Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '11

 
Kategori
Eğitim
 

Üstün yetenekli çocuklar…

Üstün yetenekli çocuklar…
 

Üstün yetenek doğuştandır.


“En değerli varlığınız nedir?” desem, ana-baba olarak, hepiniz “Çocuklarımız !” dersiniz. Elbette öyle. Onları yetiştirmek için neler yapmıyoruz ki ? Her şeyini düşündüğünüz, en iyi eğitimi almasını istediğiniz, gelecekteki tüm yatırımınız olan çocuklarınızın “zeka”sını hiç merak ettiniz mi?


Üstün yetenekli olup olmadığını nasıl anlarsınız? Bu konuda ne yapmalısınız? Üstün yetenekli çocukların özellikleri hakkında yeterince bilginiz var mı ? Öğrenmek istiyorsanız bu yazımı sonuna kadar lütfen okuyunuz.
Üstün yetenek, yaratılıştan gelen bir özelliktir. Her 100 çocuktan en az ikisinin üstün yeteneklere ve hünerlere sahip olduğu bilinmektedir. Eflatun, bu çocukları "Altın Çocuklar" diye adlandırır.
Psikolojik Danışman Dilek Kırcaoğlu “ Tüm çocuklar akıllıdır, ancak bizimkiler başka. “Leb” demeden “leblebi”yi anlarlar. Kafalarından çok basamaklı sayıları toplar, okudukları bir şiiri hemen ezberlerler. Bunlarla da kalmaz, bakkala gittiklerinde para üstünü hesaplar, okuma yazma bilmedikleri halde internette oynadıkları oyunların skorlarını bilirler” diyerek üstün yetenekli çocukları anlatmaktadır.

Üstün yetenekli çocuklar, uzmanlarca “yaratıcılık, sanat, liderlik kapasitesi veya özel akademik alanlarda” yaşıtlarına göre yüksek düzeyde motivasyonu olan, performans ve görev sorumluluğu gösteren ve bu yeteneklerini geliştirmek için imkanlara gereksinim duyan çocuklardır “ diye tanımlanır.
Üstün yetenekli çocuklar “akademik, yaratıcılık, kişilik, sanatsal yetenek, liderlik ve zekâ” testleri ile tespit edilir. Zekâ düzeyleri 110-120 arasında olanlar “parlak”, 120-130 arasında olanlar “üstün”, 130-200 ya da daha fazla olanlar ise “dahi” çocuklardır. Toplumda 130 ve üstündeki zeka bölümüne %2 oranında rastlanır.
Aklımıza ilk gelenleri sıralarsak, Fizikçi Albert Einstein, Matematik, Astronomi ve 10 ayrı dalda eserler veren Biruni, Elektrik Mühendisi Nikola Tosla, Ressam Leonardo da Vinci, Mimar Sinan, Thomas Edison, ve diğerleri üstün yetenekli insanlardı.

Uzmanlara göre, üstün yetenekli çocukların en önemli özelliği, öğrenme hızlarıdır. Bu tür çocuklar, diğerlerine göre daha erken yaşta konuşma, okuma ve yazmayı öğrenirler. Doymak bilmez meraklarıyla sürekli yeni şeyler öğrenme azmi taşırlar. Eğer anne babaları, öğretmenleri ve arkadaşları, bu çocuklara gerekli alakayı gösterir, sabırla onları dinler ve motive ederlerse, ruhi krizlere düşmeden kendilerinden beklenen performansı gösterirler. Aksi takdirde ilgisizlik, hor görülme ve baskı gibi sebepler yüzünden yetenekleri körelir.


Üstün yetenekli çocukların yaklaşık yarısı, okula gitmeden önce okumayı öğrenmekte, bağımsız olarak çalışmaya ve araştırmaya da daha erken yaşta başlamaktadırlar. Bitip tükenme bilmeyen enerjileri sebebiyle yanlış olarak bazen kendilerinin hiperaktif olduğu söylenmektedir. Görev ve problemleri organizeli, hedefli ve verimli bir şekilde ele alarak çözerler. Öğrenme, araştırma ve keşfetme konusunda doğuştan motivasyonları mevcuttur.



Üstün yetenekli çocukları nasıl tanıyalım ? Uzmanlara göre;


Bedensel olarak; sağlık durumları yaşıtlarına oranla daha üstündür. Doğumda normal çocuklardan daha ağırdır. Boy ve ağırlık bakımından normal çocuk grubunun üstündedirler. Erken yürür ve erken konuşurlar. Hastalıklara karşı daha dayanıklıdırlar.


