Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '08

 
Kategori
Anılar
 

Unutamadıklarımdan bazıları

Bugün "çizmek" dedinde birden geçmişe dönüverdim...genç kızlığa yeni geçtiğim yıllara.. Almanya'da bir üniversitede hemşirelik öğrencisi olan ablam ayakta durabilmek için de ufak tefek işlerde çalışır yaşlı kadınlara istemeye istemeye sağlık bakıcılığı bile yapar bunları da hep mektupla bize yazardı, aslında diğer iki ablama yazardı onlarda sesli okur hepimiz dinlerdik, ben çocuktan sayılırdım daha.

Şahsıma mektup yazılmazdı ama posta kutusundan almak benim en büyük merakım ve de görevimdi ev halkı eve toplanana kadar mektup açılmazdı yemekten sonra seyredilen tv dizileri gibi zevkle dinlerdik, bazen ağlar bazen gülerdik, onu çok özler daha sık gelmesi gerektiğini cevaba döşenirdik hemen. Sömestre tatillerinde çalışmaz, gelir hem istemediği hemşirelikten başka bölümlere geçebilmek için ders çalışır hem de bizlerle birlikte olur kapı dışarı çıkmadan sessizce geri dönerdi, bu sessizlik daha sonraki yıllarda da hep devam etti, her geldiğinde ne o bizimle mutlu oldu ne de biz onunla.. O zamanlardaki bu geliş gidişlerde tek güzel yan ise getirdiği hediylerdi tabii, parası olmadığı için çoğuncası yaşlı kadınların ona hediye ettikleri abuk subuk şeyleri kullanmaz bize getirirdi...biz bayıla bayıla kullanırdık.

Birde en iyi hediyemiz ucuz buldum aldım dediği parça kumaşlar olurdu, desen desen, renk renk kumaşlardı, valiz açılınca kumaşlar tüm cazibeleriyle ortaya çıkar havada uçuşurdu bu benim bu senin kavgalarıyla..bu heyecana katılmayan ve elini dokunmayan tek kişi ikinci ablam olurdu, o zaten gece gündüz kumaşların içinde olan bir lisede okuyordu son sınıftaydı, haftasonları da bir iş bulmuştu istemiyerek başladığı mesleğine ömrünü vereceğinden habersiz geçici gözüyle bakarak gidip geliyordu, kumaşlar emek isteyen şeylerdi öylece duruşlarının ne önemi vardı ki ona göre sevinmenin de bir alemi yoktu, çünkü ona iş gelmişti, hediye değil..

Hayıflanmasına fırsat vermeden, evde terzi varken onca kumaşı kim dikecekti başka birimi? tuaf olmayın kızım derdi mavişim..en afillisi anneye der, bundan bana güzel bir döpiyes olur diye ayırırdı...bir seferinde ben mavi çiçekli bir kumaşı kapıvermiştim ellerinden..bir iki yıl sakladım köşe bucak..bir bahar günü aldım meşhur kağıtlarımdan birini ve çizdim elbisemin modelini bir güzel..akşamı zor ettim ablam gelince her türlü yalakalıkla gösterdim çizdiklerimi..tamam tamam dedi gel yarın atölyeye keselim patronla..dikeriz..kendim çizmiştim muhteşem bir model olacaktı..biraz abuk buldular atölyedekiler, nerden buldun kızım bunu dedi bir arkadaşı, ben çizdim dedim gururla ama pek bi aşağıladılar alışılmışın dışındaki modelimi..olsun yinede diktiler..o benim için çok önemli mavi çiçekli elbisem çok önemli bir randevüye eşlik etmiş, hayatımın baharında önemli bir kişiyle önemli bir buluşmada sıkı bir yağmur yemiş, ucuz kumaş büzülüvermişti, geri açılmayacak diye çok üzülmüş eve gelir gelmez ütüyle açmaya çalışmıştım..saçlarımın ıslaklığı umurumda bile değildi öncelik elbiseydi.

O gün askıya asıp hayatımın sonuna kadar bu elbiseyi bir daha giymem artık diye dolaba terketmiştim, giymedim de..o'nu da o günden sonra bir daha hiç göremeyeceğimi biliyordum... görmedim...çok değerliydi ikiside ama bazen değerler de sadece hatırlanmak içinmiş yıllar geçsede o yağmurlu gün, mavi elbisem ve o..hep aklımın bir köşesinde belirir..hüzünlenirir beni yağmurlu her nisan akşamüstünde...yada yeni bir elbise modeli çizmeye kalkıştığımda....

 
Toplam blog
: 4
: 794
Kayıt tarihi
: 22.05.07
 
 

Doğayı çok seviyorum, içindeki otu böceği, hayvanları çok seviyorum, köpeğim beni yaşama bağlıyor, t..