Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '08

 
Kategori
Haber
 

Üşenmediler, bildiri yayınladılar da...

Üşenmediler, bildiri yayınladılar da...
 

www.milliyet.com.tr


26 Hukuk Fakültesi Dekanı, işi gücü bırakıp bir araya gelmişler, tartışmışlar (belki de tartışmadan) bir bildiri yayınlamışlar. O bildiride şöyle söylüyorlar…

<ı>"1. <ı>Yargı organları, yasama organı gibi, millet adına egemenlik yetkisi kullanır.

<ı>2. <ı>Cumhuriyet Savcıları, kanuni görevleri gereği dava açar. Bu nedenle, Cumhuriyet Savcıları, açtıkları davalarda kişisel olarak taraf değillerdir.

<ı>3.<ı> Açılmış bir dava nedeniyle hâkim ve savcılara yönelik tacizlerde bulunulması, yargı organlarının Anayasa ve kanunlarla belirlenmiş görevlerinin sorgulanması hukuk devletini yıpratır.

<ı>4.<ı> Basın ve yayın organlarının yayınladıkları haberlerde ve yorumlarda, herkesin ve özellikle siyasi parti temsilcilerinin kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda yargı organlarını yıpratacak, hâkim ve savcıları baskı altına alacak yaklaşımlardan özenle kaçınmaları zorunludur.

<ı>5. <ı>Yargıyı korumak, hukuk devletini korumaktır. Bu görev, hepimizindir.

<ı>Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 20.03.2008"

Ortaya konulan bu bildirinin içeriğini kim anlayacak?

Bildiride ortaya konulan görüşler, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın <ı>“Sözü ve özü” içinde yer alan görüşler. Dekanlar, bir kez daha herkesin dikkatini <ı>“Anayasa”nın içeriğine çekmişler.

Ancak, gerek TBMM kürsüsünden, gerekse katıldıkları her hangi bir toplantıda, ellerine aldıkları Anayasa kitabını sallayarak ahkâm kesenler, eğer bu gerçekleri bilseler bugün <ı>düştüğümüz duruma düşer miydik?

Ne yazık ki…

Son dönemlerde Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sı yolgeçen hanına döndü, gelen bir şekil veriyor, giden bir şekil veriyor. O da yetmiyor, duruma göre hükümler konuluyor, değişiklikler yapılıyor.

Dahası…

Anayasa <ı>“Adam kurtarma yasası” haline dönüştürüldü.

Bu haliyle bile, 2. maddesinde belirtilen, değiştirilemeyecek ve hatta değiştirilmesi akla bile getirilemeyecek maddesinde yazılı olan <ı>“Hukuk devleti” niteliği, <ı>“Adamına göre hukuk devleti” şekline dönüştürüldü çaktırılmadan…

Bu değişikliklerin hepsi de Sayın Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN için yapıldı…

Önce, işlediği ve hüküm giydiği suçu nedeniyle milletvekili olması olası değilken, <ı>“Milletvekili olur” hale getirildi.

Sonra, <ı>“Seçilmesi” için gerekli yasal düzenlemeler, değişiklikler peşi peşine yapıldı.

Bunların hangisi <ı>“Hukuk devleti” ilkeleri içinde yer almaktadır, anlayamıyorum doğrusu…

Anayasamız, devleti temsilde “<ı>Cumhurbaşkanı”nın, Yasama görevinde <ı>“TBMM”nin, yürütmede <ı>“Hükümet”in görevlerini açık seçik yazarken, Anayasa’ya göre diğer güçlerle aynı seviyede olan <ı>“Yargı” görevi için de tam 22 madde ile açıklık getirmiştir. Acaba birileri Anayasa kitabını ellerinde <ı>“Bayrak” gibi sallayacaklarına, içini açıp okuma zahmetinde bulunmazlar mı?

Bulunsalar bunlar olmazdı zaten…

Bulunsalardı, o zahmete katlansalardı <ı>“Hukuk devleti” anlayışını içlerine sindirebilselerdi, hukuku ve yargıyı karşılarına almasalardı, o zaman gerçekten <ı>“Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti” kimliğine kavuşmuş olurduk.

Dikkatinizi mutlaka çekmiş olması gerekir…

AKP yöneticileri, basın önünde ve millete çektikleri söylevlerde öne sürdükleri <ı>“İçi boş iddianame” için hiç <ı>“Doğru değil, gerçekler bunlar” diye savunma içine girdiler mi? Çünkü <ı>“Savunma” onların da en <ı>“Demokratik” hakları.

Girmediler…

Ama Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açtığı davayı düşürmek için tekrar <ı>“Anayasa değişikliği” çabalamasının içine düştüler.

Oysa bundan önce başka davalar için <ı>“Hukukun üstünlüğünü” savunanların, kendi haklarında açılan dava için de aynı savunmayı yaparak kendileri hakkında açılan davada da <ı>“Hukuk içinde savunma” yapmaları gerekirdi.

Olmadı, bir telaş ve suçluluk duygusu içinde yine <ı>“Anayasa değişikliği” ipine sarıldılar. Acaba o ipin bir ucundan bu kez de tutacak birileri çıkacak mı?

Sayın Dekanlar… Yazık değil mi mesainize, bildirinizin muhatabı anlamamakta direniyor…

<ı>20 MART 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..