Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Türkiyeyi Etkileyen iç ve dış politika sorunları

http://blog.milliyet.com.tr/sakin02

01 Ocak '13

 
Kategori
Siyaset
 

Umut ve umutsuzluk

Umut ve umutsuzluk
 

Yorumsuz...


Uzun zamandır siyasi konularda bir şey  yazmak içimden gelmiyordu. Biraz da Başbakan Erdoğanın bir zamanlar ayda bir sonraları haftada bir, son zamanda hergün yaptığı gündem değiştirme cabalarından usanmış, hiç olmazssa anlamsız tartışmalara ben de katılmıyayım diye düşünür olmuştum. Hala ayni görüşleri koruyorum. Lütfen devam ediniz Sayın Başbakan, ancak bu sıradan ihtiyar çabalarınıza katılmayacaktır.

2012 de Türkiye açısından umut veren iyi şeyler de oldu, toplumda karamsarlığın tavan yaptığı siyasilerin el birliği ile kendi taraftarları dahil herkesi çileden çıkardığı olaylar da. Hangisi daha fazla gibi sıradan ve anlamsız bir tartışma içerisine girmeyeceğim. En iyisi iyiler ve kötüleri sıra gözetmeden vermek ve yorumu en sona saklamak.

Dış politikada son derece başarısız bir yıl geçirdik. Irak merkezi yönetimi ile bütün köprüleri attık,  artık tek muhatap olarak Barzaniyi görmeye başladık. Bir sebepten, ve bu sebep her ne olursa olsun İnterpol kırmızı bülteniyle aranan üst düzey bir siyasetçiyi sünni olduğu için sakladık ve iade etmedik. Doğal olarak Merkezi  Hükümetten yaptırımlar gelmeye başladı ve Enerji Bakanınının uçağına,önceden programlanmış ve izinleri alınmış bir toplantıya giderken, Irak hava sahası kapatıldı. Duruma ses çıkarmadığımız gibi diplomatik bir karşılık ta vermedik.

Suriye ile olan ilişkilerimiz olabilecek en kötü düzeye indi. Başer Esad da bizim, kimbilir hangi ülkenin telkiniyle yaptığımız, muhalifleri destekleme, onlara silah yardımı yapma ve eğitim verme çabalarımıza , bölgedeki kürt oluşumlara aynisini yaparak karşılık verdi, bu sayede nurtopu gibi yeni bir kürdistanımız oldu.  Bütün politikaları üzerine kurmaya çalıştığımız Barzani de hemen bu yeni oluşumu destekledi ve yardım için elinden her türlü yardımı yapacağını üstelik gözümüzün içerisine baka baka ilan etti. Doğal olarak bu merkezi hükümetin hoşuna gitmedi ve Suriye sınırında Barzaninin peşmergeleri ile Merkezi Hükümet birlikleri eller tetikte karşı karşıya geldiler ve hala pozisyonlarını koruyorlar. Türkiye kendisini doğrudan ilgilendiren bu duruma herhangi bir şey yapmadığı gibi el altından Barzaniye sen haklısın kardeşim, demeyi sürdürdü. Bu arada silahsız bir keşif uçağımız Başbakana göre uluslararası hava sahasında  ABD ve Rusya ya göre Suriye üzerinde düşürüldü ve iki Pilotumuz şehit oldu. Sadece esip gürleyip çok fena yapacağımızı söyledik ancak hiç bir şey yapamadık. Basına da angajman kurallarını değiştirdiğimizi sattık. Bu arada Kıbrıstaki Dikelya İngiliz üssündekiler neden ellerini oğuşturup iyi iş yaptıklarını aralarında konuştular, bu olayla 74 harekatındaki geminin vurulmasında bir benzerlik varmıydı hiç düşünmedik ve doğal olarak bunu da anlamadık...

İran ile olan ilişkilerimiz, bölgeye radarın gelmesi ve bunun aslında İsrail i korumak amaçı taşıdığı yazılıp çizilmeye başlayınca, daha da bozuldu. İran tarafından yapılan açıklamalar askerler dahil her kademede sertleşti ve o dereceye vardıki üst düzey bir askeri yetkili açıkça bizi tehdit edip parmağını suratımıza sallayarak hedef olduğumuzu ilan etti. Bu duruma sadece, üstelik tuhaf bir şekilde Başbakan düzeyinden yanıt geldi ve Başbakan Erdoğan  kişinin muhatabı olmadığını açıkladı...Türkiyenin NATO dan talebi olan Patriotların geleceğinin açıklanması ise herşeyin üzerine bir tüy daha dikti.

