Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Ünlü köşe yazarlarının çocukluk dönemleri

Ünlü köşe yazarlarının çocukluk dönemleri
 

Geçen hafta son derece ilginç ve de benim açımdan çok önemli bir gelişme meydana geldi. O kadar önemli ki bugün yakından bildiğimiz anlı şanlı köşe yazarlarının gençlik dönemlerine ait olan, o dönemlerden bugüne ışık tutan şok edici belgeler bunlar!!!! Ancak öncelikle bu belgelerin bulunuşuyla çakışan bir sürece değinmeliyim.

Son günlerde gazete köşe yazarlarıyla ilgili gelişmeler gündeme gelince etrafımda benim sahip olduğum homurtu ve eleştirileri sıklıkla duymaya başladım. Yazarların sıkıcı, sürekli kendini tekrar eden üslup ve düşünceleri, yazılarında neredeyse aynı kelimelerin yer değiştirmesiyle bina edilen cümle ve paragraflar, okuyucuya inatla birşeyi kabul ettirmeye çalışan, okuyucunun kafasına bişeyler kazımaya gayret eden bir tarz bu şikayetlerin sebebi. Elbette herkes belli bir pencereden ülkesine, dünyaya ve olaylara bakabilir ama bunun gündelik hayatın hareketliliğine sahip ve aynı zamanda uzun dönemlerin tarihi ve sosyal analizlerini bünyesinde taşıyan bir yapıya sahip olması lazım. Ve de tabi ki bişeyler yazdığınızda ne dediğinizi okuyucunun anladığını düşünmelisiniz. Bu olayı yazdım, yorumumda şudur ama bu olaydan şunu şunu anla diye ayrı bir tekrar insanı bunaltıyor. Tekrarın tekrarının tekrarı oluyor böylece. Anlı şanlı yazarların son bir yıldaki yazılarını okuyun üçte ikisinde bu tür bir uslup bulursunuz. Radikal sağ, sol, sosyal democrat, liberal ve diğer ana düşüncelere sahip yazarlar nedense tek sesli ve tek yönlü olmaya başladılar. Bir olay ya da oluşumun ya sürekli yanındalar ya da karşısındalar. Gri bölgeler yok gibi. Demokrasi, evrensel değerler, sivilleşme, çoğulculuk gibi kavramların bir cümle içinde 3-5 kez kullanılması ise artık o kadar sıradanlaştı ki insanı baymaya başladı.

Bu düşünceleri insanlarla paylaşırken yukarıda bahsettiğim şok gelişme meydana geldi. Yakından tanıdığım bir arkadaşım beni aradı ve elinde çok ünlü köşe yazarlarının öğrencilik yıllarına ışık tutan belgeler olduğunu söyledi. Daha doğrusu sınav belgeleri. İlkokul 4. sınıfta okurken bu yazarların girdikleri matematik sınavındaki bir adet soru ve cevapları gösteren çok ilginç veriler var. İlginçliğin başka bir yönü ise İlkokul 4 müfredatı aynı olduğundan farklı dönemlerde sorulan matematik sorusu aynı.

Bu soruya yazarların verdikleri cevapları gördüm. Ama şok edici bir husus daha var. Bazı yazarlar bu soruya aynı kelime ve tepkilerle cevap yazmışlar. Elimdeki belgelerde soruların sorulması esnasında bugünün yazarları olan dönemin öğrencilerinin farklı öğretmenler tarafından not edilen tepkileri de var. Yani öğrenci soruya cevap yazarken bir yandan da öğretmenin o anda öğrencide gözlemlediği veriler zamansal olarak aynı paralelde yazılmış. Soruda öğrencilerin soruyu cevaplarken o an ne düşündüklerini yazmaları istenmiş. Yani bir yandan matematik yönleri diğer yandan kompozisyon yazma teknikleri ölçülmüş. Öğrenci zihninden geçeni kağıda dökmüş o anda. Soruyla ilgisi var veya yok önemli değil.

Ve ben aşağıda önce soruyu yazıyorum ve de ardından aynı cevabı aynı kelime ve tepkilerle yazmış bugünün yazarlarını sınıflandırarak öğrenci cevaplarını, düşünürken kağıda aktardıkları cümleleri ve de o esnada eş zamanlı olarak öğretmenlerin öğrenci tepkileriyle ilgili aldıkları notları aktarıyorum. Öğretmen notları parantez içinde belirtilmiş durumda.

