Ulusum, korkma!

Bu vatan için kanını dökmüş atalarımızın evlatları neyden korkuyorsunuz? Bizi kim yıldırabilir? Bizi kim susturabilir?

Evet şanlı bir milletiz. Evet gücümüz, yüreğimiz yerinde bir milletiz. Şimdiki duruma bakınca insan sanki öyle değilmiş gibi bir izlenim alıyor. Bize bu izlenimi veren olaylar nedir bir bakalım. Aşağıdaki görüşler tamamen tarafsızlık ilkesi içerisinde hazırlanmıştır. Bazılarına katılmayabilirsiniz ama toplumuzdaki bazı kesimler aşağıdaki maddeleri bir tehlike olarak görülmektedir.

· Şimdi ki sıcak bir konu olan sınırımızdaki savaşalar, gerilimler, çekişmeler
· Terör örgütü PKK’nın varlığı, eylemleri
· Dini bir yönetim tehlikesi
· Darbe beklentisi
· Aziz Atatürk’ün devrilerinin ve yapıtlarını etkisizleştirme çabaları
· Laiklerin etkin olma tehlikesi
· Özgürlüğün kullanılamaması
· Reformların gerçekleştirilemeyeceği beklentileri
· Ekonomik özgürlüğün olamaması
· Siyasi bağımsızlığın tam olarak gerçekleşememiş olması
· Misyoner tehlikesi

Bunun gibi tehlikeler sıralanabilir. Bunlarla baş etmek lazım ama nasıl? Bir devrim yaparak mı? Bir travma(!) geçirterek mi? Yoksa bir rejim değişikliği yaparak mı?
Bunlar sorunlara asla çözüm getirmeyecektir. Daha da önemlisi insanların bu tehlikelerin farkında olması ve değişime ilk önce kendilerinden başlamalarıdır. Galiba Türk halkının bir yenilenmeye ihtiyacı var, yinelenmeye değil. Kendimizi tazelememiz gerekiyor. Son kullanma tarihimiz geçmeden. Tüm bunlar yapılırken Aziz Atatürk’ün bir sözünü anımsatmam gerekir. ‘Gerçekleşmesi mümkün olmayan hayaller peşinden koşmayınız’.

Sizleri galeyana getirmek gibi bir niyetim yok. Sadece uyku modumuzdan çıkmamız gerektiğini söylüyorum. Şu anda ülkemizde başka devletlerin ajanları tarafından – bunların hayal ürünü olduğunu düşünmeyin bilhassa yaptıkları eylemler ve geçmişleri açıkça ortadadır ileride daha net anlaşılacaktır- bir hareketlilik yaşanıyor.

İnsanlarımızı yönlendirme çalışmaları onları uyutma çalışmaları yürütüyorlar. Bunları yaparken devletimizin olanaklarını kullanarak insanlarımızın saf duygularını kullanarak gerçekleştiriyorlar. Ne yazık ki geniş halk kitleleri de buna inanıyorlar ve peşlerinden gidiyorlar. Bir uyanışın gerçekleşmesi lazım.

Ama bunun siyasi bir görüş uyanmasından çok doğruluk, geçeklik uyanışı olması gerekiyor. Şu anda buna ihtiyacımız var. Bunu yapmak için çalışmalıyız. Bu tehlikelere ancak bu şekilde dur diyebiliriz. Çünkü Türk halkının cehaletini kullanıyorlar.
Tehlikenin farkında olalım.

Özgür Yalçın