını unuttuğu için x-ray cihazından geçmiş. Cihazın ötmesi üzerine güvenlik görevlisi Albayrak’tan çantasını açarak içini göstermesini ve üzerindeki metal eşyaları çıkarmasını söylemiş.

Albayrak bu durumu şöyle değerlendiriyor; Biz kendi gazetemize zorluklarla girebiliyorsak, vatandaşın bizlere ulaşmasını nasıl bekleyebiliriz.

GAZETECİ FERHAT YILDIRIM, “ÜLKEMİZDE GAZETECİLİK YAPMAK, KENYA İLE MUKAYESE EDERSEK, ZOR DEĞİL”

Türk medyasının en büyük yanlışının halktan kopuk bir strateji izlemesinden kaynaklandığı bu sempozyum ile tescillenmişti diyerek konuşmasına başlayan Gazeteci-Yazar Ferhat Yıldırım, gazetelerin 2. sayfasında ünlülerin yaşamı alırken, 3. sayfasında ünsüzlerin nasıl öldükleri yer alıyor. Bu çelişkinin kaynağının gazete yöneticilerinin özeleştiri yapması sonucunda halktan uzaklaşmalarından kaynaklandığını hepimiz birinci ağızdan duyduk. Kamu yararı gibi bir misyonu olan gazetecilerin esas amaçlarından uzaklaşmasının altında da bu gerçek yatmaktadır.

Uluslararası Medya Sempozyumuna kadar hep şikâyet ederdim. Türkiye de gazetecilik yapmak çok zor diyerek sitemde bulunurdum. Afrika Sesleri Örgütü’nden Kenya’lı Peris Wairimu hanımefendi ile görüştüğümde ise görüşlerim tamamen değişti. Wairumu, Kenya’da yaptığı haberlerden dolayı ölüm tehditleri aldığını ve tüm meslektaşlarının da ağır baskı altında olduğunu söyleyerek, tehditler karşısında ise ellerinden hiçbir şey gelmediğini söyledi. Bizde tehdit alıyoruz. Kamu yararı için haber yapıyor ve haberden rahatsız olan çevreler tarafından tehdit edildiğimiz zaman emniyet güçleri ile adaletten yardım alabiliyoruz. Yani bizim ülkemizde Kenya ile bir mukayese yaparsak, ülkemizde gazetecilik yapmanın zor olduğu söylenemez” diyerek açıklamalarda bulundu.

ULUSLAR ARASI MEDYA SEMPOZYUMU’NUN SONUÇ BİLDİRGESİ YAYINLANDI

Üç gün boyunca düzenlenen sekiz oturumun 5 bine yakın davetli tarafından izlendiği Uluslararası Medya Sempozyumu, sonuç bildirgesiyle sona erdi.

İŞTE SONUÇ BİLDİRGESİ….

I

Küreselleşmenin demokrasi kültürünün içselleştirilmesi için çok önemli olduğu vurgulanmıştır. Dünyadan haber alma imkânlarının küreselleşme sayesinde mümkün olduğu ancak yerel ve ulusal medya farkının ortadan kaldırılamadığı belirtilmiştir. Küreselleşmenin medyaya bağımsızlık getiremediği ifade edilirken, bu durumun medya üzerindeki baskıları da azaltamadığı kaydedilmiştir.

Küreselleşen medyanın en önemli işaretinin eleştiri olduğu belirtilmiştir. Medyanın küresel medya olarak tanımlanabilmesi için eleştiri gücünü koruması gerektiği vurgulanmıştır. Medyada küreselleşmenin dünyanın her yanından haber almayı kolaylaştırdığı ancak buna rağmen insan duyarlılığını azalttığına değinilmiştir.

Türkiye'de spor medyasının küreselleşmeye entegre olma modelinin sağlıklı olmadığı vurgulanmıştır.

