Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Umursamazlık; umudun bittiği yer

Umursamazlık; umudun bittiği yer
 

Herkesin, yaşamın belli bir döneminde umutsuzluğu kapıldığı, kendisini karamsar, kapkaranlık gecenin ortasında yalnız ve çaresiz hissettiği günler olmuştur.

Zaman geçer, umutsuzluklar biter.Kendimizi tekrar baharda yeşermeye başlayan ağaç gibi hissederiz. İçimizi yaşama sevinci ve umut doldurur.

Yaşamımızda ki herşey yoluna girdikten bir süre sonra, irili, ufaklı pek çok nedenden dolayı kızmaya, sinirlenmeye başlarız.

Hava bulutlu ise yağmur veya kar yağacak diye sıkılırız. Metro veya otobüs’te , yanıbaşımızda ayakta duran, rahatsız olduğu her halinden anlaşılan gence bekar, fakat genç olduğu için aldırmayız. Yolda yürürken, yaşlı veya engelli birisini gördüğümüzde yürümemize engel olacağını düşünürüz. Gülen gözleri, ufacık boyu ile küçük bir çocuk para kazanmak için arabanın camını silmek veya kağıt mendil satmak ister, biz tersleriz.

Medya veya diğer haber kanallarının düzenlediği yardım kampanyalarını vb. izlerken, okurken gözyaşı dökeriz. O an için bütün çocuklar, hastalar ve hatta doğa’ya karşı yapılan insafsızlıklardan dolayı acı çekeriz. Kalbimiz burulur. Ama o kadar...

Anlayamadığı dolayısı ile sevemediği için korkan veya nereden başlayacağını bilemeyen öğrenciler ve gençler ile karşılarız. Karşılaştığımız bu gençlere, öğrencilere cesaret vermeyi düşünmeyiz. Olaylar böylece yaşamımızdan geçer gider. Yaşanılan bütün bu olayların içinda bulunan küçük, büyümek isteyen çiceği, umut çiceğini beslemeyi hiç ama hiç düşünmeyiz. Çünkü çok meşguluzdur ve zamanımız yoktur.

Oysa, bir süre önce bizde aynı veya benzeri bir nedenden dolayı acı çekmiş, çıkış yolu bulabilmek için çırpınıp durmuşuzdur. Fakat bunu hatırlamka bile istemeyiz.

Çünkü, unutmak ve umursamamak bize, birilerine el uzatmak, yardımcı olmak, yol göstermek, manevi destek vermekten çok ama çok daha kolay gelir.

Yağmur yağdıktan sonra havayı saran toprak kokusunun güzelliğini, toprak’a getirdiği bereketi hatırlamak, metro veya otobüs’te ayakta zorlukla duran gence yer vererek geçici bir süre için bile olsa acısını giderebilmek, yaşlı veya engelli kişi’ye yardımcı olmak, ilgi göstermek umurumuzda bile değildir.

Böylece yaşamımızda sevgisizlik, saygısızlık, vurdum duymazlık, nefret, bencillk vb. olumsuzluklar ortaya çıkmaya başlar. Bütün bunların sonucu olarak da; kendi geleceğimizi kendi ellerimizle yok ederiz.

Çünkü umudun bittiği yerde umursamazlık ve diğer olumsuzluklar bulaşıcı hastalık gibi hızla yayılmaya başlamıştır bile. Bunun nedeni ise çok basit olup sadece ve sadece görmemezlikten gelmeye çalıştığımız, “ bana dokunmayan yılan bin yaşasın ” şeklinde düşünmemize sebep olan içinde bulunduğumuz düzen’in kendisi değilmidir?


(Fotoğraf:http://www.pusula.tv/modul_haber)

 
Toplam blog
: 226
: 1337
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

1960 İstanbul doğumluyum. Kitap okumayı, yazı yazmayı, resim yapmayı ve yabancı dil'den Türkçe'ye..