Rusya ile ilişkilerimizde bir değişiklik olmadı. Başkan Putin sağlık sebeplerine dayandırarak ziyaretini erteledi. Ancak sonradan büyük diplomatik çabalarla birazda nükleer santıral aşkına gezi gerçekleşti ve Türkiye Rusya ile Suriye konusunda anlaşamadığı noktasında mutabakata vardı...

Güney Kıbrısın dönem Başkanlığını devralmasıyla Türkiye AB ile her türlü görüşmeyi kesti. Büyük sorunlarla boğuşan,  Euro Bölgesindeki Yunanistanın bir türlü açıklanamayan iflası, İspanya, İtalya ve Portekizin ciddi kriz eşiğinde olmaları, bir zaman ottan maydonoza her şeye karışmayı alışkanlık haline getiren üye ülkeler hiç seslerini çıkaramadılar  ve bu çok doğru bir manevra idi. 

Süregelen davalardan biri sonuçlandı. Uzun süredir gözaltında tutulanlar şu anda yorum yapamayacağım ilginç gerekçelerle ve çoğu darbeye teşebbüsten hüküm giydiler. Hapisteki iki eski asker, askerlerin asla ölmeceklerini sadece gölgelere çekileceklerini (Bu söz benim değil ABD li general Mc Arturun ve 1945 de söylenmiştir.)kanıtlarcasına iki kitap yazdı. Her ikiside 20 nin üzerinde basıldı.Demek doğru birşeyler yazılınca bu ülkenin insanları alıp okuyabiliyorlarmış. Teşekkürler General Başbuğ ve Teşekkürler General Saygun, elinize sağlık. Bu arada Allah kurtarsın...  

Seçilmiş Milletvekilleri nın gözaltıları sürdü yemin ederek göreve başlayamadılar. Hapisteki gazeteciler de serbest bırakılmadılar. Ancak büyük bir disiplinle kitap yazmayı sürdürdüler onlarında ellerine sağlık...

Türkiye tarihinde ilk defa kendi dzayn edip ürettiği bir uyduyu yörüngeye oturttu. Üstelik bunu Başbakan Erdoğanın açık hedefi haline gelen ODTÜ deki öğretim üyelerinin yetiştidikleri yaptı. Bu belki senenin en gurur verici olayıydı.

Obama nın yeniden seçilmesiyle Türkiye ABD ilişkilerindeki bazı köşe yazarlarına göre Bahar, süreceğe benzer. Ancak hernedense durumdan hep ABD karlı çıkar. Ne denebilirki ilginç bir politika ve ilginç bir siyasi tercih .  

İsrail ile hala küsüz. Basına satılan her iki tarafında pozisyonlarını koruduğu. Ancak her iki ülke diplomatlarının el altından görüştüğü alemin dilinde. Son Gazze sorununda bu görüşme açık seçik ortalara döküldü ve halende sürmekte. Bu bana göre doğru bir tutum. Sudan sebeplerle kavga çıkarıp ülkelere küsemezssiniz. Bu sorun mutlaka çözülmek zorunda ve tabidir ki bu durum bir zamanlar Suriye ile olduğu gibi aşırı yapışkan ve vıcık vıcık olmamalı ancak,  en alt düzeyde diplomatik ilişki kurup uluslararası platform da uygulanan blokaj aralanabilir.

Kürt sorunu hala çözülmediği gibi çözüleceği umudu da yok. Çatışmalar devam ediyor ve hala şehit veriyoruz. Bu arada Öcalanla bir takım görüşmeler el altından sürdürülüyor. Bu fazla yanlış değil devlet böylesine karmaşık konularda diyalog kapılarını kapatmaz bir şekilde el altından görüşür. Yapılması gereken hiç görüşmüyoruz bunu söyleyen namerttir dememek sadece böyle sorulara susup cevap vermemektir.

İşte size bir 2012 panoroması. Mutlu musunuz ? ...                

 
Toplam blog
: 89
: 321
Kayıt tarihi
: 27.07.09
 
 

ODTÜ 1970 Kimya Bölümü mezunuyum. Çalışma hayatımın bir bölümü kamuda bir bölümü ise özel sektörd..