Ulusun yüreğindeki Atatürk sevgisi

Sevgili Atatürk'ümüz tarafından yaptırıldığı öne sürülen cami Twitter'de "Kamçatka Camisi" olarak geçiyor, Facebook'ta da "Tokyo Camisi" olduğu söyleniyor.

Üzgünüm ama bu bilgi asılsızdır.

Yüreği Atatürk sevgisiyle dolu, gidecek başka ülkesi de olmayan ve birlikte yaşama isteğiyle çarpan kalpler, sanırım daha özenli olmalılar! Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ümüz her şeyden önce insandı. Onu ve ideallerini "tabulaştırarak" Türkiye'yi onsuz koymak isteyen ve böylece global çıkarlara hizmet eden "putperestlerin" bu tür yalan yanlış abartmalarına dikkat!!!

*

Öncelikle Kamçatka camisine gelirsek; kaynaklarda Atatürk'ün "Kamçatka Camisi"ne katkısı gibi bir cümle yok. Zira örneğin Vikipedi'de bile kamçatka camisiyle ilgili bir şey yazılmamış.

Çünkü, biliyor musunuz düne kadar Kamçatka'da cami yokmuş! Şimdi var mıdır, bilmiyorum.

*

Vikipedi'de Tokyo Camisi ile ilgili Atatürk'ün katkısından söz ediliyor, bu doğrudur.
Vikipedi'de yer aldığı gibi, bazı araştırmacılar bunu doğrulamış, bazıları reddetmiş. Oysa "Tokyo Camisi" resmi sitesine baktığımızda Atatürk'ün adı geçmiyor, geçmemesi de doğaldır çünkü cami 1938 yılında inşa edilmiş.

* * *

Öte yandan Hz. Muhammed'in mezarını yıkıp yerini değiştirmek isteyen zamanın SUUD Kralı'na ATATÜRK'ÜN Kendi el yazısı ve imzasıyla çektiği telgraf iddiasını da değerlendirelim:

"SUUD Kralı Dikkatine! Tarafımıza ulaşan haberlere göre ALLAH'IN Sevgili ve Özel Kulu, Elçisi Peygamber Efendimiz Hz.MUHAMMET MUSTAFA'NIN kabrini yıkıp yerini değiştirecekmişsin. O mezarın tek taşına dokunursan KURTULUŞ Savaşını bırakır ordularımla aşağı inerim."

İddia o ki yıl 1919, Haziran 26. İmza MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'tür.

Bu bilgi de asılsızdır.

26 Haziran 1919'da Mustafa Kemal; Samsun'dan Amasya, Erzurum, Sivas'a doğru Anadolu'da Kurtuluş Mücadelesini henüz başlatmış bulunmaktaydı.

Anılan tarihte, o bölgede Suud Kralı ya da "krallık" olması mümkün görünmüyor. Çünkü Suud Hanedanı henüz iktidara gelmemiştir. Bölge, İngiltere'nin kontrolünde Şerif Hüseyin ve oğullarının elindedir. Şerif Hüseyin'in de Suud Ailesiyle ilgisi bulunmamaktadır.

Telgraf çekip çekmemesi elbette ulusumuzun yüreğindeki Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk sevgisini değiştirmez.

Osmanlı askerlerinin bölgede azaltılmasını fırsat bilen Necit Emiri ve Vahhabi İmamı olan Abdülaziz b Suud, idari merkez olan Hasa/Ahsa'yı ele geçirir (1913). Sonra, 1921-1926 arasında Ha'il, Mekke, Cidde ve Asir'i ele geçirerek topraklarını genişletip 1926'da "Hicaz Kralı" ilan edilir ve Suudiler 1926 yılında kendi sınırları içindeki tüm mezarlıkları yıkma kararı alır. İşte bu telgraf o zaman "1926'da çekilmiştir."  Prof.Dr Nevzat YALCINTAŞ televizyonlarda bunu savunmuştur. "Belgesi bulunmuştur, hâlâ orada duruyor" demektedir.

*

Büyük Önder Atatürk'ümüzün hep "imkansız" denilenleri başardığını fakat verilen tarihlerden dolayı bu olayların yaşanmış olmasına ihtimal vermediğimi belirtmeden geçemiyorum.           

*

Demek istediğim, sosyal medyada paylaşılanlar, bugünlerde çok söz edilen "dezenformasyon" haberlerdendir.