Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '17

 
Kategori
Eğitim
 

Üniversiteler şahdı şahbaz oldu...

Üniversiteler şahdı şahbaz oldu...
 

t24.com.tr


Bir de “Ne güzel üniversitelermiz var… ne güzel insanlar yetiştiriyorlar..” diye sevinirdik, gönenirdik. Geçmiş olsun o güzel günlere. Bu ülkenin güzel insanları hep Atatürk’ün temelini attığı eğitim kurumlarında liselerinde, üniversitelerinde yetiştiler.. Gerisi bağlar gazeli…
 
Osmanlı’da üniversite var mıydı? Fatih zamanında kurulan medreseyi üniversite sayıp kendimizi kandıralı çok oldu. Ondan sonra 1773’de Mühendishane-i Berri Hümayun, arkasından Mühendishane-i Bahri Hümayun; onu izleyen 1827’de Tıbbiye ve 1834 Harbiye’nin kuruluşuyla birlikte ilk üniversitenin temelinin oluştuğu varsayılır. Asıl nüveyi oluşturan Darülfünün’nun açılması 1863’de gerçekleşmiştir. Fakat bu kurum bir Osmanlı yapısı olarak kalmış ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu esnasında Padişahı koruyan tavırları, Anadolu İhtilaline aldırış etmeyen tutumuyla Ankara’nın hep canını sıkmıştır.
Bu kurum 1924’de “İstanbul Darülfünu” adını alan bu kurum, kendi içersindeki yetersizlikler nedeniyle bir türlü üniversiteye dönüşememişti.
 
Üniversiteden ilk İhraçlar (1933):
 
Üniversitenin bu dönüşümü oldukça sancılı olmuştur. Atatürk’ün isteği üzerine  Almanya’dan gelip üniversitemiz üzerine bir rapor hazırlayan Malche’nin tavsiyeleri üzerine, Darülfünun’da köklü bir reforma gidilmiş, ve yepyeni bir kadroyla , 9 Mayıs 1933 tarihinde kendisine bağlı bütün kuruluşlarıyla birlikte kapatılarak “İstanbul Üniversitesi’ne dönüşmüştür.
 
Bu arada  Darülfünün’nun bünyesinde bulunan 155’kişiden sadece 59’u yeni “İstanbul Üniversitesi” kadrosuna alınmıştır. Üniversitenin hayli zayıflayan bünyesine bu kez Almanya’dan Nazilerden kaçan Yahudi Profesörlerin gelmesiyle, Üniversite kadrosu yeniden güçlenmiştir. “Yeni kadro düzenlemesinde yabancı öğretim üyeleri mukaveleleri bitinceye kadar görevlerinde kalmışlar, Fakülte Genel Sekreterlikleri kaldırılmış, faydalıları daha şonra tekrar alınmak üzere bütün Asistanlar kadro dışı bırakılmıştır.(ziranbula.blogcu.com)
 
DTCF  tasfiyesi :
 
1945’te, DTCF’de dekanı Prof. Dr. Enver Ziya Karal’ın Milli Eğitim Bakanlığı’na komünist oldukları gerekçesiyle dört hoca için yazdığı raporla başlayan süreç 1948’de tasfiyelerle noktalanmıştı. Doçent Behice Boran, Doçent Pertev Naili Boratav ve Doçent Niyazi Berkes üniversiteden uzaklaştırılmış, Mediha Esenel (Berkes) ise istifa etmek durumunda kalmıştı. Hepsi de Türkiye kültür ve siyaset hayatına damga vurmuş, önemli eserler vermiş isimlerdi. (hürriyet.com/11.2.17)
 
Üniversiteden 1402’liklerin ihracı (1983):
 
1402'likler kavramı, 1971 yılında çıkarılan 1402 sayılı yasanın ikinci maddesinin 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1983 yılında sıkıyönetim komutanlığınca değiştirilerek akademik personelden devlet memuruna kadar kamuda çalışan birçok kişinin görevine son verilmesi olayına verilen addı. Ayrıca kavram, işten çıkarılanları nitelemek için de kullanılır.
 
