Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Üşütürsem tek suçlusu benim!

Şunu düşünüyorum!

“Şair olunmaz; doğulur!”

“Sanatçı olunmaz, doğulur!”

Geçen akşama doğru, gidelim bir Akçaabat köfte yiyelim dedik, arkadaşın lokantasına gittik. Tam kalkıyorduk ki televizyonlarda Karadeniz programları yapmış bir hemşerim bahçeye girdi!

Elinde de kemençe!

“Şansa bak Erol, tam biz kalktık kemençeci geldi!” Dedim!

“Kemenceci yok hemşerum ! Kemenceci yok!” Kemençe sanatçısı hemşerim diyor bunu!

“Bıraktın mı kemençe işini?”

“Sanatçi diyecesun!”

“Sanatçılığına bir şey dediğim yok canım! Çalarsın bir şeyler bize şimdi. Kemençe elinde nasılsa!”

“Yok oyle yağma! Masayi iyi bir donatun once! Pedava yok!”

Gülüştük çıktık lokantadan!

Dayımın oğlu var Mehmet Abi! Askerliğini yakınımızdaki bir birlikte yapıyordu. Her hafta sonu bize gelirdi. Kemençe de yanında!

O zamanlar gencim, kemençe sarmıyor!

“Abi, doğru dürüst çal şunu bari! Atlıyorsun bir parçadan bir parçaya durmadan, ne dediğini anlamıyorum! “

Ne desin bana!

“Kardaşum bu potbori!”

Anneme döndü!

“Hala, ha bu uşağında bir gram lazluk yok! Bilmesem seni, nerden buldun buni diye sorardum?”

“Fuşki yema Memet!”

Bir ara da bizde çalışmış Nusret var. O da kemençeci! Ama iyi kemençe çalar. Hangi parçayı istersen söyle çalsın. Ben bayılırdım o kemençe çalarken rakı içmeye!

“Nusret, çal bir dağlar dağları ya!”

Sevdiği kızı vermemişler ona hastanelere düşmüş, orada başlamış kemençeye!

Fakat sesinde iş yok!

Bir olay daha anlatayım!

Bir sabah kapının zili çaldı. Annem de fındığa gitmiş köye! Açtım kapıyı ki ikisi kadın beş kişi kapıda!

“Hüseyin’in evi mi burası oğlum!”

“Evet amca!”

“Ulan eşek sıpası, ben senin Bafra’daki amcanım! Kimse yok mu evde? Buyurun desene? Kapının ortasında durmuşsun! Baban nerede?”

“Babam yeni gitti işe! Buyurun içeri amca!”

Amcamın hanımı da içeriden geldi. O da tanımıyor gelenleri. Girdiler içeri.

Babamı aradım.

“Bafra’dan misafirlerimiz var baba!”

“Yok ya! Hasan amcan mı geldi yoksa? Hemen geliyorum!”

On dakika geçmedi geldi. Gelenler babamın amcasının oğulları, hanımları ve Ali amcanın oğlu!

Ali amcanın oğlu rahatsız! Mahalleden bir kıza âşık olmuş ama Ali amca istememiş kızı; bu da başlamış dengesiz hareketlere! Yakacık’taki bir hastaneye getirmişler onu.

Hastamız birden demesin mi yengemi gösterip!

“Emine ne arıyor burada?”

Ne Emine’si ulan?

Kalktı Emine’sine doğru yürüdü bir de! Zor tuttular aşığı! Yengem odanın birine girdi!

Babam şaşırdı!

“Ahmet, sen doğru köye git; anneni al gel! Bugün gece mece dönün!”

Annem gelince Kemal Abi düzeldi! Arkadaş oldular! Bir ay kaldılar bizde yengemlerle amcamlar. Sadece annemi isterdi ziyaretine Kemal Abi! Her gün giderdi!

“Yenge, tek sen gel yanıma! Onlar gelmesin!” Dermiş!

Pencereden yola bakarmış!

“Yenge, bu arabalar hep yukarı doğru gidiyorlar! Hiç aşağıya gideni görmedim!” Dermiş!

“Ben de bakardım! “Derdi annem!

Bir ayda düzeldi!

Az daha unutuyordum; o da saz çalardı!

Koca bir bağlamayla girmişlerdi içeri!

Bu yaştan sonra bozulacağım diye korkuyorum!

Şairliğim doğuştan değil biliyorsunuz!

Elliden sonra!

Üşütürsem tek suçlusu var!

Aramayın!

 
Toplam blog
: 1640
: 466
Kayıt tarihi
: 27.01.07
 
 

Doğum tarihim değişmedi ama çok şey değişti bu güne kadar. En başta, dede oluyorum! Evet; şaşırdı..