Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '17

 
Kategori
Teknoloji
 

Uncharted Serisi, Hikâyesi, Nasıl Efsane Oldu?

Uncharted Serisi, Hikâyesi, Nasıl Efsane Oldu?
 

God of War gibi ilk oyunun hikâyesinin sağlamlığıyla bahsedemeyeceğim bu yazıda, nitekim olaylar devam niteliğinde değil, her biri ayrı fakat aynı tarzda kaleme alınmış. Bu sebepten ötürü Uncharted’in hikâyelerinin genel tarzını ele alacağız neden efsane oldu sorusunu ararken…

Playstation 3 konsolunun çıkışıyla birlikte yeni cihazının gücünü göstermek isteyen Sony firmasının çıkış oyunlarından birisiydi Uncharted. Katıksız macera ve eğlence temasıyla oyun severlerin karşısına çıktığında büyük beğeni kazanmış, aynı konsolda üç oyunluk bir seri halinde konsolun ömrü aralığında satışa sunulmuştu. Serinin ve başkahramanımız Natan Drake’in son oyunuysa Playstation 4‘e yetişebildi. Nitekim her oyunun yapılması zaman alıyordu ve bir konsolun ömrü 5-6 yıl civarındaydı ki firma araya Last of Us gibi başka bir şaheser koymuştu. Yeni oyun da diğerleri gibi hayli tatmin edici satış rakamları elde etmiş, sınırsız eğlencesini yeniden sunarak azımsanamayacak hayran kitlesini mutlu etmişti. Peki bu aksiyon, eğlence, macera denildiğinde ilk akla gelen oyunlardan olan Uncharted serisinin hikayesi miydi başarıyı getiren?

Soruya hemen yanıt vermeden önce önemli bir noktaya açıklık getirmek gerekir. Uncharted’dan gözlerimizi dolduracak, uzun zamanlar kalbimizde iz bırakacak, unutulmaz bir metin beklemek yanlış olur çünkü oyunun hikâyesi bunu amaçlamıyor. Aynı firma Noughty Dogs canı istediğinde duygusal bir senaryonun nasıl işlenebileceğini Last of Us oyunuyla gösterdi zaten. O yüzden Uncharted’i aksiyon filmleriyle kıyaslamak daha doğru olacaktır sanırım. Hikâyesi sınırsız bir aksiyonu destekliyor mu, bulmacalara zemin hazırlıyor mu? Böyle sorulara yönelmek gerekiyor.

Belirttiğim gibi Uncharted’in hikâyesi öyle hatırda kalıcı, uzun yıllar aklımızdan çıkmayacak ölçüde değildir, belki oyunu tamamlayan pek çok oyuncu yeni bir oyuna başladığında hikâyeyi aklına getirmekte bile zorlanabilir lakin oyun esnasında içine çekebildiği gerçeğini inkâr edemeyiz. Hiç mi duygusal anları yoktur, tabii ki vardır, hiç mi düşündürmez, hiç mi içsel muhasebemizi harekete geçirmez? Düşündürür de muhasebe de ettirir, evlilikle nihayetlenen bir aşk hikâyesi de barındırır, yaşlı dostumuz Sally’nin zamanla bitkinleşmesini de gösterir, hazine ve macera hırsının bencillikle mukayese etmemizi de sağlar…

Oynarken o sınırsız macerayı nasıl desteklemesi gerekiyorsa öyle bir yoldan götürür bizi gelgelelim bir gerçek var ki klişedir. Neredeyse her oyunda zaman, mekânlar ve kişiler değişmesine rağmen aynı formülün içinde olduğumuzu görürüz. Kayıp bir efsanevi hazinenin peşine, geçmişe dair bir hatıra eşliğinde düşerken kötüler karşımıza çıkar. Onlar da aynı hedefi arzulamaktadır. Biz işi bildiğimiz için önden gideriz ama bir yolunu bularak bizi geçerler. James Bond, Indiana Jones gibi filmlerle mukayese edilebilir. Kısaca ânı yaşatmayı başarır. Oyunu oynarken, örnek verdiğim filmlerde olduğu gibi heyecana ortak olur, eğlenir, hoşça vakit geçiririz.

Üstünkörü geçersek, birinci oyunda gazeteci kızı kandırıp eski dostumuzla yollara düşeriz, sonra dostumuzu vururlar, biz kaçarken yine gazeteci kıza rastlarız ve macera böylece bulmacalar eşliğinde devam eder. Pek çok oyuncu ve bana göre de serinin en iyi ve eğlenceli oyunu kabul edilen, ilkine nazaran gözle görülür gelişmeleri barındıran Uncharted 2’deyse yine bir hazinenin peşinde Topkapı Sarayı’na gireriz, ihanete uğrarız, onların peşine düşerken önce esmer kız sonrasında yine Natan ‘ın sevgilisi konumuna gelen gazeteci kadınla macerayı kovalar, efsane şehirde oyunu sonlandırırız. Uncharted 3 biraz daha hikâye odaklıdır. Bu sefer geçmişten kalan izlerin peşine düşer, çocukluk bölümleriyle nereden geldiğimizi görürken yine bir baş kötünün gelecekteki hayallerine engel teşkil edecek durumda maceralar yaşar, efsanevi şehri bulmak adına çaba harcarız.

Playstation 4 için geçtiğimiz sene (2016) ‘da piyasaya çıkan serinin dördüncü oyununda yine aynı yol izlendiği görülür. Farklılıklar vardır ama ana hikâye kurgusunu çok değiştirmez. Burada oyunun senaristinin değiştirilmesi gibi bir etken de görürüz (tüm oyun için değil, bir bölümden sonra) ama aşağı yukarı aynı çizgi izlenecekti muhtemelen. Seride hiç adı geçmeyen Natan’ın öldüğünü sandığı abisi ortaya çıkar. Onunla birlikte yaşadığı geçmişteki olaylardan kesitler sunulur, emekliliğe karar vermiş ana karaktere abisi tarafından sunulan teklifle birlikte yeni bir maceraya atılırlar. Natan eşine yalan söyler bu macera için v.s… İlk yarısı pek çok farklı mekânda geçen oyunun ikinci yarısında adalarda macerayı kovalarız. Birkaç geriye dönüş bölümüyle birlikte efsane seri, Natan adına son bulur gibi gözükür, gelecek ne gösterir bilinemez zira oyunun bir oyuna yakın uzunlukta diye belirtilen DLC’si Ağustos ayında oyunseverlerin beğenisine sunulacak.

Bir efsane en azından Natan adına sona erdi ama oyun serisi olarak devam edecek gibi gözüküyor. Hikâye konusunda detaylandırırlar mı, her oyunda farklı macera yaşarken daha derinlikli senaryolar görür müyüz, zaman gösterecek fakat esas şu ki Uncharted bir efsane olarak anılmaya devam edecek. Senaryosunun dokunaklı olmasıyla değil belki ama güçlü bir kalemle yazılmasıyla, çeşitliliğiyle, her oyununda ayrı heyecan yaşatmasıyla, akıllardan kolay kolay silinmeyeceği kesin…

Yazan: Emrah SUBAŞI  

 
Toplam blog
: 16
: 2219
Kayıt tarihi
: 07.07.17
 
 

Tüm oyunseverlere merhabalar… Bir roman yazarı olarak en sevdiğim hobim hakkında yazılarımı payla..