Popülaritesi olmayan bölgelerden gelen haberlerin dünya gündeminde yeterince karşılık bulmadığı belirtilmiştir. Mesela Afrika'dan gelen haberlerin Türkiye ve dünya gündeminde yeterince akis bulamadığı ifade edilmiştir.

Küreselleşme ve teknolojinin gazetecilik yapma biçimini değiştirdiği vurgulanmıştır. İnternetin yaygınlaşması, blogların artması nedeniyle pek çok kişinin haber vermeye başladığı belirtilmiştir. Artık sıradan insanların dahi gazetecilik yaptığı ifade edilirken vatandaş gazeteciliğinde güvenirlik, kalite ve bağımsızlık konularının tartışılması gerekliliği vurgulanmıştır.

II.

Globalleşen dünyada önemli küresel olaylarda medyanın taraf olduğu vurgulanmıştır. Bu durumda gazetecinin hem kişisel olarak hem de ülke politikasını göz ardı edemediği belirtilmiştir.

Medyanın barıştan, demokrasiden, insan haklarından ve ilkelerinden yana olması gerektiği belirtilmiştir. Bu yönüyle de medyanın taraf olabileceği vurgulanmıştır.

Yayınlar üzerinde editoryal bir kontrol mekanizmasının bulunması gerekliliğine değinilmiştir.

Kendi görüşüne uygun haberleri okumak isteyen okurların da bir taraf olarak medyayı etkilediği belirtilmiştir.

Küresel medyanın tarafsızlığının mümkün olduğu vurgulanmış, ancak bunun için büyük bedeller ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.

III:

Sosyal medyanın, geleneksel medya karşısında önemli bir konuma yükseldiği belirtilmiştir. Ancak bu yükselişe rağmen klasik kitle iletişim araçları karşısında kesin ve mutlak bir zafer kazanmadığı ifade edilmiştir.

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte dijital okur-yazarlığın önem kazandığı, bu nedenle dijital medya okur- yazarlığının öğretilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Bütün medya formlarının değişerek hayatiyetini devam ettireceği, kitabın da bu süreçte kalıcı olacağı, internet medyasının hakim hale geleceği belirtilmiştir.

Ulusal bilgi güvenliği sisteminin kurulması önemli bir tavsiye olarak dile getirilmiştir.

Mobil araçlarla kolayca ulaşılır hale gelen bilgilerin doğruluğunun sınanması gerekliliği ve dijital medyada karşılaşılan bilginin kaynağının mutlaka araştırılması ve doğrulanması gerektiği belirtilmiştir.

Sosyal medyanın en önemli sonuçlarından birinin insanları pasif tüketici konumundan çıkarıp haber-içerik üreticileri haline getirdiği vurgulanmıştır.

Sosyal ağların, çeşitli paylaşım siteleri, sundukları hızlı bilgi akışıyla konvansiyonel medyanın nasıl kullanılması gerektiğine dair bir rehber görevi yaptığı ifade edilmiştir.

Demokrasinin, dünyadan haberdar olmayı zaruri kıldığı vurgulanmıştır. Sosyal medyanın, demokrasinin dünyadaki gelişmeleri okuma ve anlama konusunda bir araç olması gerektiğine değinilmiştir.

Tarih boyunca elitlerin elinde olan kitle iletişim imkânlarının sosyal medya aracılığıyla artık halkın elinde olduğu belirtilmiştir. Bu yüzden sosyal medyanın, sıradan insanlarla elitler arasında bir fırsat eşitliği oluşturduğuna değinilmiştir.

IV.

Özgür basın olmadan demokrasinin olmayacağı vurgulanmıştır.Toplumların gelişimi için ifade özgürlüğünün olmazsa olmaz şart olduğu belirtilmiştir ve medyanın da ifade özgürlüğünün en etkin mecrası olduğu vurgulanmıştır.

Demokrasinin güçlü olmadığı yerlerde gazetecilik mesleğinin çok zor koşullarda yerine getirildiği belirtilmiştir.

Siyasi iktidarın eleştirilmesi-desteklenmesi karşısında medyanın, her zaman gerçeklerin yanında durması gerektiği vurgulanmıştır.

