Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '09

 
Kategori
Sinema
 

Umut yoksunlarının türküsü; Yusufum!

Umut yoksunlarının türküsü; Yusufum!
 

Sonbahar filmi; Yusuf’un geçirdiği ağır hastalık yüzünden cezaevinden serbest bırakılıp köyüne döner. Sadece yaşlıların kaldığı köyde Yusuf ve arkadaşı Mikail’in konuşmaları hep yaşanmamış gençlikleri ve zamanla ilişkileri üzerinedir. Yusuf yıllarca hapishanede kalmanın verdiği alışkanlıkla insanlarla kolay ilişki kuramaz. Bir gece karşısına ilçedeki meyhanede konsomatris olarak çalışan Gürcü kızı Elka çıkar.

Sinema sektörü yayın organı Variety dergisinde de sinema eleştirmeni Jay Weissberg, filmle ilgili “Sonbahar’ın karlı tepelerinin üzerine çöken melankoli havası, beraberinde Türk Sinemasından etkileyici, yeni bir sesin memnuniyet veren duygusunu getiriyor” değerlendirmesini yaptı.

Özcan Alper’in, “umut yoksunu” bir bölgede olan evine dönen eski politik mahkumun örselenmiş ruhunu dokunaklı biçimde yansıttığının belirtildiği eleştiride şöyle denildi:

“Özcan Alper’in bu güçlü yapıtı, doğa ile insan ruhunu çok güzel dengeliyor. Diyalogları zaman zaman biraz fazla açıklayıcı olmakla birlikte, Alper’in sezgileri büyük ölçüde isabetli ve oyuncu yönetimi de kendine güvenli.
... Yönetmen, sonbaharın solmakta olan bütün güzelliğiyle altın kahveden koyu yeşillerine, kış yaklaşırken karla kaplanan manzaraya ustalıkla geçiş yaparken objektifine olgunlukla hakim olduğunu gösteriyor. Müzik, ölçülü kullanılmış ve baskın çıkmıyor. Aksine özenle, nazikçe duyguları öteliyor.”

“Screen Daily” adlı sinema sitesinin eleştirmenlerinden Dan Fainaru ise değerlendirme yazısında Özcan Alper’in ilk filmi Sonbahar’ın güçlü bir dramatik yapıya sahip bulunduğunu belirtti. Fainaru, “Sonbahar, Kim Ki-Duk’un, ‘İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış ve ...İlkbahar’ından bile daha yoğun kişisel bir önerme” yorumunu yaptı.

Bu kıyaslamayı sadece filmin adı üzerinden yapmadığını ifade eden eleştirmen, filmde, beklediği bir şey kalmamış bir adamın kişisel trajedisinden öte gölgeler arasında gizlenmiş olsa da apaçık görünen şeyin “sosyalist rüyanın acıklı aldanışı” olduğu görüşünü öne sürüyor.

Mikail’in sınırın öte yanını kast ederek “adamaların şehri bile şehre benziyor!”, “Biz de burada mahkumuz, bir zamanlar sosyalizm diye bir umudumuz vardı” diyerek çocukluk arkadaşı Yusuf’a fazla bir şey kaybetmediğini anlatmaya çalışıyor…

Cezaevinde yaşanan “hayata dönüş operasyonuna” ve üniversite önünde devrimci mücadele yürüten gençliğe göndermelerin araya sıkıştırıldığı film aslında bu kadar övgüyü “politik içeriğinden” dolayı aldığı fikrini akıllara getirmiyor değil.

Sonbahar, düşlerinin peşinden giden gençlere adanmış, yönetmen’in “sanat filmi, okumayan, kültürlü olmayan anlayamaz” iddiasını görmezden gelip izlemek, desteklemek gerekir.

İyi seyirler…

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..