Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '07

 
Kategori
Anılar
 

Üretkenlik üzerine

Üretkenlik Üzerine Bir Deneme

On metrekarelik mekânda dört beş müdavim çalan teneffüs zilinin ardından yine üç beş dakikaya sığdırılan sürede çaylarını alel acele yudumlamaya çalışıyorlardı. Herkes az önceki kırk dakikanın üzerinde bıraktığı etkiyi dağıtmak için asla tamamlanamayacak konular atıyor ortaya ve buna verilen cevapları üstün körü dinleyerek çevresindekileri süzüyordu. Muhatabın güne ait yorgunluk belirtilerini ya da dışa pek yansıtılmayan sevincini yakalamaya çalışarak kendi performansıyla bunun mukayesesine girişiyordu. Şaşılası bir gayretle elli kişiye yaklaşan sınıflarda öğrencilerine faydalı olabilmek için özveriyle çalışan bu insanlar dışarıda ne kadar takdir edilirler bilemem ama uzunca bir süredir görev yaptığım bu mekânda şahsen ben meslektaşlarımın her tür övgünün ötesinde canla başla çalıştıklarına şahidim. Eğitmenlik vasıflarının özel yaşantılarının önünde olduğunu gördüm hep. Sahnedeki aktris nasıl rolünü oynar ve oyunun sonunda boşalan salona hüzünle bakarsa bir ana baba yüreğinin hassasiyetine sahip eğitmenlerde sınıflardan neşeyle fırlayan öğrencilerini aynı duygularla izliyorlar.

Uzunca bir boy, son derece sakin ve kendisiyle barışık ılımlı bir mizaca sahipti. Zarif bir kişiliği vardı. Oturuşu, yürüyüşü ve çevresindekilerle konuşmasında son derece dikkatli ve ölçülüydü. Resim öğretmeni olan bu arkadaşımız kısa bir süre öncesine kadar okulumuzdaydı. Güzel sanatlarda eğitim alan bir kişi muhayyilesi geniş olan ve alışıla gelen sınırları zorlayan ya da bu sınırların ötesine geçen bir algılama gücüne sahip olmalıdır. Hayata dair görünen gerçekliği kişisel yetenekleriyle ele alıp bunları estetik anlayışıyla yeniden harmanlayabilmelidir. Okulumuzun sigara tiryakilerine ayırdığı daracık mekânın müdavimlerinden biri de bu arkadaşımızdı. Bir gün ona, bak Mustafa Hocam benim dışarıda tanıdığım bazı yakınlarım var, bizden hiçbir kimyasal maddenin kullanılmadığı tamamen doğal elişi ürünler istiyorlar, birkaç numune hazırlayabilir miyiz? Diye sordum. Deneyelim dedi. Ona istenen modeli verdim. Kısa bir süre sonra istenen model orijinalinden daha güzel bir şekilde önümdeydi. Bunu alıp postayla Almanya’ya yolladık. Sanırım aradan üç hafta geçmişti. Okul dönüşü eve ulaşan kargoyu açtığımda içinden bir katalog ve Almanca yazılmış bir mektup çıkmıştı. Bizden fotoğrafları kodlanmış modelleri yapıp yapamayacağımız ve ön göreceğimiz fiyatlar isteniyordu. Ayrıca daha önce gönderdiğimiz modelin farklı ölçülerde yapılacak boyutlarından üç yüz küsur adet sipariş talep edilmişti. Anlaşılan karşı taraf yeterlilik ve kararlılığımızı sınamak istiyordu. Önümüzdeki en büyük zorluk, bizi nereye taşıyacağı belli olmayan bir maceraya atılmayı göze alıp alamayacağımızdı. Mustafa Hoca’ma deneyelim dedim. Sonuçta kendi sınırlarımızı tanıma fırsatı yakaladık. Büyük bir deneyim elde edebileceğimizden emin olabilirsin şeklinde konuştum. İkna olmuştuk. Katalogdaki bitkiler İspanya ve Romanya da yetişen türlerdi. Bunları bizim yerel florada nasıl bulabilirdik. En kolay yol olan benzerlerini bulmaya karar verdik. Topladığımız kaya yosunlarından kalp modelleri, söğüt filizlerinden çeşitli büyüklükte örme kutular, sıkıştırılmış samandan hayvan figürleri, çam kozalaklarından masa üstüne konan aksesuarlar, elde yontulmuş ahşaptan meyve ve hayvan figürleri, susaktan yapılmış oyuncaklar yaptık. Bunların bazılarının tasarımlarını ve yapım aşamalarını kendimiz belirledik. Mermerden vazolar ve gürgen ağacından çapı seksen santimi bulan toplar yaptık. Gölgede kurutulan narlardan dilimlenmiş motifler yapıp, şömine önlerine serilecek Sırp kuzularının pöstekilerini yaptırabileceğimiz tabakhaneler bulduk. Tüm bunların maliyet birim fiyatlarını belirlememiz bizi en çok yoran uğraş oldu. Çünkü karşı taraf dünya piyasalarını tanıyor ve bağlantılarını onlarla sürdürüyordu. Önereceğimiz fiyatlar bu dengeler içinde olmalıydı. Bunu da araştırdık. Mermerdeki fiyatı Hindistan’ın önerdiği rakamın altına çekmeli ya da nitelikli üründe onları aşmalıydık. En önemli sorunumuz üretimdeki kaliteyi, standardı istenen miktarlardaki talepler için koruyabilmekti. İşte bu noktada tıkandık ve yaklaşık üç yılımızı alan koşuşturmalarımıza son verdik.

