Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '07

 
Kategori
Magazin
 

Ünlü merakımız ve ünlüler

Ünlü merakımız ve ünlüler
 

Hepimizde bir "ünlü" merakı vardır. Televizyonlarda, dergilerde, sinema filimlerinde, reklam filimlerinde gördüğümüz oyuncuları, sanatçıları, programcıları biryerlerde gördüğümüz zaman ağzımız kulaklarımıza varır. Ondan sonra da her önümüze çıkan eşimize dostumuza "Ben varya falanca oyuncuyu gördüm" diye böbürlene böbürlene anlatırız.

Şimdi mevsim yaz. Gazetelerde, TV'lerde sık sık bilmem hangi kadın oyuncunun bikinili fotoğrafları yayınlanıyor. "Kaçırdım" diye üzülmeyin, bundan önceki yazlarda da aynı tür fotoğraflar yayınlanmıştı, bundan sonra gelecek yazlarda da aynı fotoğraflar yayınlanacaktır. Ancak, bu fotoğraflarda sanıyorum fotoğrafı çeken arkadaşlar birazcık, (neyse yazmayım daha iyi, sonra blok editörü "eleştiri sınırlarını aşarak hakarete varan sözler" diye bu yazımı da yayınlamaz.) Fotoğrafı çeken arkadaşlar magazin gazeteciliğinden geldiklerinden ve çoğu çok eski arkadaşım Nurettin Soydan gibi "kıdemli" olduklarından, sanatçıların hep 15-20 yıl önceki fotoğraflarını yakalamak istiyorlar. Gazetelere, dergilere görüntü vermek için gittikleri kamp, plaj, havuz her ne ise yüzlerce kişinin bulunduğu mekanlar. Foto arkadaşımız "İşte bilmem kimin çok gizli fotoğrafları" diye sunduğu şeyi o anda belki en az yüz kişi izliyor. "Gizli" dediği fotoğraflar belli ki çektiği kişinin poposunun dibinden çekilmiş. Bir de fotoğraf baskıya verildiğinde, bizim foto magazin arkadaş şaşırıp kalıyor. O çok tanıdığı kadın ünlünün selülitleri her tarafından taşmış. Buna şaşkın şaşkın bakan foto magazinci, yılların bizlerden ve tabi ki o ünlülerden neleri alıp götürdüğünün farkında değil. O hâlâ 10-15 yıl önceki ünlünün düzgün ve pürüzsüz fotoğrafını yakalamaya çalışıyor. Eğer o ünlü erkekse, saçları, sakalları ve hatta göğsünün kılları ağarmış, göbeği sarkmış bir eski ünlü oluvermiş. Ünlü kadın ise, boyama ile beyazlaşmamış gözüken saçlarının altında, memeleri dik gözüksün diye yapılmış özel bikini üstü, artık yapılan doğumlardan kaynaklanan karın sarkmaları, baldırlarda gizlenemeyen selülitler ortaya çıkmış. Ama, foto magazinci arkadaş, elinde fotoğraf makinesiyle plaj plaj, havuz havuz, sahil sahil, yat yat dolaşıp bir zamanların güzel vücutlu ünlülerin fotoğrafını arayıp çekmeye uğraşıyor. Bu ünlülerin şimdiki durumlarını görünce de "selülitten" söz ediyor. Bir de "Böyle yakalandılar" diye yazıyor. Ne yakalanması güzel kardeşim, ünlü zaten herkesin ortasında ve herkes gibi bikinisini, mayosunu giymiş, çocuklarını da yanına almış denize giriyor. Bunun neresi yakalama!

Ya ünlüyü bir yerlerde gören ünlü meraklıları? Bu kadar tantanaya, şamataya ne gerek var Tanrı aşkına. O da sizin gibi bir insan işte. O ünlü sizi gördüğü yerde "vay doktora bak" ya da "mühendise bak" diyor mu ki sizler onları ve mesleklerini gözlerinizde büyütüyorsunuz? Ünlü diye bağrınıza bastığınız insanlar da hepimiz gibi. Onlar da yemeklerini yedikten sonra ağızlarını yıkıyorlar. Onlar da tuvalete gidip, sifonu çekiyorlar. Onlar da yatağa girdiklerinde hepimiz gibi sevişiyorlar. Onlar da mekânlar farklı da olsa banyo yapıyorlar. Üzülüyorlar, ağlıyorlar, acıkıyorlar, çocuk doğuruyorlar, diş çektiriyorlar, geğiriyorlar, kulakları çınlıyor, ağda yaptırıyorlar, saçlarını boyuyorlar, tuvalet kâğıdı kullanıyorlar, âdet görüyorlar, pet kullanıyorlar, hamile kalmamak için korunuyorlar... Kısaca hepimiz gibi insan olmanın gereklerini yerine getiriyorlar. Ve ben bunları onları küçümsemek için yazmıyorum. Yalnızca ortadan "parayı" kaldırdığınızda insanlığın nasıl "eşit" olduğunu göstermek istiyorum. Para dediğimiz şey ise doğa da olmayan ve bizim makinalarımız tarafından basılan bir kâğıt parçası olduğundan, pek kıymet-i harbiyesi olmayan "tedavül" aracıdır.

 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..