Üniversite sınavını kaybetmek

Zaman yarış zamanı. Herkes bir yarışın içinde buluyor kendini. Özellikle üniversite sınavına girecek öğrencilerin kendilerini içinde buldukları yarış son derece çetin ve bu yarışın kazananı da kaybedeni de bol. Öğrenciler kendi arkadaşları ile yarışırken, aileleri de komşularıyla yarış halindedir. Akıl almaz hırslar. Sınava iyi hazırlananlar kendilerinden emin girerler sınava. Sonuçlar umdukları gibi olur genelde. Bazen şanssızlıklar da olmaz değil. Ya sınav sırasında yapılacak bir kaydırma, ya da aşırı strese bağlı fizyolojik rahatsızlıklar doğurur bu şanssızlığı. Ya da sınava hazırlanmak yerine, sınav sırasında cevap kâğıdında doğru şıkların üzerinde yanacak bir ilahi ışık görme umuduyla son gece duaya sarılanlar da var elbette. Yine sonuç beklenen gibidir.

 

Evet, bu bir yarış ama kaybedildiğinde bir altın madalyadan olmazsınız. Kazandığınızda ise elde edeceğiniz tek şey kendi geleceğinizdir. Kazanmak güzeldir. Birinci olmak ayrıca güzeldir. Fakat bazen ikincilikler de güzel olabilir.

 

Şimdi bir düşünün. Sınav için çok çalıştınız fakat şanssızlıklar peşinizi bırakmadı. Ya da sınav için çok fazla çalışamadınız ancak kaybedecek vaktiniz yok. Her ne şekilde olursa olsun bir sonraki yıl sınava tekrar hazırlanmak demek, bir yıl daha üniversite ortamından uzak kalmak demektir. Oysa istediğiniz bölüme, istediğiniz fakülteye girmenin başka yolları da vardır. Bir yıl boyunca, geçen yıl kaybettiğiniz yarışa tekrar hazırlanmak yerine, ikinciliği kabul edip bir meslek yüksekokuluna yerleşseniz ve burada sağlayacağınız başarılarla fakülteye dikey geçiş yapsanız ne kaybedersiniz? Bence kaybedeceğiniz bir şey yok. Aksine kazançlarınızı sıralarsak; üniversiteyle daha erken tanışırsınız, hayatınızın geri kalan kısmına daha erken başlarsınız, lise arkadaşlarınızla tanıştıracağınız üniversite arkadaşlarınız olur, fakülteye girip bitirdiğinizde iki tane üniversite diplomanız olur ve bu sayede annenizin sizinle kıyasladığı komşunun oğlunu alt etmiş olursunuz. Daha fazlasını siz yazın…