Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '14

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

Üreticinin sipariş külfeti, uyanıklığı, artı müşterinin prova tembelliği, eşittir hazır giyim

Üreticinin sipariş külfeti, uyanıklığı, artı müşterinin prova tembelliği, eşittir hazır giyim
 

Hazır giyim bu da, niye var? Neden tercih ediliyor? Hazır giyim ideal giyim değil ki; kime uyuyor, neden uyuyor?

Üretene de kullanana da kolaylık sağlıyor, külfeti yok; ama yani kullananların pek mutlu oldukları da söylenemez.

Allah’ınızın aşkına hanginizin hazır aldığı elbise üzerine ölçmüş gibi oturuyor? Elbise bize mi uygun olacak yoksa biz  elbiseye mi? Sanki daha çok biz elbiseye uymaya çalışıyoruz. Elbiseye sığmayan kısımlarımızı kesip inceltelim o zaman.

Aldığımız elbisenin vücudumuza tam olarak oturmasına bakmıyor sıkmayacak kadar dar ya da içinde kaybolmayacak kadar geniş olmamasına bakıyoruz.

Geniş ya da dar, fark etmez; giydiğimiz elbisenin içinde kayboluyoruz. Hangimizin neresi elbisenin dışından belli oluyor? Elbise, çirkin biçimsiz vücudu örtüyor normal gösteriyor. Elbiseli hali normal, soyuyorsun bambaşka biri. Kendimizi de insanları da kandırıyoruz. Çünkü elbise vücudumuza göre değil. Bez parçasıyla üzerimizi örtüyoruz.

İşte hazır giyim bu… Numaralar, kalıplar, bedenler… O bedende biri olmasa bile bir alt ya da üst beden giyebiliyor. Sıkmıyor ya da bol gelmiyorsa sorun değil. Ve bu nedenle insanlar çirkin görünüyorlar. Elbisedeki amaç vücudu örtmek mi vücudumuzun güzelliklerini ortaya koymak mı? Dar oluyor zipçik gibi, geniş oluyor şalvar gibi. E çünkü bu elbiseler dikilirken vücudumuzun ölçüsü alınmıyor. Bir ölçü belirlemişler uydurmaya çalışıyoruz. Sipariş usulü ölçüler verilip provalar yapılarak tam da vücudumuza oturan, vücudun estetik görünümünü yansıtan bir giyim tercihi yok maalesef.

Kolu kısa, bacağı uzun, düğme yukarı da… Elbise normal ben normal değilim napalım fazlalıklarımı kesip alayım mı? Üzerimde denense… Ölçüler alınsa… Prova yapılsa… Arzumuz isteğimiz sorulsa… Siparişi biz kendi elimizle yazsak… Zorsa zor kardeşim, bedelini ödeyeceğiz…

Hazır giyim kolaycılık, hazırcılık; kim uğraşacak… Üreticinin canına minnet zaten. Müşteri de öyle, alayım gideyim. E tabi bu durumda dünyalar güzeli Makbule bu hazır giyim elbisenin içinde affedersin inek gibi görünüyor. Çünkü adı üzerinde hazır giyim, olmamış, uymamış. Bu nedenle zaten Makbule’yi değil elbiseyi görüyoruz. Giyinmiş dahi olsa elbisenin dışından giyenin nasıl bir vücudu olduğunu göremiyorsanız giydiğiniz elbise değildir. Elbisenin dışından ince görünüyorsa zayıf, kalın görünüyorsa şişman. İyi de nasıl şişman, ne kadar zayıf?

Hazır giyim medeniyet değil… Giyecek olanın üzerinde prova edilmeden ne kaliteyi ne de sanatı oturtabilirsiniz. “Elbisemiz şu model” Peki, giyecek olan ne model? Zormuş, kim uğraşacakmış onunla… İnek gibi yaşarsan her şey kolay… Karından/kocandan iki günde bıkıyorsun. Sakın ondan değil de giydiği elbiseden bıkmış olmayasın…

Kerim Korkut hazır giyime karşı… Yeni düzen geldiğinde giyeceklerinizi hazır almıyorsunuz. Sipariş ediyorsunuz. Her yönetim biriminde bir adet ürün teşhir ve prova merkezi oluyor. Gidiyorsunuz. Bakıyorsunuz. Modelleri beğeniyorsunuz (siz de model yaratabiliyorsunuz) Bundan istiyorum diye ölçünüzü verip sipariş ediyorsunuz. Elbisenizin bir giyme süresi oluyor. Modası geçti diye yeni elbiseyi kaldırıp atamıyorsunuz. Atıyorum aynı model pantolonun kullanma süresi dolmadan ikincisini alamıyorsunuz. Ayrıca hazır giyime karşı oluşumuzun diğer bir nedeni de insanlarımıza iş, meslek ve sanat yaratmak.  

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..