Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Üsküdar’ a gider iken aldı da bir yağmur…

Üsküdar’ a gider iken aldı da bir yağmur…
 

Romantizm, dünyada insanoğlu yaratıldığından beri beynimizi ve kalbimizi kurcalayan bir olgudur. Aşk mı, mantık mı sorusunun galip cevabı da aşktır.

Her zaman kazanmaz ama her zaman kazanması istenir.

Kürşat Başar, ‘Aşkı bulmanın ve korumanın yolları’ isimli kitabında, aşkın ne kadar hastalıklı olabileceğini “ Hayatım boyunca hiç böyle üzüleceğimi, birinin beni böyle acıtacağını düşünmemiştim. Şimdi inan bana yüreğimi söküp çıkartmaktan başka bir şey istemiyorum, binlerce yıl önce çok uzak bir uygarlıkta yaptıkları gibi. Onlar da aşk acısına çare olarak mı bunu bulmuşlardı acaba? ” satırlarıyla ne de güzel anlatıyor.

Evet, aşk bir hastalıktır. Bu nedenle âşık insan hem kendine hem de aşkına zarar vermek boyutlarına kadar varabiliyor bazen.

Âşık insanın davranışları değişir; kendi başına olduğunda gözleri sürekli uzaklara dalar gider, ufak şeyler onu duygulandırır, beklediği telefon gelmezse asileşir ve gün içinde sanki bulutların üzerinde yürüyormuşçasına bir uçma durumundadır. Zıt kutuplarda yaşar. Bir bakarsınız bağırıp çağırır, bir bakarsınız gülücükler dağıtır.

Cemal Süreyya’ya göre ise aşk;

İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde kazanması zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.

Kuşlar toplanmış göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Yeni yazar ve şairlerimizden Yılmaz Erdoğan da “Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim” derken, aşkın karşılıksız olabileceğini anlatır.

Ya Atilla İlhan’ın ‘Ayrılık sevdaya dâhil’ şiirine ne denebilir?

Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var

Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil

Çünkü ayrılıklar da sevdaya dâhil

Çünkü ayrılanlar hala sevgili

Ya filmler? O romantik filmler hep bize aşkın güzel ama acı veren bir duygu olduğunu anlatmazlar mı? ‘Aşk-ı Memnu’ bana her zaman bir heyecan ve hüzün vermiştir. Eşkıya filmi ki beni Türk sinemasına yeniden döndüren filmdir, çok güzel bir aşk hikâyesi anlatır.

Yabancı filmlerin çok iyi tiyatro oyuncularımız tarafından seslendirildiği dönemlerde ‘Rüzgâr gibi geçti, Kazablanka, Romeo ve Julliette, Batı Yakasının hikâyesi ’, daha yakın dönemlerde ‘Pretty Woman, Seattle’da uykusuz, Sally ve Harry, ve tabi ki Dirty Dancing’

Aşk şiirlere, şarkılara, filmlere ve romanlara ilham verirken, yüzyıllardır bize böyle diz çöktürebilmenin, elimizi kolumuzu bağlayabilmenin zevk’i sefasını sürer. Mendil atmanın modası geçip, cep telefonu ile mesaj gönderme zamanı bile olsa, eski aşkların özlemini her an kalbimizde hissetsek de ‘Aşk Hastalığı’nın belirtileri hep aynıdır.

Zamanımızda daha hızlı yaşanmakta olsalar da…

 
Toplam blog
: 48
: 2038
Kayıt tarihi
: 26.12.06
 
 

1964 doğumluyum. İşletme Fakültesi'ni bitirdikten sonra Londra'ya yerleştim ve halen burada yaşamakt..