Yukarıdaki soruya verilen cevaplar aşağıda gruplandırılmıştır. Aynı cevabı aynı cümle ve tepkilerle verenler aynı gruba dahil edilmişlerdir. Gruba mensup dönemin öğrencileri günümüz yazarları da isim bazında belirtilmiştir. Parantez içerisinde yer alan cümleler öğrencinin kağıda düştüğü notlarla eş zamanlı olarak öğretmen tarafından alınan notlardır. Öğretmenlerin hepsi farklıdır ama cevaplarda olduğu gibi öğretmenlerin aldıkları notlarda grup bazında birebir aynıdır. Tekrarlamakta fayda var. Cevap kısmında yazılanlar öğrencinin soruya cevabı ve o an ne düşündüğünü, parantez içerisinde italik olarak yazılanlar ise öğrencinin cevabıyla eş zamanlı olarak öğretmen tarafından tutulan notlardır.

Soru: Oğlu ile babasının yaşları toplamı 52’dir. 4 yıl sonra oğlunun yaşı babasının yaşının 1/3’ü olacaktır. Oğlun yaşı şimdi kaçtır? (Not: Soruyu cevaplarken o anda aklınızdan geçen herşeyi aynen sınav kağıdına aktarınız. Puanlamanıza herhangi bir olumsuz yansıması olmayacaktır.)

Birinci Grubun Üyeleri: Emin ÇÖLAŞAN, Bekir COŞKUN, Özdemir İNCE, Mustafa BALBAY

Birinci Grubun Cevabı: Soru ilginç ya. Acaba öğretmenden bir tüyo kapabilir miyim. <ı>(Öğrenci “Öğretmenim sorudaki çocuk harp akademisi öğrencisi mi? Genç subay mı?” diye sordu. Bilmiyorum oğlum, konuyla alakası yok diye cevapladım.) 4, 3 ve 52 bunlar arasında da bir bağlantı yok ki. <ı>(Öğrenci homurdanıyor. Soruya bakıp el kol hareketleri yapıyor.) Hayret yani soruda neden baba ve oğulun adları yazılmamış. Acaba unutulmuş mu? (Öğrenci <ı>“Öğretmenim babanın adı Haso, oğlanın adı Memo’mudur diye sordu. Bilmiyorum diye cevapladım.) Acaba bu aile bir cumhuriyet nesli mi? O da yok. Yahu nasıl soru hazırlıyorlar anlamadım. <ı>(Öğrenci heyecanla kalktı “Öğretmenim dışarıdan jip sesi geldi. Askerler mi acaba?” diye sordu. Hayır dedim, öğrenci Tüh! diyerek sırasına oturdu.) Ya benimle babam arasında 20 yaş fark var yani 2 katı gibi. Bu aile de 3 katı. Bir tuhaflık var ama. <ı>(Öğrenci sürekli kapıya ve başını kaldırarak camdan dışarıya bakıyor. Garip bir durum) Eeee değerlerimize sahip çıkılmazsa sorularda bu hale gelir. Bu bir karşı harekettir aslında. <ı>(Öğrenci “Öğretmenim koridordan sesler geldi. Askerler olabilir mi?” diye sordu. Hayır dedim. “Hayret nerdeler bunlar” şeklinde mırıldanarak oturdu.) Bunların geleceği yok. Onlardan fikir alamadan da soru nasıl cevaplanır ki? Bu aileden bu coçuktan bu babadan adam olmaz. Ne yapacaz bunların yaşlarını ki. <ı>(Öğrenci “Öğretmenim bu soruda neden anneden bahsedilmiyor ki? Anne de çekirdek ailenin içinde değil midir” diye sordu. Yeter lan! Adam gibi soruyu oku, yakandan tutup atacam seni diye usulca cocuktan rica ettim.) Evet düzen bu hale geldi. Bizi bu hale getirdiler. Reaksiyonerci işte. Herşey elden gitti herşey. Soruya bak bunun neresinde güzelim vatanımdan bahsediyor. Neresinde, hiçbiryerinde. Bilinç yok ki. “52/4=13, 13-3=10 himmm..birde benden olsun etti mi 11. Cevapda 11 olsun. Gerçi 11 olsa ne olacak ki.

