Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '17

 
Kategori
Kültürler
 

Üreten Çocuklar, Garibanlar

Üreten Çocuklar, Garibanlar
 

2016 yılı Nisan ayının sonları Eskişehir’in “Alpu” ilçesinin uzak bir köyündeyiz. Bölgede sulama kanalı yapılacak. Bizim arkadaşlar da kırma eleme tesisi yapacaklar. Baraj inşaatında çalışacak işçiler için konteyner evler, yemekhaneler ve birkaç yüz metre ileride çadırlar var. Çadırların çevresinde çocuklar oynuyor. Arkadaşlar işe başlıyor derken çocuklardan biri geliyor. Kim bunlar diyorum, bizim arkadaş benim çırak diyor. Ama çocuğa sordukça başka bilgilere ulaşıyorum.

Çocuklar çadırda kalan ve Güneydoğu Anadolu’dan gelen Arap asıllı ailelere mensup bu grup her yıl Nisan ayında gelir, çadırlarını kurar, “Eylül” ve “Ekim” aylarına kadar çalışır sonra da geri dönerlermiş. Bu arada altıncı sınıf öğrencisi olan bu çocuk iki sene sonra “TEOG” sınavına girecek, kendi çocuklarımın hayatıyla, kendi çocukluğumla kıyaslıyorum. Belki “TEOG” sınavı esnasında belki de tarlalarda tarım işçisi olarak çalışacakları için sınava dahi giremeyecekler. Domates, biber, salatalık sofraya nasıl mı geliyor zannediyorsunuz? Komisyoncular, komisyoncular kazanan hep komisyoncular. İşçi umutsuz, çiftçi umutsuz. İşte böyle…

Yer başkent Ankara. Polis Bolu istikametine giden bir tırı durduruyor. Tırdan Güneydoğu Anadolu’dan Bolu’ya gitmekte olan fındık işçileri çıkıyor. Havasız, camsız bir tırın içinde tam tamına seksen kişi var. Polis yolculuğa böyle devam edemeyeceklerini ve haklarında işlem yapılacağını belirtiyor. Vatandaşlar itiraz ediyorlar. Aç ve işe ihtiyaçları olduğunu belirtiyorlar. Direniyorlar. Sonunda Ankara Büyükşehir Belediyesi otobüs tahsis ediyor da Bolu’ya gidiyorlar. Fındık işçiliği de zor iştir. Her taraf çamur çorak ve sülükler içinde fındıklar elle ve tek tek toplanır. Öncesindeki işçilik, ağaçların dikilmesi, yetiştirilmesi, büyütülmesi, içinin temizlenmesi, gübrelenmesi, sıklarının alınması vs. Sofraya gelen kuruyemiş olarak kullanılan, çikolatanın vazgeçilmezi olan fındığın hikâyesi aslında budur.

Birçok üretim dalında tekstilde turizmde de hikâyeler bu hikayelerden çok da farklı değil. Ucuz emek, yersiz yurtsuzlaştırılmış işçiler, kazananlar ve kaybedenler. Şimdi o işçi grubuna bir de Suriyeliler eklendi ve alt tabandaki işler azalacak, paylaşan sayısı artacak. Ancak üsttekilerin kazançları daha da artacak. Çünkü alttakiler her geçen gün logaritmik hızla artarken artarken, üsttekilerin artışı doğrusal.

Açıkoturumlar kapalı oturumlar, tartışanlar tartışılan konular var. Savaşlar ve şehitler var. Alttakiler savaşı da, üretimi de yaparken üsttekiler ve üst sınıf ağır ve pis işlerden kaçmak için çok ama çok güzel konuşuyor. Tüm dünyada olduğu gibi...

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..