Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '13

 
Kategori
Deneme
 

Unuttuğun bir nefes

Unuttuğun bir nefes
 

Ey sevgili hayat, cıvıldaşıyor dallar da kuşlar, sevgililer dolaşıyor bağrın da aşık, deniz özgürce şarkılar söylüyor sahillere vura vura, dalgalar alkış tutuyor kıyıda. Elinde bastonu kolunda 40 yıllık hayat arkadaşıyla yürüyor, buruşuk kalplerine sarılaraktan bir çift ve onlara gülümseyerek geçiyor geçlikleri yekpare bir taş gibi parlayan henüz taze evli olanlar. “ Sen yaşlılığın ne demek olduğunu bilemezsin, ama ben geçliğin ne demek olduğunu biliyorum” I know what it is to be young"

Yaşamak güzel şey be kardeşim, demiş şair. Kim ister ki ölmeyi? Nedense hep yaşamın yüzü sıcaktır, ölüm ise soğuk. Oysa ben yaşam kadar seviyorum ölümü de ve onları tıpkı iki aşık gibi yakıştırıyorum birbirine. Anlatılan, bilindik bir tevatür vardır: Azrail kendisine verilen görevden dolayı cenabı Allah’ a serzenişte bulunur: “Allah’ ım verilebilecek en zor görevi bana verdin, şimdi insanoğlu beni kötü bilecek bütün öfkelerini bana savuracaklar “Bunun üzerine Cenabı Allah da “ merak etme, ben seninle onlar arasına öyle sebepler koyacağım ki ne sana öfke duyacaklar ne bana”

Yaşamla ölümün buluşması, iki sevgilinin birbirine kavuşması gibidir. Mevlana yürekli olanlarsa ölümü de aşarak, Şeb- i Arus şerbeti içmek için sabırsızlanırlar. Yaşamak güzel şey be kardeşim. Ölmek de. Ve yaşam kadar gerçektir ölümde. Descartes bir arkadaşına yazdığı mektubunda şöyle der: “Hayatı korumanın çarelerini bulmak yerine, çok daha kolay ve daha emin bir yol buldum: Ölümden korkmamak” benimse bu cümleden anladığım: Ölümsüzlüğün peşinde koşmaktansa, yaşamayı tercih ediyorum, ondan kaçmaktansa yaşamı kovalamayı yeğliyorum, gelmesi kaçınılmaz bir sonu kabullenerek korkmadan teslim olmak.

Yaşamak güzel şey be kardeşim… Ölümden sıkça söz ediyorum diye dostlarım kızıyorlar bana. Kızmayın, ben ölümle barıştırmak istiyorum insanları. Hiç kimsenin ölümü sevindirmez beni, aksine üzülürüm, kim bilir yapmak istediği ne kadar çookkk şey vardı, gerçekleştirmek istediği hayalleri, kabul olmasını beklediği duaları ve bütün yarım kalmışlıklarına üzülürüm.  Her ölüm zamansızdır, ama her ölüm zamanındadır, vakit geldiğinde biriktirdiğimiz tüm güzelliklerle birlikte; taşan ve birikenin kavuşması gibi ellerimizi uzattığımız o sevgilinin kollarına teslim edeceğiz ruhumuzu. Ve arkamızda bıraktığımız her şey için onlar üzülecek ya da sevinecek, biz ise kendimizin bile farkın da olmadan beklediği o sevgilinin kollarında sonsuz bir hayatın eşiğin de olacağız. Ve sevdiğimiz her şeyi yanımız da bularak uyanacağız. İnanın bana ölümü düşünmek güzeldir, diri tutar insanı!

Her bir giden memnun ki yerinden

Çok seneler geçti, dönen yok seferinden.

 
Toplam blog
: 48
: 175
Kayıt tarihi
: 19.08.13
 
 

Çok bildiğimden değil anlamak ve anlam kazanmak için yazıyorum, anlamlarla var olmak adına, herke..