İkinci Grubun Üyeleri: Mehmet ALTAN, Eser KARAKAŞ, Ahmet ALTAN, Çetin ALTAN, Mehmet BARLAS, Hasan CEMAL, Murat BELGE.

İkinci Grubun Cevabı: Hımmm soruya bak. Ben en iyisi öğretmene bir soru sorayımda belki bir ipucu yakalarım. <ı>(Öğrenci “Öğretmenim bu soruda yer alan baba acaba asker midir?” diye sordu. Bilmiyorum, soruyla ilgisi yok dedim.) Ohh be neyseki asker değil. Asker olsaydı bilirdi öğretmen. Yani kafamın almadığı neden 4 yıl sonrasından bahsediliyor ki. Buradaki amaç nedir. <ı>(Öğrenci sağına soluna bakmaya başladı. Sıkıldı gibi.) Cümlede neden 1/3 diyorda mesala babanın yaşı 3 katı olacak demiyor. Gerçekten ilginç. <ı>(Öğrenci “Öğretmenim dışarıdan bir jip sesi geldi. Askeri jip olabilir mi?” diye sordu. Oğlum sen soruya odaklan dedim. Şükür! diyip burnunu silerek yerine oturdu.) Acaba babanın yaşını niye sormuyorlar ki. Yani bu soru hazırlanırken demokratik bir ortamda mı hazırlandı? Kim hazırladı. Hayret yani. Ayrıca bu sorunun Avrupa Birliğiyle ne alakası var. Olmaz ki ama. <ı>(Öğrenci el kol hareketleri yapıyor. İşaret parmağıyla batıyı gösteriyor. İlginç bir ruh hali.) Acaba bu soruyu yapamazsak bizi askere mi alırlar. <ı>(Öğrenci “Öğretmenim koridorlardan ayak sesleri geldi acaba askerler mi geldi?” diye sordu. Hayır oğlum ne alakası var dedim. Kapıya doğru şüpheli bakışlarla öğrenci sırasına oturdu.) Çocuğun yaşı sorulduğuna göre buradaki amaç acaba çocuğu asker yapmaya özendirmek mi? Bu çocuk ileride asker olur mu acaba? Eeeee sivilleşme olmazsa olacağı da budur. <ı>(Öğrenci “Öğretmenim bu soruyu askerler mi hazırladı. Bir parola olabilir mi?” diye sordu. Hayır evladım soruyu ben yazdım. Ne alakası var dedim. Öğrenci derin bir Oh! çekerek oturdu. Garip bir öğrenci.) Ya ne biçim soru.. Üç tane sayı var. 4, 3, 52 nedir bunlar ya. <ı>(Öğrenci “Öğretmenim acaba oğlanın 4 sene sonraki yaşını bulsak” olur mu diye sordu. Yeter be uyuz ettin beni, kodum mu oturtacam, adam gibi soruna bak diye çocuğa yavaşça seslendim.) Öğretmene bak. Otokratik bir anlayış işte. Asker herşeye burnunu sokarsa olacağı budur. Bu soru demokrasi olmadan, sivilleşmeden nasıl çözülür ki. Bize ne elalemin yaşından başından ya. İlginç “3 + 4+5+2 =14, 14-3=11”, Cevap 11 olsun gitsin. Ama bu sistemle eğitim olmaz. Olmaz böyle bir sistem.

