Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

05 Mart '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Umarım cennettesindir

Umarım cennettesindir
 

internetten alıntıdır


Dün gece 2.45'te birden uyandım. Seni görmeden seninle konuştuğumu fark ettim. Ne garip insan bir şeye kırıldı mı ya da üzüldü mü hemen olmayan bir şeyi muhatap alıyor. Sanki sen yaşarken hep çok iyi anlaşır, her şeyi konuşurmuşuz gibi hissettim. Haa fena sayılmazdık, iyi anlaştığımız zamanlar da vardı, öylesine geçen zamanlar da. Ölüm de garip bir şey kötülüklerin üzerine bir sünger çekiyor ve hatırlananlar süngeri kaldırınca ebru sanatında olduğu gibi hep güzel manzaralar. 
 
Özlem inanılmaz bir şey, sanki yeni gitmişsin gibi hissettim. Dün senin ölüm yıldönümündü çok düşündüm o yüzden mi öyle uyandım bilmiyorum. Hayvanları doyururken hep senin hayrına diyorum. Sen yatakda hastaydın, sohbet ediyorduk sana "Geriye dönsen ne yapardın" diye sordum. "Ne yapardım bilmem ama hayvanlara daha iyi davranır onlara eziyet etmezdim. Ben hayvan sevgisini anneni tanıdıktan sonra gördüm kızım." demiştin. 
 
Demek ki yattığın süre içinde, sen de kendince kendini sorgulamışsın ki bu kadar çabuk cevap vermiştin.  Senden onlarca kez dinlememe rağmen yeniden anlatmaya başlıyorsun o eşeği küle gömmenizi. Gençlik işte diyorsun gülerek. Arkadaşlarınla eşeği külle karışık toprakla örtmeye uğraşmanızı dinliyorum, eşeğin burnunu örtmeye çalıştığınızda kendini kurtarmak için birden kalkıp size çifte atmasını... Çenendeki yarık, babandan yediğin dayak anlatılıyor sırasıyla. Çok döverdi beni ama çok yaramazdım kızım diyorsun. Belli ki babanı da sertliği yüzünden affetmişsin bu süre içinde. Haklıydı... Susuyorsun.
 
Birden gözünde başka bir manzara beliriyor, hissediyorum. Gülerek anlatmaya başlıyorsun "Oruçtum, oniki-onüçüm, kiraz mevsimi, bir tane bozmaz, iki tane bozmaz diye diye karnımı doyurdum. Şimdi bozuldu diye rahatça yemeye başladım. Üç kiraz ağacına bakıyorum, nereden bakarsam bakayım biri hizada durmuyordu. Yetişmiş koca ağaç, kestim. Ağaca çok meraklıydı babam. Ben yapmadım dedim ama anladı. Bir dayak da ağaç için... Orucu bozduğumu söylemedim ama. Yapabilirsen ağaç dik, kurtlar-kuşlar meyvesini yedikçe sana sevap yazılır." Susuyorsun.
 
Ne garip hala, bu yaşımda bazen kendimi babasız küçük bir kız gibi görebiliyorum. İnsan ne kadar kalabalık olursa olsun yalnız hissettiğinde ölmüşlerine sarılıyor, konuşmaya çalışıyor, uykuları bölünebiliyor. Kuzenimin kayınpederi öldü, cenazesindeydim. Sırasıyla neler yaşayacaklarını bilmenin çaresiz konuşmaları ve de anlamsız. Ne konuşursan konuş boş gelir yetmez. Daha çok suskunluk. Yanında sevdiklerini ararsın, gördün mü iyisin, göremedin mi? Kırılganlık-yalnızlık hissi ve  ölmüş babanla sohbet... 
 
Onca sertliğine rağmen, ihtiyacımız olduğunda yaptığın o anlayışlı konuşmalar var hafızamda, duyduğumda da şaşırdığım hatırlayınca da ne güzel laflarmış dediğim. Evin yansa bile ayakda dik duracaksın dosta-düşmana karşı kızım demelerin geliyor aklıma. Saat dört, uykum geldi lütfen seni görmek istiyorum rüyamda diyerek uykuya yeniliyorum. Görmeden uyanıyorum. Yerinde rahat olman için dönüyor dilim ağzımın içinde, içimden geldiğince. İçimde artık kavurgan olmayan, yaşadıklarını anlattığın bol dayaklı yaramazlıkların sayesinde gülümsemeli bir özlem ve derin bir iç çekiş, hayata kaldığı yerden devam. 
 
 
 
 
 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..