Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '06

 
Kategori
Tiyatro
 

Uşakların adı neden Sebastiyan?

Uşakların adı neden Sebastiyan?
 

Bir dönem, tiyatroya merak sardım, Belediye tiyatrosuna gidip gelmeye başladım. Oradaki insanlar bu gidiş gelişlerden sıkılmış olacaklar ki bana oynanacak oyunda küçük bir rol verdiler.
Gerçi ben "başrol alırım" diye ümit ediyordum...
"Her şeyin bir başlangıcı var" diye düşündüm sonra.
Provalara başladık.
Benim rolüm, hışırdayan ağaça yakın. Hani dekor yoktur da işin en çelebisine "bak arkadaşım senin rolün çok önemli, ilk perdeden son perdeye kadar sahne de kalacaksın, şu köşede dikileceksin, kıpırdamayacaksın ve konuşmayacaksın."
Çelebi sorar, meraklı ya:
- E ne yapacım?
- Hışırdayacaksın
- Nasıl yani?
- Farz et ki sen bir akasya ağacısın, dallarına kuşlar konuyor, âşıklar bedenine isimlerini kazıyorlar, rüzgârlı havalarda akasya ağacı ne yapar?
- Hışırdar?
- Bak işi kapıyorsun işte, sende öyle sahnede bazen hışırdayacaksın

Benim rol de buna yakın. Repliklerim 'evetler' ve 'hayırlardan' oluşuyor. En uzun repliğim 'haklısınız bey efendi'

Provalar yapılıyor bu arada oyunda ben bir uşağım ismim de "Sebastiyan" polisiye Amerikan filmlerinde bütün telefonların beş beş beş ile başlaması gibi gelmiş geçmiş bütün uşakların adının da "Sebastiyan" olmasında ki mantığını hala anlamış değilim.
Senaristin evindeyiz şimdi, yemek masasında senarist eşine soruyor.
- Hayatım yeni yazdığım bir oyun var, uşak için isim arıyorum, ne olabilir sence?'
- "Hımm Sebastiyan olabilir mi?" Canım.
- İşte ben seni bu yüzden seviyorum hayatım, çok yaratıcısın.

Provalar boyunca telkin yöntemiyle rolüme motive olmaya çalışıyorum.
Ben bir uşağım.
Ben bir uşağım.
Ben bir uşağım adım da "Sebastiyan"
Bir insan rolünü bu kadar mı yaşar be arkadaş?

Provalardan bir tanesinde...
Sahnede iki tane koltuk var. Koltuklarda oyunun başrol oyuncuları oturuyor. Duygusal bir sahne, erkek başrol oyuncusu kadın başrol oyuncusunun ellerini avuçlarının içerisine almış.
- Gitmem gerekiyor buralardan, şehir hayatı beni yedi bitirdi, gel desem benimle gelir misin?
Kadın, 'seninle ölüme bile gelirim diyecek'...
Ama ben varım, ezberim iyi demiştim ya kendimi kaybettim bir an ve...
- "Seninle ölüme bile gelirim!" dedim.
Yıkıldı tabi ortalık.
Bende çok utandım. Yapacak bir şey yok ama.
İlhami ağabey yönetmen, aslına bakarsanız berber de, Belediye tiyatrosunda yönetmen olmuş başkanın aile dostu.

'ALİYE DE ALIN' DEDİ, GİDERKEN SİZİN EVE YAKIN BİR BAĞ EVİNE YERLEŞTİRİRSİNİZ'

O gün bu gün İlhami ağabeye tıraşa gitmiyorum.

Provalar bitti oyun günü geldi çattı.
Biletler satıldı.
Bende ne kadar tanıdık hısım akraba varsa hepsine haber verdim.
Sıkı sıkıya da tembihledim 'mutlaka gelin' diye.
Rolümü soranlara 'uşağım' demeye utanıyorum ama...
Gelin 'sürpriz' diyorum, oyunda görürüsünüz'.

Oyun saati, salon hınca hınç dolu. Kapalı olan perdenin arasından bakıyorum. Babamla la annemde gelmiş. Babam pek bir havalı önlerde bacak bacak üstüne atmış mağrur, gurulu oturuyor.
Tanıdıklarla sohbet ediyorlar.
Perde açıldı oyun başladı. Bende gittim giyindim. Saçlarım çok serttir benim kolay şekil almaz o yüzden sürekli çok kısa kestiririm. Uzatmayı da denedim ama ensemde çıkan sivilceler nedeniyle vazgeçtim.
Yarım kâse jöleyi sürdüm kafama!
Sıram geliyor.
Sahneden bana seslenecekler. Viski isteyecekler bende 'evet efendim' diyeceğim
Çıkacağım.
Viski bardakları elimde geleceğim.
Sahnedekilere verip çıkacağım.
Çok basit, anlaşılır ve kolay yani.
Sahneden seslendiler
'SEBASTİYAN'
İçeri girmem lazım ama giremiyorum. Beynimin verdiği git emrine bacaklar riayet etmiyor.
Sahneden gelen ses yükseliyor.
'SEBASTİYAN'
Berber, yönetmen İlhami beni sahneye ittiriyor.
Işıklardan kimse gözükmüyor ama ben salonun tıklım tıklım dolu olduğunu biliyorum.
- Bize iki viski getirir misin?
- "Evet efendim" deyip çıkacağım
Bende tık yok.
Sessizlik.
Sonra erkek başrol oyuncusu, durumu kurtarmak için 'Evet efendim mi dedin, Sebastiyan?' O car car öten bende, tık yok.
O dil ağzımın için de şişti sanki.
Konuşamayacağımı anlayınca, başımı evet anlamında, salladım, sahneden kaçtım.

Hani büyük tiyatro oyuncuları, 'sahne hayatım, tiyatro hayatım böyle başladı diye' anlatırlar kendileri ile yapılan söyleşilerde.
Benim sahne hayatım da böyle bitti.
Tekliflere açığım ama
Gerekirse sanat için soyunabilirimde!

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..