Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '09

 
Kategori
Üniversiteler
 

Üniversitelinin hocası

Sevgili Üniversiteli Kardeşim,

İnsanın öğrenme ihtiyacının olduğu her yerde mutlaka manada hocalar vardır.İnsanın doğumundan ölümüne kadar olan zamanda her zaman daha çok bilgi sahibi olmak , daha çok şey öğrenmek insanın yaşam gayelerinden birisi olmalıdır. Yaşamını önemseyen insan, hayatı ciddiye alan genç , öğrenimine önem verir ve kendisine bir şeyler öğretecek olan çevresindeki insanları bir hoca olarak algılayarak onlara saygı duyar.

Sevgili Üniversiteli Kardeşim,

Üniversiteye, bir meslek edinmek ve mesleğiniz için gereken bilgi donanımını almak için gelmektesiniz. Bir çırak nasıl ki ustasına olan saygı ve sevgisi tam olmadığı zaman, bunu tam yapana nazaran güzel meslek öğrenemezse okulda da dersini aldığı hocasını ve dersi veren okutmanlarını dinlemez, saygı duymaz ve onlara sevgi beslemezse gereken bilgileri almak zor olacaktır.

Belki dersinize giren hocalarınızı sevmek zorunda değilsiniz ama onlar ile sürtüşmeye girmek, ödevlerinizi hocalarınıza inat olsun diye yapmamak bilmem insana ne kazandırır.Ama çoğu gencin hocaları ile sürtüşme halinde olmasını ve bunu da bir marifetmiş gibi algılamasını tam anlayamam .

Üniversite eğitimini yarıda bırakan insanlara sorduğum zaman, öğrencilerin çoğu ya ödevlerinin ağırlığından bahsetmekte, ya da hocalarını sevmediğinden dem vurmaktadır.Okula insan ödev yapmaya, ders çalışmaya gelmeyip neye gelmekte acaba ? Bizlerin bilmediği şeyler için mi gelmekte.Ödev olması normal değil mi?

Üniversitelerde hocalar, ellerinde değnekle öğrencilerini her zaman dayak atmıyorlar sanırım.O zaman öğrenci de dersini dinleyerek , onu önemseyerek ve ödevlerini yaparak , arkadaşları ile de dersler konusunda sık sık fikir alış verişinde bulunarak, komşularından aynı bölümde okul tamamlamış insanlardan faydalanarak önce mesleklerinin gerektiği bilgiyi iyi öğrenecek, sonra da girecekleri sınavlarda bu bilgileri kağıtlara dökecekler.Aldıkları not ne kadar önemli olmasa da aşağı yukarı mesleklerini ne kadar öğrendiklerini gösterecek.Bunu yapmak içinde hocalara saygı duymak, onların yanlışlarını belki kabullenmemek ama onlara sürtüşmeye girmeden , onlarla inatlaşmadan olacak şeyler.

Canım Üniversiteli Kardeşim,

Bizim toplumumuzda anne ve babalar genelde genel kültür seviyesi oldukça düşük insanlardır.ÖSS ye hazırlanırken, ilköğretim ve liseyi okurken geçirdikleriniz hayatı bir gözden geçirecek olsanız anne ve babalarınızın sizlere ne kadar katkı sağlayabildiklerini göreceksiniz. Belki sizlere bilgi olarak katkı sağlayamadılar ama sizlerin iyi yetişmesi için imkanları nispetinde sizlere imkan sundular.Bu da sizleri mutlu etti.

Sevgili Kardeşim, Üniversite hayatı çok mutlu olunan bir hayattır: Sizler belki bunu bugün fark edememektesiniz ama Üniversiteden mezun olalı 15 sene geçmiş olan bizler fark edebilmekte ve Üniversite yaşantımız konusunda “ Keşke Üniversite yaşantımızı daha iyi değerlendirseydik, keşke Hocalarımızdan daha çok faydalansaydık” cümlelerini sık sık tekrarlamaktayız.Ama Üniversite hayatımız biteli 15 sene olmuş.Sizler ise hala okumaktasınız .Yani bugünlerin kıymetini iyi anlamak zorundayız .

Sevgili Üniversiteli,

Bugün Üniversite öğrencilerinin kimi ile konuşsak hep hocalarının anlayışsızlığından , ya da kendileri ile uğraşmalarından bahsetmekteler.Neden uğraşır bir hoca öğrencileri ile ? Öğrenci ya derse zamanında mazereti olmadan gelmiyordur.Ya da verdiği ödevler zamanında gelmiyordur.Ya da ders dinlemek yerine başka işler yapıyorlardır. Öğrencilere sorduğumuz zaman bunlar ön plana çıkmakta.Çalışan , başarılı olmaya yemin etmiş öğrencilerde öğretmenlerini bayramlarda , seyranlarda hep ziyaret ederek onlara saygı ve sevgilerini sunarak başarılarına başarı katmakta , Hem Üniversite öğrencisi olmanın, hem mesleklerini güzel bir ustadan öğrenmenin , hem de başarılı bir öğrencilik geçirmenin mutluluğunu yaşamaktalar.