Sıkıyönetim komutanlarının bölgelerinde genel güvenlik, asayiş veya kamu düzeni açısından çalışmaları sakıncalı görülen veya hizmetleri yararlı olmayan kamu personelinin statülerine göre atanması veya işine son verilmesi, yerel yönetimde çalışanların görevden uzaklaştırılması veya işlerine son verilmesi hakkındaki istemleri ilgili kurum ve organlarca derhal yerine getirildi. 
 
6 Kasım 1981'de çıkarılan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile YÖK kuruldu. Bundan sonra 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun 2301 ve 2766 sayılı kanunla değişik maddelerince özellikle sol görüşlü olduğu düşünülen 71 Üniversite personeli YÖK tarafından görevlerinden uzaklaştırıldı. İlk uzaklaştırmalar Şubat 1983'de başladı. Genelkurmayın açıklamalarına göre toplam 4891 kamu personeli görevden alınmış ve 38 profesör, 25 doçent, 10 yardımcı doçent 1402'lik olmuştur. Ancak 1402'lik olmasını istemediğinden bizzat istifa yolunu seçenleri dahil edildiğinde çıkarılanların 20.000' civarında olduğu öne sürülmektedir. Bazı üniversiteler personel yokluğu nedeniyle bu yasa yüzünden zor duruma düşmüşlerdir.
 
12 Mart 1986'da ilk kez, Ankara İdare Mahkemesi 1402'liklerin tüm aylık ve özlük haklarıyla göreve başlatılmaları gerektiği belirtildi ve çalışmadıkları sürelerde mahrum kaldıkları gelirlerin de tazminat olarak ödenmesi öngörüldü. Sosyal Demokrat Halkçı Parti Milletvekilleri 3 Mayıs 1990'da 1402 sayılı sıkıyönetim yasasında değişiklik için TBMM'ne teklif sundu. Bundan önce, 3 Şubat 1990'da Danıştay kararınca uzaklaştırılan öğretim üyelerine dönüş için izin verildi. (vikipedia.org)
 
Bu öğretim üyeleri üzerinde oynanan ikinci büyük toplu ihraç olayı olmuştur. 
 
Üçüncü Büyük İhraç:
 
675 sayılı KHK ile toplamda 1.267 akademisyen üniversitelerden ihraç edilirken bu sayı 1 Eylül 2016'da çıkarılan 672 sayılı KHK'da 2 bin 346 akademisyendi. 
 
“YÖK Basın Müşaviri Şener Aslan, ''İhraçlara yönelik tüm inisiyatif üniversitelerde. Kişileri üniversiteler belirliyor ve YÖK'ün bununla ilgili bir takibi yok'' dedi.
15 Temmuz darbe girişimin ardından yayınlanan kararnamelerle üniversitelerinin kapatılması, ÖYP'li akademisyenlerde olduğu gibi statülerinin değiştirilmesi veya işlerine son verilmesi nedeniyle görevleri sonlandırılan akademisyen sayısının 20 binin üzerinde olduğu hesaplanıyor.(bbc.com)
 
İşte bu ihraçlar yüzünden bazı üniversiteler iş göremez hale gelmiş, bazı fakülteler örneğin DTCF, kapanmak durumunda kalmış… Ne olacak üniversitenin hali?
 
Sanki kendimiz yaparız, kendimiz yıkarız gibi bir durum. Şimdiye kadar 189 tane üniversite açmışız. Şimdi bu kadar üniversiteyi ne yapacağımızı bilemiyoruz. 
 
Üniversiteye gerçekten sahip çıkan birileri olmayınca, böyle olmuyor, “bari  yıkalım” anlayışına mı geldik.
 
Eğitim per perişan, gençlerimiz, uluslararası yarışmalarda taa diplerde; üniversite sürünüyor.. Neredeyse FETÖ’cülerin kararğahı olmuş… Ne yapsın millet!
 
İşte biz de millet olarak ölmüyorsak da…..  Belki sürünüyoruz…
 
Çünkü bunca üniversiteden atılan milletin çoluğu var, çocuğu var… Bazıları okula gidiyor. Bunlar temelde memur milleti.. Vallahi aç kalırlar. Kimse de acımaz!
 
Hey, bana bak…. Buna da yaşamak mı denir…!? (14.Şubat.2017/Salı)
 
 
 
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..