Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Unutmak gerek seni.

Unutmak gerek seni.
 

Bazı kararlar almıştı , ya da alması gerekmişti. Merdivenleriyavaş yavaş çıkmaya çalışırken, olayların netleşmesine, çözülmesine şaşırıyordu.

Çok şey yaşamadım onunla, diye düşündü. Duygu çapım küçüktü ona karşı. Yine de, bu kadarcık duyguya, bu tepkiyi nerden bulup çıkardım, anlamadım.. İpin ucunu nerde kaçırdım, onunla rolleri ne zaman değiştim anlamadım.

Kırmak için kozamı, ne kadar uğraştım. Aslında, belki de kıracaktım da...

Ya da şu anda, yüregimi acıtanlar, kırdığım kozamın sırçalarıdır, kimbilir?? Diye düşündü. Sanki gerçekten içi acımış gibi, eli ile göğsünü tuttu.

Eskiden olsa, sol yanımdan yara aldım derdi. Ama almadı, almamıştı galiba. Ne yarası, ellerini bile tutmadan, Neden bu kadar duygusal bir girdaba soktum kendimi diye sorguladı kendisini...

Ben yaptım, sen değil. Belki de bendeki bu geçişler KORKUTTU seni. Ama sana söylemiştim. Alışırım sana, diye geçirdi içinden.

Buna rağmen, neden bu kadar çabuk ve kolay oldu vazgeçişlerim ve asla geri dönmeyişlerim. Zaten o da alıştığı gibi, çok içten çağırmamıştı.

Sana olan, buz kalıbı etkim ne zaman başladı. İç çekişlerimiz ne zaman kesildi. Sana ait olan sözcükler, beni heyecanlandırmıyor ve ben buna şaşırıyorum.. Her gün biraz daha azalacak sana özlemim biliyorum. Diye mırıldanarak, kapıyı açmaya çalıştı. Sanki aklına unuttuğu birşey gelmiş gibi başını kaldırdı.

Oysa sana gökteki yıldızlarımı açtım. Yıldızlarımı, ay ışığımı anlattım. Şiirlerime aldım seni. Rüyalarımda çiçekler getirdim. Küf kokan aşklarını hatırlattım sana.

Gönül, şimdi, seni özlese bir dert, özlemese başka bir dert ... Bu yüzden vazgeçti senden anlıyor musun?? İşte bulduğu buydu. Aradığı tam kelime ve düşünceyi bulmuştu. Bu yüzden kendisi kırmıştı, kendi kanatlarını.

Simdi mi? Seda'nın, dudağında belli belirsiz bir gülümseme, hüzün taşıyan gözlerinde azıcık bir sevinç, yıpranmış bir ruh ve birikintiye dönmüş sözcükleri birer birer seven bir kadın vardı.

Aklına geldikçe, inadına gülümseyen bir kadın. Bana yakışmadı düşündüklerim. Ama, zaten bunları düşünen, ben değilim. Sol yanımdaki aşk ve ilham perim düşünüyor. Şimdi bunları, adamın yüzüne söylese, neler düşünürdü kimbilir.

Az sonra geçecek, bir süre sonra, azalacak, senin sözlerinin ve sessizliğiniz sıkıntısı ve kelebek etkin diye mırıldandı.

Doğruca banyoya gitti. Aynaya bakarken kendini daha bir beğendi. Daha bir emin ve güvenli bakıyordu. Çözmüştü. Sorunun kaynağını bulmuştu. Aslında sorun da , çare de kendisi idi. Bunu anladığında belli belirsiz gülümsedi...

Sahi, dertlerin üzerine elimi hafifçe koyabilmeyi ve bunları sevmeyi, ne zaman öğrendim ve ben nasıl bu kadar büyüdüm, olgunlaştım?? Bu da senin kelebek etkin sanırım. Bak bana bişey katmışsın. ACILARINDAN sonra.

