Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '06

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Üniversite mezunu pazarlamacılar aranıyor

Hangi gazetenin insan kaynakları ekine, iş ilanları sayfasına göz atarsak atalım; genelde aynı türden iş ilanlarıyla karşılaşırız. Tam açıklama olmaksızın gazeteye verilen bir ilanın telefon numarasının ucunda; mutlaka bir şirketin pazarlama departmanı vardır. Hatta bazı ilanlarda, yeterli ilanın oluşabilmesi için uluslar arası bir şirketin adı kullanılır. İşsizlik illetiyle kıvranan insanların şifa bulma umudu olur; gazete sayfalarının iş ilanları.

Ya da yolda yürürken, aniden elinize tutuşturulan bir kağıt parçası. Merak eder, ararsınız. Karşınıza yine, artık kanıksadığınız türden bir iş fırsatı çıkar.

Bir de bakmışsınız; yine baltayı taşa vurmuşsunuz. Telefon edip, büyük bir ümitle gittiğiniz bir iş görüşmesinden, yine başınız önde geri dönersiniz. Üstelik işe kabul edilememek de değildir; sizi bu kadar çok üzen. Sorun sadece aldığınız eğitimin paralelinde istediğiniz iş fırsatlarının, kariyer şanslarının bir türlü oluşamamasıdır.

Çaresiz, yine beklersiniz. Bu arada insan kaynakları sitelerindeki iş ilanlarına, bir ümit olarak bakarsınız. Bakarsınız; çünkü o iş ilanlarına başvurmak için aranılan şartlara artık sahipsinizdir:

Üniversite eğitiminiz tamamlanmıştır.

İki tane yabancı diliniz vardır.

Erkekseniz; askerlik sorununuz bulunmamaktadır.

Seyahat etme engeliniz yoktur.

Ehliyetiniz vardır.

Bilgisayarlı Muhasebe Program lisanslarınız vardır.

18 yaşın üstünde; 30 yaşın altındasınızdır.

Üstelik, benzer bir pozisyonda 2 yıllık bir iş tecrübesine de sahipsinizdir.

Ama yine de, o çok arzuladığınız işe giremezsiniz.

Şüphesiz; personel adaylarının mülâkat sırasındaki hal ve hareketleri, onların işi kapmalarındaki şansını önemli ölçüde etkiliyor. Öyle ki; mülâkat sırasında personel adayının istem dışı olarak hapşırması bile, o adayın iş görüşmesinin sonlandırılmasına neden olabiliyor.

Acaba şu an iş aramakta olan herkes için, hangi iş kaynakları daha caziptir? Gazetede yayınlanan ve her gün sokakta dağıtılan iş ilanları mı; yoksa internet sayfalarındaki iş ilanları mı?

İnsanlar artık bıkkınlıktan, internet sayfalarındaki iş ilanlarına oranla daha düşük niteliklerdeki el ve gazete ilanlarına bile rağbet ediyorlar. Böyle bir işin geçimlerini sağlamaya yetmeyeceğini bilseler de…

Konuyla ilgili küçük bir hikaye:

İstanbul’un o hiç bitmeyen bina inşaatlarından birinde çalışan genç bir adam varmış. Ne var ki; bu genç adamı o çevrede hiç kimse tanımazmış. Ne inşaatın usta başıları, ne çevre sakinleri, ne de genç adamın her gün birlikte harç kardığı, tuğla döşediği işçiler genç adamı tanımıyorlarmış.

Esrarengiz genç adam, her günün erken saatlerinde inşaatın diğer çalışanlarından çok zaman önce mesaiye başlar; inşaatın diğer çalışanlarından çok zaman sonra, hatta gece yarısında paydos edermiş.

Çok geçmeden inşaat bitmiş. Moloz yığınlarının yerini, 10 katlı devasa bir apartman almış. Herkes çok şaşırmış. Çünkü o kadar moloz yığınının, bir ay gibi çok kısa sürede bina olarak yükseleceğine hiç kimse ihtimal veremiyormuş. Herkes; “ Bir seneden aşağı bu inşaat bitmezdi” diye düşünüyormuş.

İnşaat bittikten sonra, genç adam sırra kadem basmış. Çevre sakinleri, bu genç adamı da bir hayli merak ederlermiş; “Kimdir, necidir?” diye. Sorup, araştırmışlar adamı.

Çok zaman sonra, genç adamın haberi mahalleye ulaşmış: Genç adam inşaat mühendisiymiş. Amerika’da master yapmasına rağmen, Türkiye’ye dönünce uzun süre iş bulamamış. Geçim sıkıntısı çekmiş. Babasından kalma evine, bankaya olan yüklüce bir miktar borcundan ötürü haciz gelmiş. Banka borcuna karşılık olarak; evini ve daha yeni aldığı son model arabasını satmak zorunda kalmış. Zar zor, o mahalleye çok yakın bir yerde ev kiralamış. Elektriği olmayan, suyu akmayan tek göz odalı bir evmiş; tuttuğu ev.

Evin sahibiyle de çok sık kavga edermiş; vaktinde ödenmeyen kiralar yüzünden. Yaşlı adam, hiçbir lüksü olmayan evinin üç kuruşluk kirası için, kalp kırmaktan bile imtina etmezmiş. Genç adam, öğlen inşaatta dağıtılan yemekle ve suyla beraber bütün bir gününü idare edermiş.

Genç adamın hiç de iyi olmayan şansı, günün birinde en sonunda yüzüne gülmüş. Genç adamın Amerika’dan döndükten sonra, “ne olur, ne olmaz” deyip, CV’sini bıraktığı uluslar arası bir üne sahip, çok büyük bir inşaat şirketi; çok uzun süren uğraşlar sonunda, en nihayet genç adamla irtibat sağlamış. Şirketten arayanlar; bir inşaat mühendisine ihtiyaçları olduğunu ve çok yüksek bir maaş karşılığında kendisiyle çalışmak istediklerini belirtmişler.

Aniden gelen bu şok teklif, genç adamın yokluklar içinde süren hayatını büsbütün değiştirmiş. Hayatında daha önce hiç sahip olmadığı kadar çok lükse bir anda sahip olmuş: Yine son model bir araba, ve kendine ait özel korumalı bir ev.

İki sene geçmemiş. Genç adam; her altı ayda bir katlanan maaşıyla beraber, en nihayet inşaat şirketinin tepe yöneticiliğine kadar terfi etme başarısını göstermiş.

Yıllar boyunca hayal ettiği kariyere bir türlü sahip olamayan insanlar; Hayal ettiğiniz kariyerin ve özlemini duyduğunuz yaşam standardının; bir gün nereden gelip, kapınızı çalacağı hiç belli olmaz.

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..