Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '07

 
Kategori
Felsefe
 

Umut...

Umut...
 

O gün her gece olduğu gibi karanlık, bir yorgan gibi örtmüştü yaşadığım şehri. Nedense farklı bir kasvet dolaşıyordu damarlarımda. Kemer altındaki küçük, köhne meyhaneden yalnızlığımın koluna girerek çıktığımda, aldığım alkol etkisini çoktan göstermeye başlamıştı. Sıcak, bunaltıcı bir havanın hakim olduğu gece yarısında, saatler sabaha kavuşmak için koşuşturuyordu. Bense bu hıza hiç uyum sağlayamayan bir sakinlikle adımlıyordum sokakları…

Cebimden anahtarlarımı çıkardım usulca… Her akşam o saatlerde yaptığım rutin eylemleri gerçekleştirmeye başlamıştım. Birazdan evimin kapısını açacak, ışıkları hiç yakmadan yatağa gidip yatacaktım. İçinde boğulduğum kabusların beni hapsettiği yatağımda, huzursuzca sabahı bekleyecektim. Yanımda yatan yalnızlığımla birlikte…

En azından onu görene kadar böyle olacağını düşünüyordum.

Titrek ışıklı bir sokak lambasının altında duruyordu.

Gözlerimi, bana hiç yabancı gelmeyen bu siluetten ayıramıyordum. Onu izlediğimi fark edince döndü. Terkedilmişliğin acısını taşıyan yüzüne, aydınlık katan gözleriyle bana baktı. Tuhaf bir dinginlik belirdi içimde. Gözlerinin etkisinden kendimi kurtardığımda, iradesizce ona doğru yürüdüğümü fark ettim. Sessizce beni bekliyordu. Yanına geldiğimde gülümseyerek;

- Merhaba dedi.
- Merhaba dedim. Tanışıyor muyuz?
- Unutmuş olmalısın ama normaldir. Beni çok uzun zaman önce terk ettin?
- Ben mi? Diyebilmiştim şaşkınlıkla.
- Evet sen dedi tekrar gülümseyerek.
- Nasıl oldu peki?
- Anlatırım ama önce beni evine götürmelisin.

O gece uzun zamandır ilk defa evimin ışıklarını yaktım.
Karşılıklı sessizce oturuyorduk.

- Kimsin? diye sordum.
- Ben umut dedi.
- Anlat bakalım hikayeni.
- Sen aslında bütün hikayeyi biliyorsun.
- Bunu nereden çıkardın. Seni hiç hatırlamıyorum ki.
- O zaman anlatayım… Ben umudum.. Senin umudun… Tıpkı diğer insanların sahip olduğu umutlar gibi. Biz insanlarla birlikte doğar onların yaşamlarına bahşediliriz. Amacımız insanların hayatlarına daha bir bağlı yaşamasıdır. Fakat bazen insanlar bizi terk ederler. Sonrada kaybettiklerini düşünerek hayıflanırlar… Oysa, biz onları bir sokak lambasının ışığında bekleriz. Onlar tarafından bulununcaya dek…
- Neden bir sokak lambasının ışığında?
- Çünkü ben umudum. Senin aydınlığında değil, karanlığında ortaya çıkar ve seni aydınlatırım…
- Peki şimdi ne olacak?
- Şimdi yat dinlen. Rahat uyu. Bil ki yarın farklı bir sabaha uyanacaksın.

Bunlar onun son sözleri değildi. Ben uyuyuncaya kadar uzun uzun konuştu… O gece aslında hayatım da çok değerli bir şeye sahip olduğumu anladım… UMUDA…Artık yalnızlığımla aynı yatağı paylaşmıyorum. Zannedersem ayrıldık. Ertesi gün çok farklı bir sabaha uyandım, umudu hayatıma tekrar kabul ettiğim için…

Umudunuzu kaybettiğinizi düşünmeyin. Böyle hissederseniz bilin ki, O bir sokak lambasının ışığında onu bulmanızı bekliyor.

Umudunuzu ve umduğunuzu bulmanız dileğiyle…

 
Toplam blog
: 10
: 821
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1966 İstanbul doğumluyum. Hareketli bir yaşam tarzına daha yakın bir kişiliğim var. Gözlemleme yeten..