Ünlü olma yarışı

Ünlülerimiz tüm tv kanallarını kapsama alanlarına almış vaziyetteler; daha ünlü olmak için

Ünlülerimiz daha ünlü olmaları için ünlerini artıran jüri üyeleri de büyük bir ciddiyetle bazen birbirlerine bazen de ünlü yarışmacılara sataşıp duruyorlar.

Evren henüz daha yokken "büyük bir kaos" vardı diyorlar filozoflar. Ben de ünlüler daha ünlü olmadan önce jüri vardı desem…

Hafta sonu olunca hangi tv kanalını açsam ünlülerin daha ünlü olma savaşımları karşımda…

Bir de jüri üyelerinin yorumları…

Bu arada can havliyle görevini yapmaya çalışan sunucuların da ortalığı toplama çabalarından yorgun ve bitkin düşmelerini de göz ardı etmemek gerek.

O zamanlar Halkalı'da oturuyordum. Her çarşamba günü Yeşilköy Pazarına minibüs kalkıyor siteden. Bir gün minibüste kadınlar nasıl tartışıyorlar. Hülya, Melih ve isimlerini şimdi anımsayamadığım bir çok insan için. Kimi giyimini eleştiriyor, kimi davranışlarını, kimi konuşmalarını. Ben anlamaz gözlerle bakıyorum. Soramıyorum da bu denli tartışıldığına göre herkesin bildiğini benim bilmememe kızıyorum için için. Eve gelince söyledikleri televizyon kanalını açtım. Meğer BBG diye programmış insanları kıyasıya tartıştıran. On genci bir eve yerleştirmiş televizyon kanalı 24 saat yayın yapıyormuş. Her hafta da biri eleniyormuş. O zaman böyle birbirine saldıran jüri üyeleri yoktu da her hafta telefonla mesaj gönderen insanlar bir salonda toplanıyor onlar eleştiri yapıyorlar. Telefonla mesaj gönderip oy veriyorlardı.Zamanla yarışmalar evrim geçirdi, ünsüzleri ünlü yapmaktansa ünlüleri daha ünlü yapma formatını aldı. Biz de dokuz yıldır bunlarla oyalanır olduk.

BBG evinden sonra meşhur kaynanamız Semra Hanımın katıldığı gelin, damat adayları ve kaynanaların oluşturduğu "size anne diyebilir miyim?" programını izler olduk. Toplum ikiye ayrıldı Semra'cılar ve Sinem'ciler diye. Sonucu ağır oldu. Semra Hanımın oğlu Ata bir otel odasında ölü bulundu. Ünlü olma hayali yaşamını acı bir şekilde sonlandırdı.

Bu arada sabah ve öğleden sonra kuşağında ki adı kadın programları olan bazı tv programlarında Semra Hanım başta olmak üzere bir çok tanımadığımız insanların özel yaşamlarını dizi izler gibi izlemeye başladık.

Geçenlerde telefon çaldı. Baktım gizli numara. Genç bir kız sesi telefondaki ses. "Bana birkaç dakikanızı ayırabilir misiniz?" Ben de: "Neden size birkaç dakika ayıracağım, açıklarsanız kararımı ona göre vereceğim." dedim. Telefondaki ses: "Ünlülerin özel yaşamları için bir anket yapıyoruz birkaç sorumuz var yanıtlar mısınız?" dedi. Ben de: "Olabilir sorun bakalım" dedim. Önce: "Kaç yaşındasınız?" diye sordu. Ben de "59" dedim. Telefondaki ses: "Sizinle bu anketi yapamayacağız. Biz 15-55 yaş arasındakileri hedeflemiştik." Deyince ben de "Haklısın ben yaşamıyorum ki, bana soru sorup ne öğreneceksin. Ünlülerin yaşamı da ortalık yerde duruyor, ankete gerek yok. Haydi sana güle güle." dedim telefonu kapattım.

Şimdilerde anket sorusu sorulacak yaşı aşmış olan ben televizyon kumandamı bile ünlülerin daha ünlü olma savaşımı yüzünden özgürce kullanamıyorum.

Kimi "Şarkı söylemek lazım", kimi "Alaturka pop" kimi "Pop star", kimi "Bir dilek tut" kimi "Buzda dans", kimi "Ünlüler çiftliği" kimi de "Dans etmek lazım" kimi de "İtirazım var" deyip zorla evimize konuk olmak istiyorlar. Tabii kapıyı açmama gibi bir şansımız yok, zaten evin içinde gibiler. Televizyonun kumandasını elinize aldığınız anda karşınıza çıkıveriyorlar. Şimdi biz de başka bir program yapmalıyız "Bize bir şans lazım" diye. Oyuncuları da evinde uslu uslu oturup ünlülerin ünlü olma yarışlarını izleyip ünlü olma gibi niyeti olmayanlar olsa diyorum, ıııh olmaz. Yine buradan da ünlüler çıkar.

Armağan Çağlayan'la yaşamımıza giren Bülent Ersoy, Sema Çelebi ve Oray Yeğin ile devam eden jüri kavramını da unutmamak gerek bu arada...

Resim: http://sarkisoylemeklazimshow-tv.blogspot.com/search/label/Son%20Haberler