Sevgili Üniversiteli Kardeşim,

Her hoca öğrencisinin derslerini , önemli mazereti olmadıysa dinlemesini, verdiği ödevlerin yapılmasını ister. Ancak öğrenci madem güzel meslek öğrenmeye karar vermişse ve bir eğitime başlamışsa maddi ve manevi kaybı olmaması için , bu programı tamamlamaya bakmalı bence.

Sevgili Üniversite Hocaları,

Dersiniz zevkli hale getirmek için derslerinize imkan nispetinde konuk davet etmeye bakarsanız o zaman dersler öğrencilerin sıkılmayacağı bir hale gelebilir.Mesela bir öğretim üyesi diyelim ki , sınıf öğretmenliği bölümünde hoca ve “özel eğitime muhtaç öğrenciler” dersi var.Bu derse her türlü zorluğa rağmen Üniversite tamamlamış bir görme engelliyi davet etse o zaman öğrenciler özel eğitimin hem zorluğunu ham de göre engelli insanın azminden bir şeyler öğrenerek hayatta belki de çok mutlu olacaklardır.

Diyelim ki İktisat veya işletme hocasısınız , ve bir Anadolu ilindesiniz .Başarılı iş adamını veya İstanbul, Ankara’da güzel bir Üniversitede okumuş İktisat, İşletme mezununu derse davet etseniz o zaman öğrenciler yaşayarak öğrenmenin mutluluğunu yaşayacaklardır. Tabii ki derslere konuk davet etmek de her öğretim üyesinin aklına gelemeyeceği gibi , mangal gibi (!) yürek ister. Bu mangal yürekte herkeste bulunmaz.

Sevgili Üniversiteli Kardeşim,

Yaşayarak öğrenmek istemekteyseniz eğer yukarıdaki uygulamaları yapması için hocalarınıza teklif götürebilirsiniz tabii ki. İsteyen öğrenci hocalarını daha iyi hoca olması için de tekliflerde bulunabilir.Olabilir ki hocalarınız , tezleri ile uğraşmaktan ve yeni konular düşünmekten “dersleri nasıl daha cazip hale getirebilirim?” diye düşünmeye pek vakit bulamıyorlardır. Öyle değil mi?

Sevgili Kardeşim,

Lisede nasıl ki size verileni almakla görevliyseniz, Üniversitede ise ne kadar isterseniz o kadar alırsınız k, Üniversite daha serbest ve daha aktif olmaya müsait kurumdur. Çünkü, orada disiplin daha gevşektir ve bu da Üniversite yönetiminin artık sizleri olgun insan olma yolunda güvendiğini göstermektedir.Bu nu iyi değerlendirmek gerekir kanaatime göre

Sevgili Kardeşim,

Eskilere baktığımız zaman ilim öğrenmek için dere tepe demeden nereleri dolaştıklarına hayret etmekteyiz. İdeal hocayı bulmak uğruna sadece İmam Gazali’nin o zamanki imkanlarla ömründe kaç memleket gezdiğini ve kaç yıllarını verdiklerini düşünecek olursak bizlerde hocalarımızın kıymetini daha iyi anlarız belki.

Sevgili Kardeşim,

Sizlerin nasıl öğrenci olduğunuz, hocalarınızla nasıl münasebetler kurduğunuz ilerde belki de öğretmen olduğunuzda öğrencilerinizle olan diyaloglarınızın veya iş yaşamınızda iş arkadaşlarınızla iş arkadaşlığınızın çerçevesini belirleyecek belki de. Bu konuda dikkat etmenizi ve bu konu üzerinde iyi düşünmenizi öneririm.Çünkü pek çok çocuk büyük oranda anne ve babalarının kişiliklerine bürünmekteler ve bu konuda kendi kişiliklerini ortaya koymakta zorlanmaktalar.

Sevgili Kardeşim,

“Hocanın vurduğu yerde gül biter” diye atasözü geliştiren bir millet ile “ İlim Çin’de dahi olsa arayınız “ diyen bir din ile “ Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” diye ilim öğrenmenin ne kadar önemli olduğunu hatırlatan bir ecdadın nesli olarak hocalarımızın kıymetini bilmek konusunda azmi çabayı da göstermek sorundayız sanırım.

TURAN YALÇIN-TOKAT

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..