Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Unutulan çocuk

Unutulan çocuk
 

Furkan.Yenice'nin yakışıklısı.


Yıllarca, otobüslerle seyahat ettim.
İki çocuğumda, otobüslerde ayaklarımın altında uyuyarak gidip geldiler.
Çanakkale, Batman hattında.
Bir defada ya da aktarmalarla, 1800 km.
Param olsaydı da, koltuk satın alabilseydim.
Otobüslerde unutulan battaniyeler, ayakkabılar, emzikler, oyuncaklar, hırkalar… Neler neler…
Yalnız çocuklarımı, hiçbir yerde unutmadım.
Bir maaşla, onların en iyi giysileri almalarını sağladım.
10 yaşına girmeden ikisini de alışverişte ve beğendiğini almada özgür bıraktım. Doğru harcamayı da öğrettim.

Bir yolculuk sırasında, otobüs yola koyuldu.
Kaptanı, birkaç km. sonra bir taksi durdurdu.
Dinlenme tesisinden bizim otobüse yetişenler, bir çocuğu otobüse bindirip, herkese gösterdiler.
-Bu çocuğun ailesi var mı otobüste?
Bir kadın çığlığı bastı.
-Aaaaa bu benim oğlum, şimdi buradaydı(!)
Gülüşmeler… Birisi çocuğu ışınladı mı ne.
Kadın, çocuğunu unutmuştu, dinlenme tesisinde.
Kocasıyla azıcık hırlaştılar. Konu kapatıldı.

Zaman zaman oto garajlarda, ilginç malzemelerin unutulduğunu duyarız.
Köpeğini unutan. Papağanını bırakan. Ayakkabısını tekini unutanlar.
Birde ocakta, yemeği unutanlar var. Gazı açık unutanlar. Musluğu açık unutanlar. Aracını park ettiği yeri unutanlar. Adamın karnında makas unutanlar. Alışveriş yapıp, aldıklarını markette unutanlar. Pantolon giymeyi unutup, işe gidenler… Unutanlar… Unutanlar…
Neler neler…

Unutmakla, büyük facialarda yaşanıyor böylece.
Bir de otomobillerin içinde unutulan, köpekler (başka canlılar da var) var.
Bütün kapıları kilitli, camları kapalı, sıcak bir ortamda bırakılan ve otomobilin içinde havasızlıktan ölen köpekler…
Bir canlının ilgisizlikten ve vurdumduymazlıktan, boşu boşuna ölmesi ne kötü.
Ne yazık ki, böyle kilitli camları kapalı otomobillerde çocuklar da unutuluyor.
Ne yazık ki, ölüyorlar da.
Acı ama gerçek.
Bir çocuk ölüyor.
Bu nasıl bir davranıştır, bilemiyorum.
Çocuğu ölen kişinin, abuk sabuk mazeretleri…

Adam, bir başka ilçeye eşini bir özel güne götürüyor. Belirlenen saatte eşini alıp eve dönecekler. Beyefendi, bir yerlerde birkaç saat takılıyor. Binip aracına, ilçeye geri dönüyor. Evinin kapı zilini çalıyor. Çıkan yok. Eşini merak ediyor. Kayınvalidesini arıyor. İlçe içindeki arkadaşlarını arıyor. Eşi yok. Neredeyse polise gidecek. Eşi arkadaşının arabasıyla eve gelince, ancak hatırlayabiliyor olayı. (Bu olay gerçektir. İsimleri bende saklı)
Ben buna unutmak derim. Bu bir gerçektir. (Hanımı adamcağızı bu hayattan belki de bıktırmıştır. Ne bileyim. Adam unutmuş işte.)
Ben buna gülerim.
Unutmak böyle, masum bir şekilde sonuçlansa, gülerim.
Ne yazık ki, hep böyle olmuyor.
Bütün unutkanlıklar, böyle komik sonuçlanmıyor.

Unutmak, eğer bir sorumsuzluk sonucu gerçekleşmişse çok acı sonuçları olabiliyor.
Bir öğretmen arkadaşımı, bir otomobilden bir çocuğu indirirken gördüm.
Beş yaşlarında bir çocuk.
Zıpkın gibi, sevimli bir çocuk.
Güneşin altında, fırın gibi olmuş otomobilden çıkmış ıslak bir çocuk.
Saçlarının ucundan, ter damlıyor.
Sinirden ağlıyor.
“Bıraktılar beni. İnme dediler.”
Çocuğu aldık öğretmen evinin balkonuna. Ilık bir içecek yaptırdık. Koyduk önüne.
Sakinleşen efeye sorduk.
Adın ne senin?
-Furkan.
Soyadın?
-Öztürk.
-Adamım, nereye gitti, babanla annen?
Furkan, ılık portakalı içince kendine geldi.
-Babam şöyle gitti, diyerek eliyle gittiği yönü gösterdi.
Ya annen nereye gitti?
-Annem berbere gitti. Traş olacakmış.
Biz masadakiler gülüştük. Furkan’ın kuaförden haberi yok. Çünkü köyde yaşıyor.
Arkadaşım, öğretmenevi içinde bulunan kuaföre gidip, Furkan’ın annesini buldu.
Furkan’ı teslim ettik annesine. Furkan’ın bir küçük kardeşi daha var. İkisi birden çıktılar dışarıya kuaförden. İki küçük delikanlı.
Annesinin, bizden haberi yok.
Bizim Furkan’dan, çok haberimiz var.
Furkan’dan bana fotoğraflar kaldı.

Niye unutur insan?
Niye ihmal eder bazı şeyleri?
Bir anlık unutmak, küçük ve basit hareketler bizi büyük tehlikelere itebilir.
Mazeretimiz hep hazırdır.
Unuttum/Unutmuşum.

Bir arabesk söz vardır.
“Unutanlar da bir gün unutulur.”
Ya da;
”Unutulanlar, unutanları asla unutmaz.”

Paranızı, otomobilinizi, ceketinizi… Ne bileyin bir şeylerinizi unutun bir yerlerde.
“Çocuklarınızı unutmayın.”
Bir ömrü paylaştığınız, ”eşinizi” unutmayın.
Bazıları da, ”anne, babalarını” unutmasın cami avlularında.
Bazen, ”unuttum” demek mazeret değildir.

-Furkan! Bana neler yazdırdın. Seni unutmayacağım.
Unutmayacağımız çok şeyler var, kısa ömrümüzde.

Ben unutmayacağım.
Siz de unutmayın.

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..