Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '12

 
Kategori
Deneme
 

Umudun resmi hayallerimde...

Umudun resmi hayallerimde...
 

Yazmak; beynimin kıvrımlarında sözcükler köşe bucak koşturmaya başlayınca, klavyenin üzerinde harflerle dans ederek, belki bir dostumla muhabbet, belki birkaç arkadaşla sohbet etmek gibi bir tad bırakmakta damağımda. Amacım, gecenin bu saatinde beynimi meşgül eden kelimelerden kurtulmak için biraz sağalım.

Çarpışıp duran sözcükleri, gecenin alacasında el yordamıyla bulup, sadece içimden geldiği gibi ard arda dizdikten sonra bir tuşa basarak salıvermek istedim sanal boşluğa.

Rolünü doğru kişi, doğru yer ve zaman üçgeninde sahnelemek ne denli mümkün bu yaşam sahnesinde. Bu üçgenin içine girmeye ve orada kalmaya çabalarken  bir yandan da toplumun baskıları, tabuları, kuralları, örf ve ananeler... Bu üçgenin içinde miyim diye düşünürken, kim özgürce özünü yaşamış ki diye de düşünmeden geçemedim. Ya toplumun gözümüze soktuğu bütün kuralları göz ardı edip aykırı! (kime göre neye göre aykırı) olmayı göze alarak çarkın dişlisine karşı savaşmak, ya da çarkın dişlileri doğruldusunda bu kırılgan-saldırgan alemde zarar görmemeye çalışarak dolanıp durmak.

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür mü, bir orman gibi kardeşçesine mi?(N.H.Ran'a saygıyla)

İnsanoğlunun kimi uzun-kimi kısa, kimi şişman-kimi zayıf, sarışını-esmeri, mavi gözlüsü- ela gözlüsü, sözün kısası görseli nasıl farklıysa herkesin beyin süzgeci de farklı. Hal böyle olunca da gelişen olayların her beyinden ayrı ayrı süzülüp, her damakta bıraktığı lezzet de şüphesiz ki farklı.

Zira; algı farkılı, düşün farklı, arz  farklı, talep farklı...

Düşünsel gücün arkasından bakmak mı, duyguların dehlizinde kalmak mı?

Mantık mı yoksa duygular mı?

Mutluluk hangi kıskaçta, hangi dönemeçte?

Ast olan mutluluksa ve onu yakalamak bir bilinmeze koşmak kadar zorsa, yol da  yorgundur, yolcu da...

Küçük şeyler mi tatmin etmeli yoksa mutlu olmak için kocaman hedeflerim mi olmalı?

Güneşi, ayı, denizi, dağları, ırmakları görmek, havayı koklamak, güne uyanmak ve geceyi teslim etmek bir sonraki güne... Sıradan bir yaşamın kaçınılmazları.

Ya bu yaşamın ötesinde bir başka yaşam şansım yoksa! 

Yaşadıklarım bu andan ibaretse! Ellerimin arasından sonsuza salıverdiklerim neler? Neleri kaçırdım, neleri öteledim, keşkelerim ve eyvahlarım neler? Herkesi, her yolun sonunda eyvahlar ve keşkeler içine alıp, sapmalayıp, boğmak için beklemekte mi acaba?

Ya da varsa!

Ve bir kelebeğin bir günlük ömrüne veya bir sürüngenin gövdesine girecekse ruhum neye yarar ki? Şimdiki yaşamda  düşünen bir hayvan olarak yaşamın tadına  varmayı istemek en doğal hakkımsa...

Yol yorgun, yolcu yorgundu belki ama!

Umudun resmi hayallerimde...

Umutlarınız tükenmesin.

 

 N.Dilruba Örs.

Bilecik

2012

 
Toplam blog
: 153
: 1584
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

Yaşamayı seven, yaşamı dürüst ve içten yaşayan, evi, eşi ve iki yavrusunun annesi... ..