Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '09

 
Kategori
Deneme
 

Ünlü Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı

Ünlü Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı
 


Bu ‘pop-art’ın sembolü, popüler kültür ikonu(coca cola şişesini tasarlayan, Marlyn Monroe ve Elizabeth Taylor afişini tasarlayan ) Andy Warhol’un1960 lı yıllarda söylediği bir söz var. “Gelecekte herkes 15 dakikalığına da olsa ünlü olacak” ünlü olmanın artık bir değer olmaktan çıkacağını, sıradan insanlarında şöhret olacağını ama bunun çok kısa süreceğini söylemek istemiş.

Andy Warhol’un kehaneti günümüzde gerçekleşti. Şimdi sıradan insanlar çok kısa süre içinde olsa şöhret oluyorlar. Sonrasında ise bu şöhreti korumak için düştükleri durumu herkes görüyor.

Sadece sıradan insanlar mı şöhretlerini korumak için gülünç duruma düşüp sürekli taviz veriyorlar. Günümüzde bizim ünlü diye nitelendirdiğimiz bir çok kişinin, bu ünü devam ettirmek için yaptıklarını hayretle izliyoruz.

Bu ünlü olma psikolojisi nasıl bir şeydir ki insanları maymuna çeviriyor. Hep ünlü olduklarını sananların söyledikleri bir şey var: Şöhreti taşıyabilmek.

Şöhretli olmak taşınması çok ağır bir yük mü? Sürekli taviz verilmesi mi gerekiyor. Onları bu tavizleri vermeye iten nedir?

Ünlü aktör, Marlon Brando "Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey, kendi hakkında yaratılan efsaneye inanmasıdır." diyor.

Ünlüler kendilerini tanrısallaştırıyorlar mı? Bu sorunun cevabı ünlü psikolojisini anlayabilmekte sanırım.

Şöhret tarif edilmesi çok güç bir şey. Yaşanması gerekir. Yada yaşayanların gözlenmesi. Şöhret bir hastalık insan ne yaptığının farkına varmıyor. Çoğu ünlünün çocukluğu yoksulluk içerisinde geçmiş. Bazıları büyük dramlar yaşamış. Terkedilmiş, dövülmüş , tecavüze uğramış. Onları bu psikolojiye iten geçmişte yaşadıklarının kendilerinde bıraktıkları izleri silmek. Yaralılar aslında bu yaraları kapatmanın yolu da belki daha ünlü olmak en ünlü olmak.

İçlerindeki boşluğu doldurmak için her şeyi yapıyorlar. Sevgi arayışındalar ama bunu uzaklarda arıyorlar. O yüzden bulamıyorlar sürekli sevgili değiştiriyorlar. Hepte en yanlış kişileri buluyorlar. Doğru kişiyi bulduklarında onları seven kişileri ihanet ediyorlar.

Çok bencil ve kıskançlar. Böyle birilerinin dostu olması da mümkün değil. Sadece etraflarında onlara ne kadar güzel, ne kadar özel olduklarını söyleyen insanlar var. Kendi yarattıkları hayal dünyasında yaşıyorlar. Kimseyi desteklemezler, etraflarında ileride kendilerine rakip olacağına inandıkları kişiler varsa hiç düşünmeden harcarlar.

Aslında bulundukları durumun farkındalar. Etraflarındaki kimseye güvenemiyorlar. Kendileri herkese çıkarları için yaklaştıkları için, diğerlerinin de aynı şeyi yaptıklarını düşünüyorlar. Gerçek sevgiyi arıyorlar aslında çaresizce. Bazıları buluyor. Bulduklarını sanıyor. Sıyrılmaya çalışıyor. Evimin kadını oldum diyor. Mutluluğu buldum diyor. Sonra bir bakıyoruz. Gene ekranlarda eski şöhretini yakalamak için her şeyi yapmaya hazır. Ama köprünün altından çok sular akmış.

Kameraların önünde olmak gerçekten çok büyülü bir şey. Onun tadına varan aynen uyuşturucu müptelası gibi sürekli orada olmak istiyor. Daha çok, daha çok şöhret, az yetmiyor. Tek istedikleri hayattan bekledikleri daha ünlü olmak çok ünlü olmak.

Bu tüm ünlüler için geçerli değil. Donanımlı, eğitimli, ünlü olmayı hazmetmiş, ünlü olmasa da kendinin değerli olduğunu bilen kişiler bu handikaptan kurtuluyorlar. Bunu yapamayanlar ne yazık ki medya maymunu oluyorlar.

 
Toplam blog
: 72
: 3894
Kayıt tarihi
: 20.09.09
 
 

Evli bir çocuk annesiyim. Eğitim alanında çalışıyorum. Felsefe, sosyoloji, edebiyat alannda atöly..