Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Urla, Ritsos, Sarman

Urla, Ritsos, Sarman
 

Netten alıntı.


İki saka kuşunun cıvıltısıyla uyandım bu sabah. Gözüm kapalı ben onları dinlerken, pat diye bir ses geldi. İkisi de pencere camına çarpmıştı. Cıvıldaşırken göremediler pencerenin camını. Keşke akşamdan kapatmasaydım pencereyi diye hayıflandım. Yoksa , şimdi odamda ötüşüyor olacaklardı. Oysa karşı pencere açıktı. Mavi morumsu tüyleriyle uçup gittiler, bakakaldım arkalarından.

Cıcır böcekleri yaz boyunca öttüler , hiç durmadan. Yağan ilk yağmurdan sonra sesleri kesildi. İlk onların sesinin kesilmesi yazın bittiğinin ve sonbaharın acele etmeden yavaş yavaş geldiğinin göstergesi oldu. Sıcaklar etkisini yitirdi. Bense yazın henüz bitmediğinin inatçısıyım…

Bir fincan kahveden sonra , giyip mayomu İskele sahilinde kum denizine doğru yola düşüyorum. Arkadaşım Deniz görse beni ‘’ne o gene sevgi pıtırcığı gibi uyanmışsın, hazırlanmışsın’’ diye dalga geçerdi benimle. Bizim deniz de , sevgi pıtıcığı gibi karşıladı beni.Pırıl pırıldı deniz. Güneş de pırıl pırıl. Dalgalar yumuşak yumuşak kıyıya vuruyordu. Ve sahilde kimseler yoktu, bir ben , bir deniz, birkaç martı..Ve birde elimde bir şiir kitabı Ritsos. Denizden önce kitaba dalıyorum. Amanın ne yaman adam şu Ritsos, daldıkça incilerin bolluğundan şaşa kalıyor insan..

YALINLIĞIN ANLAMI

Yalın şeylerin arkasına gizleniyorum beni bulasın diye;

Beni bulamazsan , eşyayı bulacaksın

Elimin dokunduğu şeylere dokunacaksın

-

Parmak izlerimiz karışacak birbirine.

Ağustos mehtabı ışıyor mutfakta

Kalaylanmış bir tencere gibi(sana bu söylediklerim

yüzünden öyle görünüyor)

-

boş evi ve evin diz çökmüş sessizliğini aydınlatıyor-

sessizlik hep öyle diz çökmüş gibi kalıyor

-

Her sözcük bir geçittir

Bir buluşmaya, çoğu zaman vazgeçilen

İşte o zaman doğrudur o sözcük: buluşmakta direttiği zaman.

Yannis RİTSOS

Yaşama ve yaşatan her şeye dört elle sarılmış bir şair.

*Gece. Hiç ses yok. Yalnız kükremesi boşluğun

Ve saydam belirsiz ayın ışığı

Hâlâ bir biçim almadan duran ve o kadını inciten.*Ritsos

Denize giriyorum , gittikçe gidiyorum , gittikçe gidiyorum. Sonra suyun yüzeyine bırakıyorum kendimi. Deniz , güneş , ben . Mutluyuz.

Dönüş yolunda komşunun köpeği Hera karşılıyor beni. Bağırmasa olmaz , illa bana bir iki kere havlıyor. Sus Hera benim deyince, kesiyor gürültüsünü. Boş arsada Zeytin ağacına rastlıyorum. Üzerinden zeytin akıyor yeşil yeşil. Dökülmüş yerlere hep. Toplamak geçiyor içimden, biraz toplayıp çantama atıyorum zeytinleri. Eve gidince pazardan aldığım zeytinlerle beraber kırarım diye düşünüyorum.

Kapıda bizi yeni sahip edinmiş.(Kediler sahiplerini seçermiş, biz kediyi seçemezmişiz) Sarman karşılıyor. Bembeyaz tüyleri ve aralarında bal köpüğü ile meç yapılmış , güzel gözlü kedicik. Akşamları uğruyor bize , karnını doyuruyor, biraz onu sevmemizi bekliyor gene gidiyor bir yerlere , kapıda öyle bekliyor. Gel demesen gelmiyor. Anlaşılan Sarman acıkmış . Hem karnı, hem gönlü…Önce kendisi sahiplenecek bizi, sonra biz onu.

Tıpkı bulunduğum bu güzel kasabayı önce benim sahiplenmem , sonra onun beni sahiplenmesi gibi.

İyi bayramlar.Sevgiyle kalın.

Leylim 09.09.2010

 
Toplam blog
: 105
: 670
Kayıt tarihi
: 18.10.07
 
 

Karlı bir kış günü, yaşam denilen bu yola düşmüşüm. Yürümüş yürümüş de bir arpa boyu yol alamamış..