Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '17

 
Kategori
Yetenekler
 

Ustalık ve Yeteneğe Dair Genellemeler


Yetenekle en örtüşmeyen şey genellemelerdir.


Mesela; "kendinden daha iyi bir öğrenci yetiştiremeyene usta denmez" gibi.

Ya da; "çırak ustayı sollamazsa sanat ölür", gibi.


Şimdi soruyorum;
1. Mimar Sinan'ı sollayan mimar öğrencisi var mı?
2. Einstein'ı sollayan öğrencisi var mı?
3. Salvador Dali'yi sollayan öğrencisi var mı??
4. William Shakespear'i sollayan öğrencisi var mı?


Bu liste böyle uzar gider..


Bu insanlar mı usta değil, yoksa hepsinin çırağı mı sorunlu?
Burada atlanan bir şey daha var. Çıraklıktan sonraki aşama ustalık değildir..Kalfalıktır zaten..

Ve bu seviyelere erişmek üç günlük beş günlük çıarklıkla olacak iş değildir. Yetenekli olsanız, çok iyi bir ustanız olsa bile bir ömür ister.


Şimdi Pablo Picaso bilindiği üzere büyük sanatçı büyük usta..Ne yapacak sizce? Yanına nasıl çırak alacak?


Veya öğretcek tüm çizim tekniklerini ona. Sonra ne diyecek mesela; içinden geçenleri dök tuvale..


Peki çırağın içinden geçen ve tuvale dökülenlerle Picaso'nunkiler aynı mı?


Sanat böyle bir şey midir ya da?Öğretilebilecek bir şey kolayca?

Hayır..


Burada kastedilen, mesela marangozluk, kaportacılık öğrenmek/öğretmekse o sanat değil, zanaattır ya da mesleki eğitim. O ayrı.

Bu farkları öğrenmek gerek en başta.


Ama yeteneksiz insanların yetenekli insanlara veya dehalara kıskançlığını kusmanın farklı yolları vardır.

Ve bence bu da onlardan biridir.


21 yaşında karadan gemileri çekerek, hisarlar yaptırarak İstanbul'u fetheden Sultan Mehmet Han, gerçek bir askeri deha ve devlet adamıdır. Yani büyük bir ustadır.Ya onu sollayan çırak?? Yok değil mi?


Ondan sonra gelen öz oğlu Sultan II.Bayezıt Han babasınan büyük sultan mı?
Evet özetle; yetenek, deha, sanatsal ya da akademik zeka, ya da bir kaçı bir arada bunlar Allah vergisidir.


Bunları doğru kullanıp bir yere gelen kişi illa kendinden daha büyük(!) birini yetiştirmek zorunda değildir. Esasen bu mümkün de değildir.


Bu insanların varlığı ve yaptıkları farktır, renktir ve güzelliktir başlı başına.


Evde iki çocuğunu asgari düzeyde yetiştirmekten aciz ya da para kazandığı işi bile doğru düzgün yapamayan insanların her konuda ahkam kesmesinin gerekli olmadığı gibi.

Takdir etmek gelmiyorsa da içlerden en azından susmak gerek efendice. Gündüz gece farkını kabul eder gibi mesela kabul etmek gerek bu farkları da.


Ustayı değil geçmek ne yaptığını bile anlamayan, yeteneksiz, tembel ve erdem yoksunu insanlara her bildiğini öğretmek de gerekli mi o da ayrı konu.

Art niyetli insanlara bu bilgileri aktarmak, onların eline kılıç vermek gibi değil mi?


Kabul etmek gerek, seçilmiş kaderler ve insanlar var. Onlar başka bir yerden bakıyorlar hayata.


Sıradan insanların kutsadığı şeylere; mesela paraya, makama mevkiye, değer vermeyen..

Adanmış hayatlardır bunlar çoğunlukla..

Bir amaca, bir ideale bir davaya, bir ülkeye..


Dünyada güzellik adına ne varsa hepsinin altında imzaları var..
Selam olsun hepsine.


Dünyayı güzel kılan, güzel düşünen, güzel şeyler yapan herkese..

Güzel bir gün dileği ile..


Nazan Apaydın Demir
Muğla

 

 
Toplam blog
: 130
: 1375
Kayıt tarihi
: 08.04.14
 
 

Muğla Üniversitesinde Prof. Dr. olarak çalışmaktayım. Kozmetik Ürünler Uygulama ve Araştırma Merkez..