Zihinsel olarak; çabuk ve kolay öğrenirler. Kelime hazneleri çok geniş olup, bildikleri kelimeleri kolaylıkla kullanırlar. Zihinsel işlemleri kolaylıkla başarırlar.İlişkileri görmede, bilgi transferinde, mantıki çağrışımlarda ileridirler. Soyut fikirlere karşı ilgileri fazla, dikkatleri devamlıdır. Her alandaki okul çalışmalarında normalden 1-2 yıl üstündürler. Akademik konularda yaşıtlarından 1-2 yıl öndedirler. Hazırcevap, uyanık ve girgindirler. Pratik bilgileri çoktur. Çoğunlukla okula başlamadan önce okuma-yazma öğrenirler. Çok soru sorarlar ve ilgi alanları geniştir. Fazla çalışmaya gerek duymadan, duydukları ve okuduklarını uzun zaman belleklerinde tutarlar ve hatırlarlar.


Duygusal olarak; sizin ne düşündüğünüzü çabuk hisseder, (bazen başkalarını rahatsız edebilen) tuhaf bir mizah anlayışı vardır. Belli derslerde olağanüstü bir başarı gösterir. Bilinmeyen gizemli konulara büyük bir ilgisi vardır. Mükemmel ve farklı olduğundan başkalarını beğenmez. Yüksek bir konsantrasyonu vardır.

Sosyal özelliklerine gelince; arkadaşları arasında popülerdirler. Kolayca arkadaşlık kurabilir, arkadaşlarını kendilerinden 2-3 yaş büyük olanlardan seçerler. Grup içinde lider olabilir, başkalarına tabi olmaktan hoşlanmazlar. Okula karşı istekli olup, ders dışı uğraşılara katılmaktan zevk duyarlar. Sosyal uğraşılar, sportif faaliyetler, şiir, hikâye, resim ve müzik alanlarında çalışmaktan hoşlanırlar. Yerinde hikâye ve fıkra anlatmaktan hoşlanırlar. Yeni ve değişik durumlara kolay uyarlar.


Üstün yetenekli öğrenci, yaşıtlarına göre daha hızlı öğrenen, sınıf arkadaşlarının istediği veya ihtiyaç duyduğundan daha derin ve geniş ilgi alanlarına sahip, karmaşıklıktan (zorluktan) hoşlanan, soyut fikirleri anlayan, kendisisin seçtiği konuda veya ilgi alanlarında bağımsız çalışmayı seven çocuklardır.


Bu tip çocuklar, başarılı oldukları alanda yüksek performans ve potansiyel kabiliyetlerini tek başına veya birleştirerek kendilerini gösterirler.


Üstün veya özel yetenekli çocuk, zeka, yaratıcılık, sanat, liderlik kapasitesi veya özel akademik alanlarda yaşıtlarına göre yüksek düzeyde performans gösteren ve bu tür yeteneklerini geliştirmek için okul tarafından sağlanamayan hizmet veya faaliyetlere gereksinim duyan çocuklardır.


Ülkemizde eğitimin, üretim ve hizmet sektörlerindeki gelişmeye ve ihtiyaca ayak uyduramadığı bilinen bir gerçektir. Eğitim sistemimizin yakın gelecekte endüstrinin insan kaynağı ve nitelikli beyin gücü sorununu çözemeyeceğini görmek pek zor değildir.

Bir yandan üstün veya özel yetenekli çocuklara ve gençlere, yeteneklerini geliştirme fırsatını sunamamak, öte yandan endüstrinin işe yarar insan ihtiyacına cevap verememek, eğitim sistemimizin içerisindeki kaygı yaratan bir boşluk haline gelmiştir. Bu herkes tarafından bilinmektedir.


Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde, üstün yetenekli öğrenci kabul edebilen 25 Bilim Sanat Merkezinin varlığı bu eğitim alanına önem verilmeye başlandığının bir göstergesidir. Bu özellikteki çocuklarla Bayburt Bilim ve Sanat Merkezinde(Bilsem) karşılaşmıştım. Çalışmalarını izledim. Fen, Matematik, Sosyal alan, Resim, Müzik, gibi bölümlerde uzman öğretmenlerle bire bir derslerde ve grup çalışmalarında özel laboratuar, atölye ve sınıflarda öğrencilere istedikleri alanlarda istenilen eğitim amaca uygun yapılmaktaydı.


