Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '10

 
Kategori
Deneme
 

Ümit işkenceyi uzatır

Ümit işkenceyi uzatır
 

çaresizlik...


Her zaman oynanmıyor Pollyannacılık, üzgünüm. Üstüme demir ağırlıklar gibi çökünce bazı şeyler, yapay gülücükler konduramıyorum yüzüme. Bunu yapmak da istemiyorum. Şapşal bir ikiyüzlülükle kandırmak kendimi ve de çevremi; kendime saygısızlık gibi geliyor. Üzülmek, hüzünlenmek, umutsuzluk, ümidini yitirmek, güçlü davranamamak, hüzün, keder, vazgeçmek… hepsi çok ama çok insana dair, çok insani tavırlar… Bazen daha gerçekçi bakmanızı bile sağlayabiliyorlar hayata. Acı algılarınızı netleştirebiliyor. Kabullenmenizi kolaylaştırabiliyor.

Aslında gerçek öylesine net ve keskindir ki, kabullenmek zaman alır. Hayal ettiklerinizle, beklentilerinizle yaşadıklarınız örtüşmez bazen. Gerçekle yüzleşmek cesaret, metanet ve güç ister. Elbette her yara zamanla küllenir, her acı -unutulmasa dahi- arka planda kalır… Ama öyle zamanlar olur ki hayatınızda, ümit etmek sadece kendinizi kandırmayla, ıstırabınızın derinleşmesiyle ve karmaşıklaşmasıyla sonuçlanır. “Çaresizlik” en acı veren şeydir. Bazen hiç çare yoktur, çıkar yol yoktur; yapılabilecek tek şey ümit etmektir oysa Nietzsche’ nin dediği gibi; “Ümit en büyük kötülüktür, çünkü çekilen acıyı, ızdırabı uzatır”.

Mesela; bilirsiniz, hastadır ve ölecektir sevdiğiniz. O uğultulu, tedirgin boşluk hissi hemen yanı başınızdadır ama yakıştıramazsınız ona ölümü. Hep belki kurtulur diye umit edersiniz, onu mezarında tek başına koyup gitme zamanı gelene değin...

Mesela; bilirsiniz asla vermeyecektir yaşam size birlikte yaşamak ve birlikte yaşlanmak şansını… Ama “belki” diye de geçer içinizin bir köşesinden gizli gizli… Ta ki hayat başka insanların kollarında yaşlandırıncaya kadar sizleri…

Mesela; bilirsiniz, görürsünüz kapılar kapanır, uçağı kaçırırsınız ama “Ya alırlarsa beni” diye düşünmekten de geri kalmazsınız. Oysa uçak kalkıp havalanır sizi almadan ve siz kalakalırsınız oracıkta çaresiz...

Ne kendinizi, ne de değer verdiklerinizi kandırmayın. Hayat yeterince zor zaten, kendiniz için de onlar için de daha da zorlaştırmayın her şeyi. Bazen size düşse de “taş kalpli”yi oynamak, taş basın bağrınıza; yapın gerekeni…

Unutmayın; kör bir umutla gitmiyor hayat… Pollyanna’ yı bile depresyona sokabilecek şeyler gelebiliyor başına insanın bazen…

Bu yüzden; “taş kalpli, ruhsuz, pasif, korkak…” gibi suçlamaları da göze alarak; vazgeçebilmeyi, terk edebilmeyi, gerçeğe boyun eğip kabullenebilmeyi bilmeli insan…

 
Toplam blog
: 160
: 2717
Kayıt tarihi
: 16.04.09
 
 

Öykü Şiir Deneme ..