Beraber soluk alabilmeyi, verebilmeyi, birbirini bütünlemeyi, tamamlamayı, tanımakta olduğun insan için, güzel şeyler düşünmeyi istemişti. Müthiş bir mutluluktu. Yinede; tıpkı şarkıdaki gibi gerçekler vardı.. aralarında

''Sen imkansızımsın, sensizlik imkansız, aşk imkansız.'' Tıpkı şarkıdaki gibi diye düşündü. Ama ben senden ... gerisini getiremeen değiştirdi düşündüğünü.

Nasılda korkmuştum sana alışmaktan. Bilinmeyeni nasıl severdi ki insan. Ya da neden bu kadar sevgiye acıkmış hali vardı.. İstemiyordu bu işi uzatmayı, zorluyordu, zorlanıyordu. Ama bırakıp giden olmayı istemiyordu.

Bir keresinde aramamıştı adamı ve çıkmamıştı telefonlarına , adamın ''Beni böyle yüzüstü bırakıp gidemezsin ''demesi çok acıtmıştı içini. Şimdi de '' unut beni '', diye bir şarkı var. Kulaklarımda gezinen , ama sözlerini henüz duymadığım bir şarkıydı .

Sen söylesen öğrenirim… Bunu sen söylemelisin. Sen söylemezsem gidemem diye düşündü. Bu da senin etkin olsun.

Bir yürekten kolay kopar mı özlemler, beklemeler ve merak etmeler..Birisi koparken diğer yürekten, acılar gereklimidir. Diğer yürekte , çoğalmakla mı başlar aşklar, aşkı, sevgiyi değil de, zamansızlıkmı korkutur. Bir umursamazlıkmıdır?. Bu duygularımın sebebi diye geçirdi.

Banyodan çıkıp salona giderken, iyice rahatlamış, nerdeyse büyümüştü.

Unutmak gerek, uyumak gerek, uyuyup iyileşmek gerek, neremi acıttı bu özlemek bilirmisin. Ne sağ yanımı, ne sol yanımı, Şeffaf sessizliğin içimi acıttı. Bencilliğin adı, SEN mişsin, dese, üzermiydi adamı.

Kafasının karışmaya başlaması ile dahada yoğunlaştı duyguları.

GURUR MU diye düşündü? Yok benim öyle bir servetim. Aşkda gurur olmaz, demisti birisi, kulağıma eğilerek , kimdi onuda unuttum.

Aşk mı??Ama ben seni SEVMEDİM BİLE .

Beni merak etme. Acılarımı da geçiririm , içimdeki sana ait , darp izlerini de.. Ve unuturum seni üç güne kadar. Olmazsa bir hafta, bir ay, bir kaç ay... Ne kadar sürerese işte. Bende zaman bol.. Ama neden tüm yaşananları unutmak ister ki insan? Ne büyük acı !

Sana yaptığım, tüm taşkınlıklarımın adını şımarıklık koydum, sense; kaprisli dersin, alıngan dersin. Hele bir iki gün geçsin. Bak bakalım kalmışmı sana duygusallığım. Yada sana sitemim. Diye geçirdi içinden.

Düşüncelerim, içimdeki küçük kız çocuğuna ait , ama artık ona izin verdim. Hayatımın hangi duygusunda bana katılır. Bendeki büyüyen yanımı çocuklaştırır, tekrar şımartır ve diriltir beni. Bilmiyorum.

En sevdiği içkiyi hazırladı kendisine, sert olmasın diye biraz daha süt ilave etti.Şerefe dedi yavaşça. O da severdi malibuyu.'' Sana içiyorum.'' Bir keresinde, adamda yapmıştı.

Bu sözler, benim içimdeki küçük kız çocuğuna , yani bana itiraflarım Birazdan ÖZGÜR OLACAĞIM AFFEDİNCE SENİ , tekrar eski ben olacağım. Affetmezsem seni, sana esir kalacağım.

Sen mi ...olmadı işte.
SENİ AFFEDİYORUM, ve artık. BİTMELİSİN...

 
Toplam blog
: 141
: 1767
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Önce anneyim, sonra eş, abla ve annemin kızıyım. Elbette yazmayı ve okumayı seven biriyim. Emekliliğ..