Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Eylül '10

 
Kategori
Siyaset
 

Umudumuzu kaybetmeyelim

Umudumuzu kaybetmeyelim
 

Sanat Galerisi


Olaylar hakkında önyargıylı düşünmemeye gayret ederim. Bu tuıtumum beni şüpheciliğe sürüklüyor. Bir olay hakkında bir haber dinliyorsun bir kanalda, o olay hakkında bilgin olmdığı için, çaresiz dinlediğine inanıyorsun. Başka bir kanalı açıyorsun, aynı olay hakındaki haber, yüz seksen derece değiştiriyor düşünceni. İkisinden biri çarpık haber, ama hangisi? Veya tersi, ikisinden biri doğru ama hangisi?

Tophanede’ki sanat galerilerine yapılan saldırılar da beni böyle bir ikirceliğe düşürdü. Acaba gazetelerde ve televizyonlarda yer alan yorumlardan hangisi doğru? Bir taraf” Vay bu gericiler...” diye, diğer taraf da “Vay bu provakasyocular...” diye yaygarayı basıyor. Bence “akıllı” biri bir taş atıyor suya, bunun üzerinden hem A tarafı, hem de B tarafı siyeset yapıyor. Burda suya taş atanın mutlaka bir çıkarı var. A ve B tarfları da siyaset yaparak çıkar sağlıyor. Toplumun yanına da huzursuz olması “kar” kalıyor. Yani bu olayın adı poovakasyondur.

Belki ben yanılıyorum. Belki, Kıbrıs’da cami yaktırdığını, JİTEM’i kendisinin kurduğunu itiraf ederek, gerekçelerini anlatanları duyduğum için böyle bir kanıya vardım.

Devletin bazı sırları olabilir; bunların bir kısmı bir zaman sonra açıklanacak, bazıları da o sırra vakıf olanlarla beraber mezara gidecek sırlar olabilir. Duyduğumda kulağıma inanamadığım bu olaylar, mezara kadar gidecek sırlar katagorisine girmiyor mu? Bu sırların ifşası bile “Bunların amacı nedir?” diye düşünmemize neden olmuyor mu?

Bu tür itiraflar, -eğer gerçekten yapılmışsa dahi- şuuy-u vuku’undan beter itiraflardır. Yani o olayların itirafı, olayın kendinden daha olumsuz neticeler doğurabilir. Kamu vijdanındaki bütün “acabalar?” bu kişilerin temsil ettiği kurum üzerinde yoğunlaşır, cevabını bulursa; Türkiye’nin en itibarlı kurumu büyük yara alabilir. Bundan da topyekün Türkiye zarar görür. Toplumun huzuru için, herkes üzerindeki yükü taşımak zorunda olmalı.

O günün şartlarını, veya bu itirafları yapanların şartlarını bilmiyoruz; önemli olan, bu günün şartlarında o tür olaylara tevessül edilmemesi; tevessül edenlere karşı da kurumun bir otokontrol sistemi geliştirerek, bu tür olayları önlemesidir.

Bir kaç yıldır, baş döndürücü bir şekilde gelişen, değişen gündem, herkesin olduğu gibi benim de kafamı epeyce karıştırıyor. Referandumdan sonra, suç duyurusunda bulunmalar, itiraflar gösteriyor ki; 12 Eylülü hazırlayan şartlar, 12 Eylül ve sonrasıyla büyük bir hesaplaşma yapılacak. Bu hesaplaşma sadece bir zaman dilimindeki olaylarla sınırlı kalmayacak, Türkiye’nin en güvenilir kurumunu da kapsayacak. Bu süreçte haksızlıklar yapılmışsa elbette hak yerini bulsun isterim. Fakat, bu süreç iyi yönetilmezse Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük kıyımına da dönüşebilir. Hem bu süreci yönetenlerin, hem de halkımızın gelişmelere önyargısız ve sağduyuyla yaklaşmalarında büyük fayda var diye düşünüyorum.

Şu bir gerçek ki, bütün bu olaylar durlduğunda Türkiye, artık eski Türkiye olmayacak. Ayakları yere daha iyi basan bir Türkiye; yargı, yasama ve yürütme erklerinin, birbirlerinin hareket alanlarına müdahale etmeyeceği bir Türkiye; kendine mahsus, katılımcı, çoğulcu ve ileri demokrasiyi benimsemiş, özümsemiş bir Türkiye; inancı veya inançsızlığı dolayısıyla kimsenin kimseye müdahele etmeyeceği laik bir Türkiye; hukukun üstünlüğü tartışılmayan bir Türkiye; azınlık, çoğunluk tartışmaları yapılmadan, herkesin refah içinde yaşayabileceği bir Türkiye; faili meçhullerin, şüpheli ölümlerin olmadığı bir Türkiye; provakasyonlardan, anarşiden, terörden uzak bir Türkiye; herkesin birbirini anladığı, farklı düşünceler sebebiyle kimsenin kimseye önyargıyla yaklaşmadığı, suçlamadığı bir Türkiye hepimizin ortak arzusudur.

Umudumuzu kaybetmeyelim.

Cahit Sıtkı Tarancı’dan bir şiirle bağlayayım bu yazıyı.

BİR MEMLEKET İSTERİM

Memleket isterim

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim

Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim

Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikayet ölümden olsun.

CAHİT SITKI TARANCI

 
Toplam blog
: 30
: 733
Kayıt tarihi
: 11.09.10
 
 

1959 Nevşehir/Ürgüp doğumluyum. 1980 Eskişehir Eğitim Enstitüsü mezunuyum. Türkiye'nin çeşitli yerl..