Uzmanların görüşlerine göre; üstün zekâlı öğrenciler yaratıcı yeteneklere sahiptirler. Yaratıcılığın geliştirilmesi için; bir problem çözümünde, o problemin çözüm yolları ile ilgili, çocuklar tarafından ortaya atılan fikirler üzerinde kritik yapılmamalıdır. İleri sürdükleri fikirlerin acayipliği hoş karşılanmalıdır. Ortaya ayılan fikirlerin çoğunda yarar vardır. Problemlere karşı öğrencilerin duyguları etkili hale getirilmelidir. Fikir akıcılığı teşvik edilmelidir. Orijinal fikirleri teşvik edilmelidir. Problemlerin değişik yollarla çözümüne fırsat verilmeli ve zemin hazırlanmalıdır.


Üstün zekâlı çocukların çalışmalarında yaratıcılığı engelleyen hususlara gelince; belirli bir uğraşın belirli zaman limitleri içerisinde bitirilmesinin zorunluluğunun belirtilmesi. Ödevlerin üst üste yığılması. Yanlışlarından dolayı öğrencilerin azarlanması. Gözlem, araştırma ve deneylerin gereksizliğine inanılması, bu çalışmaların sınıf uğraşılarında öneme alınmaması. Öğrencilerin bir şeyi olduğu gibi kopya etmeye teşvik edilmesi. Yapılan işte ve ödevlerde gereğinden fazla şekilcilik ve özenti üzerinde durulması. Akademik konular için, resim-iş, beden eğitimi ve müzik gibi derslerin feda edilmesi.


Bu nedenle; üstün zekalı çocuklar, konuları yaşıtlarına göre daha çabuk öğrendiklerinden, diğer zamanlarda çeşitli problemler yaratırlar. Normal çocuklar için yapılan sınıf içi tekrarlar bu tip çocukları doyurmaz. Onlar için can sıkıcı bir hal alır. Üstün zekalı çocuklar az bir gayretle sınıf seviyesinin üstünde bir başarı gösterdiklerinden kendi kapasiteleri oranında çalışma zorunluluğu duymaz, çaba göstermez ve tembel ( atıl ) kalırlar.


Üstün zekalı çocuklara nasıl yardım edelim ?


Bu çocuklar, genellikle kendilerini yaşıtlarıyla aynı seviyede görmezler. Bir kısmı tecrit edilmişlik veya bir köşeye itilmişlik hissine kapılırlar. İçine kapanıklıkları sebebiyle arkadaş sayıları birkaçı geçmeyebilir. Okullardaki dersler onları sıkabilir. Bunlardan bazıları, yaşıtlarıyla birlikte olabilmek için yeteri kadar başarılı olmak istemeyebilir. Eğer duyguları beslenmezse, toplum dışında kalabilir, hatta suça meyilli hale gelebilirler. Yetişkinler, bu çocukların hususi ihtiyaçlarını farkederlerse, potansiyellerini değerlendirebilmeleri için onlara yardımcı olmalıdırlar.


Kısacası uzmanlar “üstün yetenekli bir çocuğun yetişmesindeki kilit nokta saygıdır; farklılığına saygı, fikirlerine saygı, hayallerine saygı. Kabiliyetlerin yeşermesi için özel müfredatlar, hususi yazılımlar ve çok özel programlar yanında huzurlu, emin ve sıcak bir aile ve okul ortamı da gereklidir. Başarılarını ne abartın ne de umursamaz ya da olduğundan aşağı biçimde değerlendirin. Beklentilerinizi çok aşağı ya da çok yukarıda tutmayın. Çocuğunuzu asla, diğer çocuklarınızla veya akranları ile kıyaslamayın. Çocuğunuzu, üstün zekâlı olduğu için değil, çocuğunuz olduğu için sevin.” demektedir.


Tüm güzellikleri paylaşabilmek dileğiyle. Hoşça kalın.


Ali İhsan ÖZÇAKIR

MEB. Bakanlık Başmüfettişi (E)

e-mail: aliihsanozcakir@hotmail.com

 

 
Toplam blog
: 172
: 4867
Kayıt tarihi
: 07.04.09
 
 

50 yıllık eğitimciyim. İngilizce öğretmenliği ve Bakanlık müfettişliği yaptım. Bunca yıllık eğiti..