Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '06

 
Kategori
Sinema
 

Unutamıyor musunuz, doktora gidip onu hafızanızdan sildirin...

Unutamıyor musunuz, doktora gidip onu hafızanızdan sildirin...
 

Çok sevdik; ama ayrılık çanları ruhumuzu örseleyerek çalmaya başladı. Direnemedik ve sevgimize rağmen ayrıldık. Hayat eskisi gibi olabilir mi artık? Mutsuzsak yaşamdan, en kötüsü de kendimizden tat alamıyorsak artık, yapacak tek bir şey kalıyor geriye. Doktora gidip hafızamızda onunla ilgili tüm anıları sildirebiliriz.

Sil Baştan (Eternal Sunshine of the Spotless Mind) filmini izledim dün. Joel (Jim Carrey) ve saçlarının rengini sürekli değiştiren Clementine (Kate Winslet) iki yıllık beraberlikten sonra ayrılırlar ve birbirlerini unutamazlar. Hayat artık boğazlarına düğümlenen acı bir kahve tadındadır. Clementine’in bir doktora gidip hafızasında Joel ile ilgili tüm anılarını sildirdiğini öğrenen Joel de aynı yolu takip etmeye karar verir.

Her şey göründüğü kadar kolay değildir; çünkü işlem başladığında sevilenle ilgili anılar bir bir terkederken Joel’i, bitmiş güzel bir ilişkinin olmasının hiç varolmamış olmasından çok daha iyi olduğunu görür. Donmuş Charles nehrinin üzerine uzanmış el ele yattıkları anda ‘Şu an hayatımın en mutlu anı.’ dediğini anımsar Joel. Bu anı da diğerleri gibi onu terkedecektir. Bu kadar yalnızlığa dayanamayan Joel, göz göre göre seven kalbindeki güzelliklerin silinmesine izin vermemeye karar verir. Pişmandır; ama silme işlemi çoktan başlamıştır.

En önemlisi filmde, karşımızdaki insanda başta sevdiğimiz onu o yapan özellikler zaman geçtikçe ve tekdüzelik arttıkça nasıl da gözümüze batar, olumsuz olarak karşımıza çıkar onu görürüz. Nasıl sevgilerden sıkıntı ve sevgisizlik yaratırız onu anlarız; nasıl kendi ellerimizle aşkımızı boğduğumuzu. İyisiyle kötüsüyle yaşanan sevgiler aslında bizi biz yapan şeylerdir, bizi ruhumuz acılar dolu olsa da ayakta tutan.

“Masum ahlaklı kadınlar nasıl da mutlu!
Dünyayı unutmuş ve dünyanın unuttuğu.
Pırıl pırıl zihnin sonsuz günışığı!
Tüm kullar kabullendi ve hepsi boyun eğmek istiyor.”

Filmde Alexander Pope’un ‘Eloisa to Abelard’ şiirindeki işte bu mısrasından esinlenilmiş. Ne de güzel olmuş. Sevgilinizi, eşinizi yanınıza alıp bu filmi izleyin ve onunla yaşanan tüm anlar için şükran duyun. Bırakın ilişkiniz nefes alsın. Ya da sonu olamayan bir ilişkiye mi başlıyorsunuz, durmayın. Acısıyla tatlısıyla yaşanacak o tılsımlı anlar kaçırılmayacak kadar kıymetli.

Son olarak, filmin Charlie Kaufman ve Michel Gondry tarafından yazılan senaryosunun daha taslak aşamasındayken oldukça ilgi çektiğini ve En İyi Özgün Senaryo dalında Oskar’ı kucakladığını hatırlatayım. Gerçekten muhteşem, sıcacık bir film...

 
Toplam blog
: 132
: 3374
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Odtü mezunu; edebiyat ve sinema düşkünü biriyim. AFSAD’ta fotoğraf, Sinematek’te film yapımı üzer..