Demokratik kurumlar ve insan haklarının ileri seviyelerde varsayıldığı Avrupa Birliği'nin kimi üye ülkelerinde hala daha basının büyük bir baskı altında tutulduğuna dikkat çekilmiştir.

V.

Kişisel özgürlüklerinin kapsamının genişletilmeye çalışıldığı bir süreçte medyanın toplumu oluşturan farklı kimliklere yaklaşımı konusunda istenen çoğulcu yayın kültürünü oluşturamadığı belirtilmiştir.

Ayrımcılığın bir insanlık suçu olarak tanımlanması gerektiği, medyanın da farklı sosyal gruplara yaklaşımının değişebilmesi için öncelikle bu suçun karşısında duracak bir sosyal bilinç yaratılması gerektiği vurgulanmıştır.

Farklı kimliklerin yaşadıkları toplumun ortak iyiliğine katkı sunmalarına zemin oluşturulması ve fırsatlar tanınması gerektiği belirtilmiştir. Medyanın çeşitli dini, etnik, cinsiyet ve uyruklardan insanları hedef alan yanlı ve yıpratıcı yayınlarına son vermesi gerektiği ifade edilmiştir.

Birçok ülke medyasında, ayrımcı yaklaşıma maruz kalan önemli bir kitle olarak kadının toplumdaki konumunun ikincil olarak algılanış ve yansıtılışına son verilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Avrupa basınında Müslüman kimliğin yıpratılması ve her ortamda aşırılıkla birlikte sunulması eleştirilmiştir.

VI.

Medyanın STK'ları, STK'ların da medyayı etkilemesi gerektiği vurgulanmıştır.

Kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olmadığı belirtilirken kadınların hep ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığı vurgulanmıştır.

Medyanın sürekli bir değişim içinde olduğu belirtilmiştir.

Herkesin gazeteci olduğu bir dünyada gerçek gazetecinin, medya etiği ile ayrışacağı ifade edilmiştir.

Dijital ortam medya mensuplarını araştırmadan uzaklaştırarak doğruluğunun teyit edilmediği bilgilerle yayıncılık yapmasına sebep olmaktadır. Medya mensuplarının bu konuda daha dikkatli olmaları gerektiğine vurgu yapılmıştır.

SONUÇ:

Dünyada yaygınlaşan sosyal medya nedeniyle dijital okur-yazarlığın da geliştirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Dijital yayıncılığın en önemli sorunlardan birinin telif haklarının düzenlenmesi olduğu belirtilerek bu konuda yasal düzenleme için gereken adımların atılması gerekliliği vurgulanmıştır.

Babiali'den Bağcılar'a Küreselden Yerele Uluslararası Medya Sempozyumu'nun üç gün süren oturumlarına yurtiçi ve yurtdışından çok sayıda medya ve sivil toplum örgütleri temsilcileri, akademisyenler ve basın mensupları katılmıştır. Sempozyum sonunda;

Medyanın küreselleşmesi ekseni etrafında oturumlar gerçekleştirilmiştir. Klasik ve sanal medyada önceliğin güvenilirlik, doğru bilgi, içerik kalitesi, bağımsızlık ve temel insan haklarına saygılı yayıncılık anlayışından vazgeçilmemesi gerektiği vurgulanmıştır.

Değişen medyada reklam verenlerin konumu ve etkisi de ele alınmıştır.

İnternette uzun saatler geçirilmesi insanların yalnızlaşmalarına sebebiyet vermiştir.

Uluslararası gazetecilere tartışma imkânı veren bu platformlar küresel medyanın daha nitelikli hale gelmesine katkı sağlayacaktır.

 
Toplam blog
: 75
: 800
Kayıt tarihi
: 29.06.08
 
 

Has Bilgi Birikim Yayıncılık A.S bünyesinde kurulan HBB TV`nin 1993 yılında kuruluş aşamasında göre..