Üçüncü Grubun Üyeleri: Ertuğrul ÖZKÖK, Serdar TURGUT, Pakize SUDA, Ayşe ARMAN

Üçüncü Grubun Cevabı: Himm bu yaz sıcağında ne sorusu ya. Geçiriyosan geçir hayret bişey. Öğretmenle biraz kafa bulayım. <ı>(Öğrenci “Öğretmenim sorudaki oğlanla babası arasında bir kuşak çatışması var mı acaba?” diye sordu. Konuyla ilgisi yok oğlum dedim.) Akşama ben en iyisi bir kırmızı şarap içeyim. <ı>(Öğrenci muzip bir gülümsemeyle soruya bakıyor, mırıldanıyor. Çok ilginç.) Aslında geçen yaz olduğu gibi Parise gitsem de şarap içsem. Ne güzel olur ya. <ı>(Öğrenci “Öğretmenim yaşları tahmin etmek açısından babanın hangi tür içkiyi tercih ettiğini biliyomusunuz” diye sordu. Konuyla alakası yok nerden bileyim dedim.) Yani oğlunu niye soruyosun kızı yok mu bu adamın. Aile tek çocuklu mu acaba. <ı>(Öğrenci “Öğretmenim bu çocuğun kardeşi var mı?” diye sordu. Ne yapacaksın oğlum, yok, yok diye yanıtladım) Artık Avrupalılaşıyoruz. Evlilik yaşı büyüyor, çocuk sayısı azalıyor. Güzel bir gösterge. <ı>(Öğrenci “Öğretmenim bu oğlanın gelecekte iyi bir gitarcı olacağına inanıyor musunuz? Şahsi kanaatinizi öğrenmek istiyorum” diye sordu. Sana ne lan!! Yeter be. Fıtık ettin beni. Adam gibi yaz yoksa kafanda gitar kırarım diyerek öğrenciye açıklamada bulundum.) Ooooo bu kafayla öğretmenlik yapılmaz. Hayret bişey. Biz kaçtayız. 4. sınıf. İlkokulda 1 yıl, ortaokul ve lisede 6 yıl daha var..Birde adam olupta, babamızın sözünden çıkmaz isek üniversitede 4 yıl okusak 11 yılllık cezaevi hayatımız daha var yani. Al sana cevap 11 işte. Ne oldu yani. Değdi mi bu kadar münakaşaya. Hayret yahu.

Evet ilkokul 4’de sorulan soru ve gruplar bazında cevaplar yukarıda. Gerçekten ne ilginç. Bu yazarların bugünlerine nasılda ışık tutuyor değil mi? Demekki geçen on yıllarda kendilerini hiç geliştirememişler. Tek boyut, tek yön..Zaten yazılarından da anlaşılıyor.

Ama tüm öğrenciler soruyu doğru cevapladıklarından bütünlemeyi geçmişler.

Ayrıca öğretmenlerin bu öğrencilerle (Şimdiki sıfatlarıyla anlı şanlı yazarlarla) ilgili yorumlarına da ulaştım. İlginçtir gruplar bazında öğretmenler tarafından öğrenciler hakkında sahip olunan kanaat ve yapılan yorumlar da aynı.

Bana ulaşan belgelerde yer alan öğretmenlerin öğrenciler hakkında ki yorumlarını yorumsuz ve katıksız şekilde aşağıda veriyorum.

Birinci Grup Hakkında Edinilen Kanaat : Konuya odaklanma, problemleri algılama ve çok boyutlu olarak yorumlama problemi var. Sebebi anlaşılamayan şekilde asker kelimesine karşı aşırı hassaslığı var. Her problemi doğrudan asker kavramına bağlaması belirli bir saplantının doğmasına yol açabilir. Bu zaafını çeşitli çevrelerin kullanması mümkündür. Paşasever seçkinci olması kuvvetle muhtemeldir.

İkinci Grup Hakkında Edinilen Kanaat : Konuya odaklanma, problemleri algılama ve çok boyutlu olarak yorumlama problemi var. Sebebi anlaşılamayan şekilde asker kelimesine karşı aşırı hassaslığı var. Her problemi doğrudan asker kavramına bağlaması belirli bir saplantının doğmasına yol açabilir. Bu zaafını çeşitli çevrelerin kullanması mümkündür. Liberal tosuncuk olması kuvvetle muhtemeldir.

Üçüncü Grup Hakkında Edinilen Kanaat : Konuya odaklanma, problemleri algılama ve çok boyutlu olarak yorumlama problemi var. Sürekli biçimde özel hayatındaki gelişmeleri karşılaştığı problemlerle bağlantısı olsun ya da olmasın ilişkilendiriyor. Teknik, siyasi ve ekonomik konularda yararlı olması mümkün değil. Turizm ve yemek işinden anlayabilecek kapasitede. Ivır zıvır kategorisinde değerlendirilebilinir.
 
Toplam blog
: 28
: 1654
Kayıt tarihi
: 22.08.06
 
 

İstanbul'dan tarih, ekonomi, siyaset ve kültüre ilgi duyan, güzel bir dille ifade edilen, edebi v..