Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '09

 
Kategori
Dostluk
 

Usta' ya

Koyu karanlık bir gece. Gösterdi kendini yine. Kdz Ereğlideki Sevgi, Barış ve Dostluk Festivali nedeniyle Kdz Ereğli Atatürkçü Düşünce Derneği'nin öncülüğünde Kdz Ereğli’ ye imza ve söyleşi günü için gelmişti Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Ümit Zileli. Tatlıses FM’ de programını dinlediğim ve ses tonunu çok beğendiğim sevgili Zileli, programının yayından kaldırılması nedeniyle oldukça üzülmüştüm. Televizyondaki programını ve katıldığı programlardaki tartışmaları kaçırmamaya özen gösteriyordum.

Sahildeki Bozhane Kafeterya'da Ümit Zileli'yi görmek, sohbet etmek ve kitap imzalatmak için gelenleri izledim belirli bir süre. Bazıları gösteriş olsun diye gelmişti, bazıları gerçekten okuduğu ve sevdiği için. Kafeteryanın sevimli ortamında kalabalığın dağılmasını bekledim. Ustam da oradaydı elinde bir sigara ile. Usta, karanlığın içindeki aydınlıktı. Usta, tünelin ucundaki ışıktı. Bir ara yerel gazeteciler sardı etrafını Ümit Zileli’ nin. Güncel konuları sordular. Sıcak bir yaz günüydü. Rüzgar zaman zaman esse de sıcak kendini hissettiriyordu. Bir yandan kitap imzalamak, bir yanda sohbet etmek, bir yandan fotoğraf çektirmek yormuştu sevgili Zileliyi. Ama ses tonunda bıkkınlığa dair bir işaret yoktu. Evet, yorulmuştu ama bıkmamıştı. Kim bilir belki de ben öyle hissetmiştim.

Zaman zaman kısa aralıklar da olsa sohbet etme olanağım olmuştu Ustamla. Onunla sohbetlerimiz, aydınlık sohbetlerdi, ilerici sohbetlerdi. Yazar olduğumu iddia etmedim hiçbir zaman ama bana yazma sevgisini aşılayan Ustam olmuştu. Ustam, derin bir insandı, Ustam bana hep güvendi hiç kimsenin güvenmediği zamanlarda bile. Ustam, bir vatanseverdi, ustam bir Atatürkçüydü, Ustam, omurgalı bir insandı, Ustam, zor zamanlarımda dik durmayı öğretti bana. Bırak dedi, senin önemini kavrayamayanların omzu düşsün, başı eğilsin. Kendime güvenmeyi öğretti, kendimle savaşmayı bırakmamı zira bu savaşta galip gelemeyeceğimi belirtti. Öğütleri ve eleştirileri, hep benim iyiliğim içindi.

Ertesi gün, Sunay Akın’ ın söyleşi yaptığı Ayazma Mağarasının önündeydi yine. Elinde yine bir sigara. Belki ben gelmeden önce de içmişti. Ölüm’ ün kime, ne zaman, ne şekilde geleceği biz kulların bilebileceği bir şey değil elbet ama içilen her sigara, insan ömründen giden beş dakika demek. Usta, içtiğin her sigara, seninle sohbetlerimizden çalınan beş dakika demek. Kaç sigara içiyorsun günde? Bir mi, iki mi, üç mü? Kaç, söyle bana, kaç sigara içiyorsun? Kızgınım sana. İçtiğin her sigara ile yalnızca sohbetlerimizden beş dakika çalmıyorsun, benim aydınlığımdan da beş dakikayı çalıyorsun. Kızıyor musun bana bu satırlarım için? Kızma, kızamazsın, kızmaya hakkın yok. Ben, bu yaşıma kadar hep inandığım şeyleri savundum, son nefesime kadar da bu böyle olacak. Sen de bunu öğütlemez misin bana? Sevmiyorum sigara içmeni, istemiyorum işte. Tiryakisi değilim çocuk ben deme bana. Anlatamazsın. Anlatsan da ben dinlemem. Usta, bu çocuğun senden öğreneceği daha çok şey var. Hakkın var mı benim senden öğreneceğim şeyleri öğretmemeye?
YA BENİ BIRAK, YA SİGARAYI...

 
Toplam blog
: 149
: 435
Kayıt tarihi
: 24.06.08
 
 

1999 yılında Ted Kdz Ereğli Kolejinden, 2003 yılında İstanbul Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyat..