Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Umutsuzluk

Umutsuzluk
 

Üstüne umutsuzluk abanır bazen... Nefes alamadığını hissedersin. Cebindeki umut kırıntılarına göz gezdirir, umutsuzluğu elindekilerle kandıramayacağını kabul edersin..

Gerçekçiliğin seni tüm düşlerinden sıyırır. Bilirsin işte, on tane kursan, belki biri yaşanır...

Sessizliği seçersin o zamanlarda. Sokaklarda; şehrine yabancı... insanlara yabancı... kendine yabancı... Dolaşırsın avare avare..

Eskaza biri görür seni, karanlığından çıkartmaya çalışır. O bu uğraşını bilmez, sen onun sözlerinin derinliğinde kaybolur gidersin...

Sana son projeni sorar, ne aşamada olduğunu merak eder... Akılda kaldığına şaşarsın. Aslında pek çok insan, sen daha düşünce aşamasındayken bütün engelleri kusuvermiştir. Bütün hevesini alıvermiştir, senin gibi hayal kurmayı beceremeyen insancıklar... Kendilerine benzetmişlerdir seni..

Hayat dediğin ne ki... Bir alışkanlık zinciri... Sabah kahvaltısı, iş, öğle yemeği, iş, ev, akşam yemeği, uyku... Varsa bir evlilik; kadın derdi, koca derdi... Bir de çocuk varsa... Oldu bitti sana hayat... Fazlasını düşlemenin ne gereği var ki...

Tırnak içlerini sen de anlamsız bulursun umutsuzluğun seni boğduğunda... Evet... "Hayat gayet basit" dersin içinden... Bir varsın... Bir yoksun... Varlığın kaç kişiyi var eder, yokluğunda kim, ne kaybeder?

Sıradanlaşır her şey zihninde... Ve bir şeylere verdiğin emekler anlamsızlaşır... Defalarca denenmiş zaferlere ulaşamamak olağandır...

Hayat seni ilk kez içine alır, sen umutsuzluğunun doruğundayken. Yutar seni... Çaresizliğin dank eder... Kimsesizliğin... Üşümüşlüğün, yorgunluğun...

"Ben ne yapıyorum ki" dersin kendine... Ne yapıyorum? ? ?

İşe yaramazlığın, hiçliğin incitir seni... Milyonlarca kum tanesi içindeki “tek”liğin gücünü bitirir..

Eylemsizliği seçersin o zamanlarda... Kendine, insanlara, şehrine yabancı, dolaşırsın sokaklarda... Avare avare...

Ve sonra... Eskaza biri görüverir seni... Karanlığından aydınlığa çıkartmaya çalışır.. O uğraşını bilmez, Tanrı’dan gelmiş bir mesaj gibidir. Sen onun sözlerinin derinliğinde kaybolur gidersin..

Sana son projeni sorar, ne aşamada olduğunu merak eder..

Silkelenirsin şöyle bir..

Aklına; sen daha düşünce aşamasındayken projenin, sana bütün engelleri kusuveren tanıdıkların gelir.. Bütün hevesini alan, senin gibi hayal kurmayı beceremeyen “zavallı” insancıklar gelir.

Onların seni kendilerine benzetemeyeceğini söyler içindeki bir ses..

Bir bakarsın umutsuzluk biranda umuda teslim eder kendini.. Hem de hiçbir bedel ödetmeden..

Gözlerini çevirirsin dünyaya, bakarsın her şeye bir bir..Bir aşinalık hissedersin.. İçin ısınır..

Sonra yaşamaya devam edersin, yollarına umutlarını serpiştirerek.. Varlığını haykırarak.. Tüm isteklerini sıralayarak.. Şımararak..

Umutsuzluğu unutursun bir süreliğine.. Hiç aklına gelmez varlığı.. Senin dışında kalır her kırıntısı..

Şükredersin onlara benzemediğine.. Hayatı kendilerine zindan eden, her günü aynı yaşayan, umutlardan bir şey anlamayan “zavallı”lara benzemediğine.. İçinde kıpırdayan pırıl pırıl duygularına, duygularının pır pır eden kelebekliğine, ve bin bir kum tanesi arasında seni farklı kılan umutlarına şükredersin...

 
Toplam blog
: 68
: 931
Kayıt tarihi
: 30.12.06
 
 

Yazmadan duramaz. Öğrenmeden duramaz. Sevmediği yerde durmaz.   ..