Alıştığımız koşuşturmalar sona erdiğinde, kendimizi adeta boşlukta hissetmiştik. Yeni projeler üretmeye devam ettik. Gelinen son noktada Mustafa Hocam Güney Amerikalı arı üreticileriyle bağlantı kurmuş, onların tavsiyesi üzerine kovanlara oldukça külfetli ve maliyetli olan bal mumu petekler yerine hammaddesi selüloz olan ucuz, değişimi gayet kolay yapay peteklerin imal aşaması üzerinde sürdürüyor çalışmalarını. Naçizane olarak ben şimdilik hikâye denemeleri ve bir oyalanma ve dinlenme vesilesi olarak gördüğüm şu site üzerinde yoğunlaştım. Tüm koşuşturmaların sonucunda şunu gayet iyi anladık; Yaşama kişinin yüklediği anlam çok önemli. İnsanın hedeflerine kolayca ulaşması onun yaptığı işten tatmin olmasını engelliyor. Hedef ne kadar büyük ve ulaşılmaz olursa hayatın monotonluğundan kurtulmak bir o kadar kolay ve huzur verici oluyor. Hayat zaten başlı başına bir oyundan ibaret. Oyunu oynamaya gücünüz kalmadığında ömürler de tükenmiş oluyor. Geçenlerde bir yakınım; “Aydın, Balıkesir artık benim için anlamını yitirdi” demişti. Anlamını yitiren şey şehrimizin fiziki ve coğrafi özelliklerine ait değerler değildi tabii. O yaptığı işlerde hep kazandı. İnsanların hama ki zaaflarını da öğrendi bu arada. Sevilip değer verilen yakınların yetersizliklerini görmek yaptığı işlerde bu ihtimali göz ardı edenlerce kabullenilmesi zor bir durum olacaktır. Başarının mutluluğunu doyasıya yaşayamamak onca risk ve kayıpları göze aldıktan sonra kim bilir ne kadar acı verici olmalı! Ona “sükûnetini bozma. Hiçbir şey sağlık ve huzur kadar önemli değil. Her kes oyunu tabiî ki kendince oynayacaktır. Realiteyi ne kadar çabuk kabullenirsen kendini o kadar çabuk toparlarsın” demiştim.

 
Toplam blog
: 177
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

1965 Almanya doğumluyum. Atatürk üniversitesi İlahiyat fakültesi mezunu olup, öğretmen olarak çalışm..