Umutlar tükenince...

Münevver-Cem olayını sadece bir "adli " vaka olarak algılayanlar, yeni facialara hazırlıklı olmalı.

Her türlü maddi olanaklara sahip olan Cem'in bu eylemi hangi psikolojik duygularla gerçekleştirdiği araştırılmalı. Bilimsel yöntemler izlenerek, önlemler alınmalıdır.

İnsan kişiliğinin gelişmesi için en önemli faktörlerden biri "ÇEVRE" dir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gençlerimize örnek olabilecek çevre koşulları yoktur. Hatta bu koşullar giderek yozlaşmakta, gençlerimizin geleceği risk altına girmektedir.

Sığ bir bakışla, "maddiyatın" her şeyi halledebileceği sanılsa da, aslında umutları tükettiği için sorunlar yarattığı da bir gerçek.

Yaşamı anlamlı kılan umutlardır. Adım adım gerçekleştirdiğimiz idealler bizi mutlu eder, yorgunluğumuzu unuturuz. Yaşam boyu, umutları birer birer elde etmek, onlara bir anda sahip olmaktan iyidir. Bir anda her istediğimizin gerçekleşmesi ruhumuzda derin boşluklar bırakır. Genelde maddî olan ihtiyaçları, varlıklı bir aile kolaylıkla temin eder. Ve görevini yapmış olmanın gururu ile arkasına bakmadan yürür! İşte temel sorun buradadır. Sahipsiz ve ilgiden yoksun bir gençliğin neler yaptığı ortada...

Kurtuluş nerede?
Veliler ne yapsın?

Bir kere, maddî olanaklarımız ne olursa olsun, çocuklarımıza sürekli ilgilenecekleri meşguliyetler bulmalıyız. Varlıklı aile çocuklarının yaşama tutunabilmeleri sanıldığının aksine pek kolay değildir. Her türlü istismar onları bekler." Sen de çalış deseniz" kafası bozulur... Ne gerek var?... Diğer taraftan dünyalık her zevki tatmıştır. Yapacak şeyi kalmamıştır. Boşluktadır. Ona bir umut vermeliyiz.

Allahım, ne yapmalı...
Bu gençliği nasıl kurtarmalıyız?

Gelin hep birlikte, şu "Garipoğlu" ailesinin kapısını çalalım. Hem"geçmişolsun" der, hem de kahvelerimizi içerken, sağa sola bir göz atarız...

Duvarlarda kaç tane tablo var?

Mobilya yalnız kalmasın diye mi konmuş yoksa...

Salonda vaya başka bir yerde piyano var mı?

Başka bir müzik aleti var mı?

Cem, bunların hangisi ile ilgileniyordu?

Evde kitaplık var mı?

Salonda heykeller var mı?

Mesele anlaşıldı galiba: Ailenin sanatla ilgisini araştırıyoruz. Ama hangi sanatla, ülkemizde adı rez....e çıkmış sanatla dağil . Gerçek sanatla.

Cem, varlıklı bir aile çocuğu olarak sanatla ilgilenmiş olsaydı; sevgilisi ile sorunu olduğunda eline TESTERE yi değil; "KEMANINI" alır, umutlarını devam ettirirdi. Zira sanat sürekli bir arayış, sürekli yeni buluş bahşettiği için meşguliyetlerin en güzelidir.

Bilhassa varlıklı aileler çocuklarının yaşama bağlılıklarını sağlamak için onları mutlaka güzel sanatlardan biri ile buluşturmalıdırlar.

Çünkü Ata'nın dediği gibi: "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir".